Ne oluyor sahi? Bir adam karısını bıçaklıyor, ardından hemen başkaları geliyor. Türkiye’nin dört bir yanında kadınlar ardı ardına canından oluyor. Sonra bir gün bir doktor bir hasta yakını tarafından öldürülüyor, yine arka arkaya “doktora şiddet” haberleri... Sanki “Biri başlasın” diye tetikte bekliyorlar! Sanki maçtayız... “Amigo” işaret veriyor, “taraftar” onu takip ediyor! Nedir sahi bu? Tesadüf mü? Tahrik mi? Özenmek mi? Cesaret bulmak mı? “Delinin aklına taş gelmesi” mi? Yoksa şiddet bulaşıcı mı?

Hastane değil tapu dairesi

 Doktor dövmenin, daha doğrusu birine el kaldırmanın “hiçbir gerekçeyle mazur görülemeyeceği”nin altını çizerek ve şu son olaydan, yani milletvekilinin doktoru dövmesinden tamamen “bağımsız” olarak ama bu “kötü vesile”yle bir noktaya dikkatini çekmek isterim yetkililerin... Acil servislerdeki “prosedür eziyeti”ne.

Doktorların bu kadar kırgın olduğu zamanda hiç sırası değil belki ama meselenin onlarla bir ilgisi yok. “Kuralları doktorlar koymuyor.” Hatta belki aynı şeyden onlar da şikâyetçidir. Baksanıza “bu yüzden şiddete uğruyorlar”. Hastanız ölüyor olsa siz o anda hastanede değil de “tapu dairesindeymiş gibi” form doldurmak, evrak imzalamak, görevliler arasında gidip gelmek durumundasınız.

Özel hastanelerde “tahsilatın, hastanın durumundan daha acil sayıldığı”nı koyun bir de üstüne... Tamam, gereklidir mutlaka o sorular, imzalar... Ama hasta yakınlarını “boğmayacak”, “Levent Kırca skeçleri”ni yaşatmayacak “daha doğru bir yolu” olmalı bu işin. Hasta yakınları insana ait gayet doğal bir psikoloji içerisinde oluyor: “Herkes benim kadar üzülsün, telaşlansın.” Olacak iş değil elbet. Nitekim olmuyor. Onun yerine “kuru”, “mekanik” bir ses size habire sorular soruyor. Uzun lafın kısası; doktorların ve diğer sağlık personelinin “can güvenliği için” bir şeyler yapılacaksa “bu konuda bir düzeltmeye gidilmesi” de bir yoldur diye düşünüyorum. Doktorlar da istemeli bunu.

Arıza erkek

A! Bugün pazar! Fakat “öldürmeler”den girdim “acil servis”ten çıktım! “Günün ruhu”na uygun kaçmadı bugünkü konular. Kısaca kadın-erkek konusuna girsem, ucundan da olsa “ruh”u yakalamış olurum herhalde. Behzat Ç.‘nin başrol oyuncusu Erdal Beşikçioğlu, “Arıza tipler kadınları çeker” demiş. Aynı fikirdeyim. Nedenine gelince...

İnsanoğlunun “duran” değil “hareket eden” şey ilgisini çeker.

Aşk “huzur”la beslenmez.

Kadın kısmı “arızayı giderme” isteğiyle doludur.

Bir adam “arıza”ysa başka birtakım özellikleri de var demektir. Zaten bunun için “arıza”lanmıştır. “Sapı silik” adam neden “arıza” olsun?

Sayıca çok fazla olduklarından “arızasız” erkeğe denk gelme ihtimali zaten zayıftır.

“Arıza” “arıza”yı çeker.

MIŞ/MUŞ

YGS’de 50 bin aday hiç puan alamamış.

Bilgi yok şans da yok! Attığı bi tutar insanın... 

4+4+4’le gelen seçmeli Arapça dersinin içeriği Atatürk olacakmış.

Okullardaki Atatürk büstüne kefiye bağlansın!

(Haber Türk)