MHP ne olacak şimdi?
Gündemin o kadar gerisindeki... Eğer MHP, halkı kucaklayamazsa insanlarımızı karamsarlığa iter, tevekküle iter, ne olacaksa olsuna iter.
MHP yönetimi, Milliyetçi Hareket’in muazzam bir güç olduğunun bile farkında değil; hiçbir yerde ses vermiyor. Diğer partilere bakıyorsunuz, her tarafta varlar. Yeni CHP bile var... Bütün dağınıklığına rağmen!
MHP’de bir Oktay Vural konuşuyor, bir Özcan Yeniçeri... Oktay Vural Grup Başkan Vekili; mecburen konuşacak. Özcan Yeniçeri’nin parti içinde bir sıfatı yok; vatan kaygısı işte... Konuşacaksa önüne set çekemezsin!
MHP Genel Başkanı bir tamim yayınladı: Sakın ola benden habersiz konuşmayın! İnsanların eli kolu bağlı. Bu kadar merkeziyetçilik zarardır. Bırakın insanlar konuşsun... Kendi insanından şüphen mi var?!
Şu zamanda Milliyetçi Hareket mensupları ellerinin kollarının bağlanmasına izin veremez. Halk bir umut bekliyor. PKK siyasetin ortasında... 4. Yargı Paketi çıktı çıkacak... “Sayın Öcalan”ın önü alınamayacak... Öyle bir baskı uygulayacaklar ki neredeyse MHP’liler bile  “sayın”ı söylesek mi söylemesek mi tereddüdüne düşecekler.
Biliyorsunuz, Recep T. Erdoğan, daha Başbakan olmadan önce, bir Avustralya radyosunda kendisiyle yapılan röportajda A. Öcalan’dan “sayın” diye bahsetmiş, hatta şehit ettikleri için de  “kelle”  demiş, bu yüzden mahkemeye verilmiş ve Başbakanken 3 kuruşa mahkûm edilmişti.
R. T. Erdoğan 4. Yargı Paketi’nde “sayın” denileceğini ilân ederek, aslında kendi önünü açıyor.
MHP yönetimi, 4. Yargı Paketi’nin ne getirip ne götürdüğünü hesap etti mi? Bu partiye umut bağlayanların yüreğine su serpti mi? Daha göremedik. Her önemli olayda Salı konuşmasını mı bekleyecek insanlar? Arada bir basın-yayın organlarına yazılı kâğıt da gönderiliyor. Dediğim gibi Oktay Bey’in Meclis’te mutat gösterisi, sonra Yeniçeri’nin çıkışı... Yok başka!
 

***
 

MHP’nin tepesindeki ikilinin en önemli meselesi muhalif gördükleri MHP’lileri nasıl bertaraf ederim kaygısı...  Kütahya’da il başkanlıkları kapatılan MHP’liler toplanmış, ben de bu toplantıları takip etmiştim. Hemen bütün “düşman” ilân edilen il başkanlarıyla görüşmüş, duygularını vermiştim. Hepsi, değişimci olmanın hainlik olmadığını, halkın talebi olduğunu, MHP’de dinamizm istendiğini, gördükleri muameleye çok üzüldüklerini söylemişlerdi.
Eski MHP Edirne İl Başkanı Av. Tolga Akalın’la görüştüm... Bugün hukukî vetireyi başlatacaklar. Ayrıntılı bir hukukî çerçeve çizdi ve bazı bölümlerinin şimdilik yazılmasını istemedi. Genel Merkez İkilisi, hukuku dolanmak derdinde ama karşısındakiler de hukuku çok iyi biliyorlar. 7 il başkanının ağrına giden, el çektirme değil, doğrudan partinin kapısına kilit vurulması... Kilit vurulma da polis marifetiyle tebliğ ediliyor. MHP il başkanları için bir başka üzüntü kaynağı bu. Diyorlar ki, “el çektirme” istenseydi, çekilirdik... Genel Merkez, genel başkanı seçen kongre delegeliği devam ettiği için, “el çektirme” yolunu tercih etmiyor. İli kapama yoluyla delegelikleri muallakta bırakıyor. Av. Tolga Akalın, ne Anayasa’da, ne de Siyasî Partiler Kanunu’nda bu tedbir öngörülüyor, diyor.
İş mahkemeye intikal edince ne oluyor? Dava uzuyor. Dava uzayınca, Genel Merkez İkilisi zaman kazanmış oluyor. Önümüzde mahallî seçimler, cumhurbaşkanlığı seçimi, genel seçimler var. Bu dönemler içinde olağanüstü kurultay istenmemesi için uğraşıyor. Şu hesaplara bakar mısınız? Ne kadar küçük işler! Kongre demek itimat istemek demektir. Kendine güveniyorsan, hodri meydan dersin! “İkili” kendisine de güvenmiyor.
Önce büyük kurultay delegeliğinin devam edip etmediğinin hukuken tespiti yapılacak. Sonrası da var ama sonra yazacağım!
Genel Merkez, neden “değişimciler”i kazanacakken saf dışı bırakmak istedi? Bunlar yalnız 7 il başkanı değil ki... Onlar halktan destek almasalar tercihlerini başka yönde kullanırlar mıydı? Halkı ne yapacaksınız? Değişimci diye insan avına mı çıkacaksınız?
Başta “taş devri teşkilâtçılığı” demiştim. Hakikaten öyle: Tam bir taş devri zihniyeti!