Gelinen noktada ikinci turun ipi, UBP içindeki güçlerin elinden yargı tarafından alınmıştır.

İrsen Küçük ekibi kaçınılmaz bir şekilde çok erken istinaf dosyalayacak.

Bu istinaf da Yüksek Mahkeme’de hızla sonuçlandırılacak ve ikinci tur seçim yapılacak.

İstinafın görüşülmesi önümüzdeki haftanın sonlarına uzarsa belki Dizdarlı’nın kararındaki on gün içinde ikinci tur seçim bir hafta ileri sarkar. Ama öyle aylar sonrasına asla uzamaz.

 

Lefkoşa Kaza Mahkemesi Başkanı Kıdemli Yargıç Emine Dizdarlı’nın UBP’deki genel başkanlık konusuyla ilgili ara emri kararını da dinlemiştim.

Dün de aynı davanın esasına yönelik kararını dikkatle dinledim.

Eminde Dizdarlı, anlamak isteyenler için harika bir ders daha verdi dün okuduğu kararla.

***

Futbol için “Hatalar oyunudur” denir.

Sadece futbol mudur hatalar oyunu?

Hayatın kendisi hatalar oyunudur.

Hata yapan golü yer...

Hatasız kul olmaz.

Önemli olan hata sayısının rakipten daha az olması.

Ya da stratejik hata yapılmaması.

Çünkü hatanın sayısından daha önemli olan hangi kritik aşamada yapıldığıdır da.

***

Başbakan İrsen Küçük’ün kurmaylarının zerre kadar öngörüsünün olmadığı kesin.

Öngörü yoksunluğu yanında kriz yönetme becerileri de sıfır.

21 Ekim UBP kurultay yolculuğunda ya İrsen Küçük hatalar yaptı ya da etrafındakiler hatalar yapmasını kolaylaştırdı.

İrsen Küçük, UBP Tüzüğü’nün birden fazla adaylı genel başkan seçiminde ilk turdan seçilmek için delege sayısının salt çoğunluğuna gereksinim olduğunu bilmemesi mümkün mü?

Bana göre değil.

Ama 21 Ekim akşamı bir sonraki hafta, ikinci tur seçimi için takatını yeterli bulmayıp zamana oynamayı tercih edip, divan başkanı Özgürgün’e, “Sen sonucu genel başkanlığım yönünde açıkla. İsteyen mahkemeye gitsin” içerikli bir yaklaşım yansıttı.

Özgürgün de Başbakan’ın isteğine uydu.

Tarihi hata orada yapıldı.

Yoksa Başbakan özgüvenle “Haftaya buradayız. Yarım kalan işimizi tamamlayacağız” deseydi, “Seçimden korkan genel başkan adayı” fotoğrafı yansıtmayacaktı.

Bir Başbakan ve genel başkan düşünün ki delegenin son sözü söylemesinden çekiniyor. Ya da daha açıkçası “korkuyor”... Böyle bir tabloyu yansıtan kişinin Başbakanlık ya da genel başkanlık koltuğunu doldurması olası mıdır?

Tabii ki değildir.

***

Başbakan Küçük, “Gitsinler mahkemeye” dedi, Kaşif de gitti.

İrsen Küçük’ün genel başkan yetkilerini askıya alan ara emri kararı verildiği gün İrsen Küçük ve ekibi yargının mektubunu doğru okumalıydı.

Okumadılar.

Kararı istinaf ettiler.

Üst mahkeme, alt mahkemenin kararının altına imza atan bir duruş içinde oldu.

İrsen Küçük, takımıyla gene bildiği yolda gitmeye devam etti.

***

En önemli noktalardan biri İrsen Küçük’ün hukuk kadrosu, siyasi bir tavırla İrsen Küçük’ün neredeyse hiçbir şey yokmuş gibi davranmasının yargıyı rahatsızlıktan öte daha keskin kararlar üretmeye tahrik ettiğini göremedi.

Genel Başkanlık yetkileri askıya alınmış İrsen Küçük, fiilen genel başkanlık görevlerini yürütmekten geri kalmadı.

Fark etmediler ki Ahmet Kaşif’le karşı karşıya duruşlarından daha önemli olan yargıyla da karşı karşıya gelmemektir.

Emine Dizdarlı, uzayda yaşamıyor.

O da bu ülkenin insanıdır.

İrsen Küçük’ün hiçbir şey yokmuş gibi davranmasının yargıyı kaale almamak anlamına geldiğini herkes gibi Emine Dizdarlı da görüyordu.

***

Dünkü karar öncesinde de İrsen Küçük cephesinin niyeti net bir şekilde belli olmuştu.

Emine Dizdarlı kararını verip divanın kararını geçersiz sayacak... Onlar da kırk küsur günlük istinaf dosyalama hakkını son güne saklayıp bir buçuk aylık zaman daha kazanacaklardı.

Adaletin hızla tecelli etmesi yerine gecikerek erozyona uğramasına hizmet ettiklerini hiç kuşkusuz Emine Dizdarlı da anladı.

“Geciken adalet, adalet değildir” gerçeğinin bilinciyle adaletin geciktirilmesine izin vermedi.

... Ve dün hiç hesapta olmayan bir karar içeriğiyle ikinci tur oylamanın 10 gün içinde yapılmasını emretti.

21 Ekim Kurultayı genel başkan seçimi bakımından tamamlanmamıştı.

Aynı divan, aynı adaylar ve aynı delegelerle ikinci tur oylama yapılacak.

21 Ekim Kurultayı’nda yetkili organlara seçilerek delege statüsü elde edenler ya da tam tersi o seçimlerde delege statüsünü kaybedenler olabilir.

Bu hiç önemli değil... Yargı 21 Ekim’in bir hafta sonrası oylama olsa aynı delegelerle oylamaya gidileceği için aynı yapının görevini tamamlamasını işaret etti.

Bunun farklı tarafında yorum yapan hukukçular, inanmadıkları bir yaklaşımı savunur gibi bir duruma düşüyor.

***

Gelinen noktada ikinci turun ipi UBP içindeki güçlerin elinden yargı tarafından alınmıştır.

İrsen Küçük ekibi kaçınılmaz bir şekilde çok erken istinaf dosyalayacak.

Bu istinaf da Yüksek Mahkeme’de hızla sonuçlandırılacak ve ikinci tur seçim yapılacak.

İstinafın görüşülmesi önümüzdeki haftanın sonlarına uzarsa belki Dizdarlı’nın kararındaki on gün içinde ikinci tur seçim bir hafta ileri sarkar. Ama öyle aylar sonrasına asla uzamaz.

***

İrsen Küçük’ün yerinde olsam ne yapardım?

Tabii ki İrsen Küçük’ün yerinde olmak istemezdim ama yine de onun yerinde olsaydım şu an bile mahkeme defterini kapatır hızla ikinci tur için çalışmalara başlardım.

Bu cümlemin sonrasında yazımı sürdürmek istemiyorum.

 

Günün sözü:

Hukukun üstünlüğüne saygısı olmayanın kazanımı kalıcı olmaz.

(Havadis gazetesinden alınmıştır)