“KKTC’nin Cumhurbaşkanı olarak dinleniyorum diye bir kaygıyı taşımamam gerekir. Taşıyorsam da sorumlu kişilerin ya da kurumların bana tatmin edici açıklama yapmasını beklerim. Eğer telefon görüşmesi yaptığım kişilere, hemen ertesi gün çağrıldıkları makamlarda yaptığımız konuşmalar kelimesi kelimesine hatırlatılırsa, insan telefon görüşmelerinin dinlendiği kaygısına kapılmaz mı?

Böyle bir durum bir kişiyle sınırlı olsa rastlantı diyebilirdim. Ancak birden fazla kişide bu durum yaşanınca endişemi açıklık ilkesiyle toplumla paylaşmayı tercih ettim.”


Siyasal yaşamımızın önemli isimlerinin ne düşündüğünü öğrenip, okurlara taşımak görevlerimizden biridir.
Bunu yaparken objektifliğin en üst düzeyde olması gerekir.
Konuştuğunuz kişiyle ilgili şahsi düşünceniz, objektifliğinize herhangi bir yönde etki yapıyorsa, gazetecilik açısında ciddi sorununuz var demektir.
***
HAVADİS’ten arkadaşlar, Başbakan İrsen Küçük’le 6 Mart 2013 akşamı bir araya geldik.
Güzel bir sohbetti.
Aynı akşam eve döndükten sonra sıcağı sıcağına yazımı yazdım, ertesi gün HAVADİS’te yer aldı.
O yazımda şöyle bir bölüm vardı:
“İrsen Küçük’ün Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu ile yollarının yeniden buluşması, yaşananları sıfırlanmasının çok düşük bir olasılık olduğunu dün akşam bir kez daha gözledim.
İrsen Küçük, UBP bağıyla ilgili kendisine yönelik eleştirileri unutmadı.
Adeta karşı atak gibi Derviş Eroğlu’nun 1976’da UBP’de milletvekili ve bakan olarak ilk döneminde, dönemin Başbakanı Nejat Konuk’la görüş farklılığına düşüp, UBP’den ayrılıp TKP’ye geçme pazarlıklarını anlattı.
Eroğlu’nun o yıllarda TKP Milletvekili olan Fuat Veziroğlu ile TKP’ye katılma pazarlığı yaparken, rahmetli Muammer Yağcıoğlu’nun girişimleriyle UBP’de kalmasının sağlandığını da ayrıntılı bir şekilde anlattı İrsen Küçük.”
***
Cumhurbaşkanlığı’ndan önceki gün arayıp dün öğle saati için davet yaptılar.
Dün öğle saatlerinde Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu ile yaklaşık iki saat sohbet ettik.
İki saatlik sohbet içerisinde Cumhurbaşkanı’nın önemli, güncel konularda neler düşündüğünü öğrenmeye çalıştım.
Dönemin Başbakanı Nejat Konuk’la yaşadıkları sorunun ne olduğunu sordum.
Anlattı.
“O zaman Fikret Kürşat’ın Müdürü olduğu ya da başında bulunduğu Gençlik Dairesi vardı. Ben de Milli Eğitim ve Kültür Bakanıydım. Normal şartlarda o dairenin Eğitim Bakanlığına bağlı olması gerekirdi. Buna rağmen Gençlik Dairesi, Cumhurbaşkanlığı’na bağlıydı. Başbakan Nejat Konuk’a yazı yazıp Gençlik Dairesi’nin Eğitim Bakanlığı’na bağlanmasını istedim. Yanıt bile vermedi. İkinci yazımı yazdım yine yanıt vermeyince istifa ettim.”
O zaman UBP’den istifa edip TKP’ye katılmak için Fuat Veziroğlu ile görüşme ve pazarlık yaptığı yönünde Başbakan İrsen Küçük’ün söyledikleri Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu’nu rahatsız etti.
Ben sormadan Başbakan’ın söyledikleriyle ilgili şunları söyledi: “Böyle bir pazarlık ya da görüşme asla olmamıştır. Başkasıyla da olmadı ama özellikle Fuat Veziroğlu ile böyle bir görüşme zaten mümkün değildi. Çünkü Veziroğlu, Eğitim Bakanı olarak şahsıma Meclis kürsüsünden en ağır eleştirileri yapandı. Hatta bir defasında yüzümün asıklığını fark edip, koluma girip, “Politikada yenisin, taze buğdaysın alışan bu eleştirileri” demişti.

***
UBP’de genel başkanlık yarışında ipi İrsen Küçük’ün göğüslemesine üzülüp üzülmediğini sorduğum zaman Derviş Eroğlu’nun yanıtı ilginçti.
“Siyasi hayatımın tümü UBP’de geçti. UBP’nin başarısını toplumun başarısı olarak gördüm. İrsen Küçük’e karşı olma nedenim başarılı olmayışıydı. Çünkü parti başkanının başarısızlığının bir sonraki halkası partinin başarısızlığıdır. Kıbrıs Türkü’nün kaderinde önemli yeri olan UBP’nin başarısızlığı Kıbrıs Türkü için kayıptır. Tamamen bu yaklaşımla tavrımı koydum. Başarılı olmuş olsaydı karşı çıkmak bir yana destek verirdim.
Sonuç ortaya çıktığı zaman üzüldüğümü gizlemem ama sonuçta bu seçimdi ve sonuca saygılı olmak gerekir. O saygıyı da gösterdim, sonucu kabullendim, üzülmek gibi duygusal yaklaşımımı da hızla terk ettim.”
***
Peki, Lefkoşa Türk Belediyesi’nde Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu taraf olacak mı?
Bunu da sordum.
Aldığım yanıt aynen şu oldu:
“Lefkoşa Türk Belediyesi Başkanlığı ve Belediye Meclis Üyelikleri için kaliteli adaylar yarışıyor. Bu durumda benim adaylardan biri lehine ya da bazı adayların aleyhine tavır ortaya koymam söz konusu değil. Cumhurbaşkanı olarak bu duruşumu beni ziyaret edenlere de açık açık söylüyorum.”
***
Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu’nun telefonlarının dinlendiği yönünde seslendirdikleri kamuoyunda ses getirmişti.
Bu kaygının nereden beslendiğini de sordum.
İşte aldığım yanıt:
“KKTC’nin Cumhurbaşkanı olarak dinleniyorum diye bir kaygıyı taşımamam gerekir. Taşıyorsam da sorumlu kişilerin ya da kurumların bana tatmin edici açıklama yapmasını beklerim. Eğer telefon görüşmesi yaptığım kişilere, hemen ertesi gün çağrıldıkları makamlarda yaptığımız konuşmalar kelimesi kelimesine hatırlatılırsa, insan telefon görüşmelerinin dinlendiği kaygısına kapılmaz mı?
Böyle bir durum bir kişiyle sınırlı olsa rastlantı diyebilirdim. Ancak birden fazla kişide bu durum yaşanınca endişemi açıklık ilkesiyle toplumla paylaşmayı tercih ettim.”

***
İkinci Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat’ın eleştirileri ve Eroğlu’nu
çözüm istemeyen Cumhurbaşkanı olarak tanımlaması, Eroğlu’nu rahatsız eden bir başka konu.
“Sayın Talat’la zaman zaman görüşüyoruz. Kapım kendisine her zaman açık”, dedikten sonra ekledi: “Anladığım kadarıyla yeniden aday olmaya hazırlanıyor. Yeniden aday olacak diye benim üzerimden Kıbrıs Türk tarafını çözüm istemeyen taraf olarak ilan etmesini üzüntü ile karşılıyorum.
Bir kez daha yineleyeyim. Kıbrıs’ta kalıcı barış için asla ayak sürüyen, engel olan kişi olmam söz konusu değil. Çözümün Kıbrıs Türk Halkı için ihtiyaç olduğuna da inanıyorum.
Cumhurbaşkanı seçilmemin ertesi günü sürecin devamından yana olduğumu BM Genel Sekreteri’ne yazılı olarak bildirdim. Göreve geldiğim günden bugüne Rum toplumu lideriyle en çok zirve görüşmesi gerçekleştirenim.
Müzakerelerin yeniden başlaması istemim samimidir. Samimiyetimiz BM yetkilileri ve yabancı diplomatik çevrelerce takdirle karşılanmaktadır.
Çözüme imza koyan Kıbrıs Türk lideri olmak siyasi hayatımdan öte tüm hayatımın en onurlu görevi olur. Bunu içtenlikle arzuluyorum.”
***
Cumhurbaşkanı Eroğlu ile görüşmemizin bir bölümüne Cumhurbaşkanlığı Müsteşarı Hasan Güngör de katıldı.
Önümüzdeki on yıllık dönemde kademe kademe hangi hedeflerin aşılıp on yılın sonunda KKTC’yi, Kıbrıs Türk halkını nasıl bir geleceğin beklediğine yönelik geniş katılımlı bir çalışmanın hazırlıkları hızla devam ediyor.
Amacın ve yöntemin nasıl olacağını sorduğumda Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, “ Çağdaş dünyada tüm ülkeler hedeflerini ve yol haritalarını bilirler. Bizler de kısa ve orta hedeflerden öte uzun vadeli hedeflerimizi belirleyip, o hedeflere nasıl ulaşılacağını netleştirmemiz gerekir. Her türlü olasılık ya da senaryo dikkate alınarak bir çalışma hedefleniyor.
Tüm siyasi partiler, katkı koyabilecek sivil toplum örgütü temsilcileri, akademi dünyasından isimlerin de katılacağı, geniş katılımlı ve bilimsel zemini olan bir çalışma hedefliyoruz.
Günlük sorunlar ve sıkıntılar uzun vadeli hedefler belirlememize engel olmamalı.
Cumhurbaşkanlığı olarak bu konuya büyük önem veriyoruz” dedi.

Günün sözü:

Sistem bozuksa, büyük başın derdi daha büyük olur.


(Havadis'ten)