SON kararım şudur ki “aşkı öldüren kadındır”! Erkeğe kalsa aşk ilk günkü gibi devam edebilir. Vallahi ciddiyim. Fakat kadın hadiseye “dişi” olarak dahil olmuşken zaman içerisinde “dişi kuş”a dönüştüğü için... Kadın “kedi” gibi... Evi seviyor. Aynı zamanda “çocuk” gibi... “Evcilik oynamak” istiyor. “Tavalarım, cezvelerim, kek kalıbım, tuvalet fırçam, kirli sepetim” derken “aşk” da ortama “uyum” sağlıyor. Fakat hayırlı bir uyum değil tabii bu; “Pijamalarını giymiş bir aşk”ın aşklığı falan kalmıyor.
Bakın bütün ilişkilerde süreç hep aynı şekilde işler. “Son”a aynı yollardan gidilir. Erkek ilişkiyi başladığı gibi sürdürmek ister. Nedir?.. Buluşalım sevişelim, buluşalım sevişelim, sonra yine buluşalım sevişelim, buluşalım sevişelim... Kadınsa ilişkide “ilerleme” kaydetmekten yanadır. Aşkım beraber markete gidelim mi? Aşkım annemler çağırdı. Aşkıım çok hastayım. Bak ne pişirdim aşkım! Unutma tatlım akşam kuzenlere gidicez. Harika tabaklar aldım sevgilim. Bütün bunlar “40 yıllık evliliğe” dönüştürür ilişkiyi. Tez zamanda “arkadaş” olunur. Hatta daha fenası “akraba”... Kimi “akıllı” kadınlar aşkın selameti için sevgilileriyle oturup maç seyrederler ki aman aman!.. “Kanka” oldunuz demektir. Oysa “aşk”la “kankalık” aynı ilişkide barınmaz. Çiftlerin “Çok iyi anlaşıyoruz ama...” deyip Haydar Dümen‘e koşmaları bundandır. Dümen ne diyor bilmiyorum ama bana gelseler önce “çok iyi anlaşma”yı yasaklarım. İnsan karmaşık bir varlıktır, en karmaşık yeri de burasıdır; aşk meşk işlerinin oluştuğu, geliştiği yer. Âşık olunca “içli dışlı” olmak ister, içli dışlı olunca aşk biter. Bu yıl sonunda batacağı söylenen Dünya’nın uzun ötesi ömründe bunu anlamak, çözmek kimseye nasip olmadı. İşin içine evlilik girince “akrabalık”tan, “kankalık”tan kaçmak mümkün değil tabii. Fakat bu da “kötü” değil. Aslında insanın daha çok buna ihtiyacı var belki de. “Yaş” denen bir şey var üstelik... 50 yaşında “gümbür gümbür” sevişmeseniz de olur!
(HaberTürk gazetesinden alınmıştır)
