Başbakan Recep T. Erdoğan:  “Cemevleri kültür evidir; ibadet yeri değildir”  dedi ve noktayı koydu. Diyanet İşleri Başkanlığı’nın cemevlerini ibadet mekânı olarak belirlemesi hiç düşünülemez.
Alevîleri anlamak istedim. Cemevlerine gittim. Cemlerine katıldım. Bunları gazetemizde çok önce üç dört gün yazmıştım. Sonra daha ilerledim... Anadolu’da Alevî merkezlerini dolaştım. Yetmedi, Balkanlara çıktım. Teferruata girmeyeyim...  “Alevîler ve Bektaşîler Arasında”  başlıklı kitabımı yayınlamıştım. İki misline çıkarılmış yeni baskısı sanırım bir aya kadar elinizde olacak. Yazdıklarım  “dindar sayılan”  bir Sünnî’nin gördükleridir. Alevîlerin bir kanadının ideologlarından müteveffa Cemal Şener  “dindarlığı”  belirtmemi bir tavır gibi görmüş ve bayağı bir tartışmaya girmiştik. Uzun tartışmaların hepsi kitapta. Neden  “Sünnî”  ve  “dindar”  deme ihtiyacı duydum? Karşısındakinin  “inanç kimliği” mi bilmeleri, sonra yazdığımda kendilerini aldatılmış hissetmemeleri için  “şuurlu”  olarak söylemiştim. Çok da memnun kalmışlardı.
Benim görüştüğüm Alevîlerle, katıldığım cemlerinin nasıl bir farkı var? Hiçbir farkı yok...  “Alevî”  diye adlandırdıklarımız Müslüman. Allah bir, Peygamber hak diyorlar. Sanırım mesele vakitli kılınan namazda ve vaktinde tutulan oruçta düğümleniyor. İnsanın iç dünyasını ve evinin içini kimse bilemez ve
şahadet getiren bir insana kimse bühtan
edemez!
CemTV’yi seyrediyor musunuz? Özellikle perşembe akşamları seyredin lütfen... Akşam üzeri, her hafta bir cemi gösteriyor. Sünnîlere izafeten cemdeki fazlalık bağlama ve semah... İbadethane görülen mekânda bağlama çalınmasını ve semahı, yani kadın ve erkeğin bir arada folklorik hareketleri yadırganabilir... Kimileri alışamadıkları için  “dans” gibi düşünebilirler. (Kâbe’de, kadın-erkek beraberliği ve ibadeti meselesine şimdi girmeyeceğim.)
Bağlama, Alevî ritüelinin olmazsa olmazı. Sünnîler iâhî okumuyorlar mı? Sazın değişik enstrümanlarını kullanmıyorlar mı? Tabiî aradaki fark adlandırmada...
Alevîlerin bağlamayla söylediklerinin ilâhîlerden hiçbir farkı yok. Ancak o  “ibadet”  yerine geçiyor. Ağırlık  “acı”  üzerine... Hz. Hüseyin’in hunharca katledilişi lirik bir dille anlatılır ve insanın içini dağlar. Okunan  “nefes”tir ve  “Allah, Muhammed, Ali”  sık
geçer.
Sünnîliğin de bin türlü kolu var, Alevîliğin de... Zamanımızda dahi tarikatların oynadığı roller kimini memnun eder, kimini etmez... Bu ayrı ve tartışılması gereken bir mevzu.
 

***
 

Geçen gün bir yazımda cemevi ile cami yan yana ve hatta iç içe olsun demiştim. Bu sözümde ısrarlıyım. Kelimeler bile aynı kökten:  “cem’”  toplama;  “câmi’” ise toplanılan yer. “Ali’li Alevîler”le Sünnîlerin farkı iki kelimenin farkı kadar!