“Surlar içinin pozitif korumacılığa ihtiyacı var” denilip eklendi: “Surlariçi hala çıkmaz sokak gibi. Bu bölgeye gelenler paralı park yerlerinden korkarak gelmiyor. Hem müşteri yok hem de tüm boş alanlar paralı park yeri. Surlariçi’nin en büyük mal sahibi evkaftır. Evkaf, hayır amaçlı olmakla birlikte öyle düşünce yok.

Hükümet hala bizi sağılacak inek gibi görüyor. Farkında değiller o şu memelerimizde damla süt kalmadı.”

 

Başbakan İrsen Küçük’ün bir an öne ne yapması gerekir bilir misiniz?

İşini gücünü bırakacak ve sokak sokak, kapı kapı gezecek.

Hem de yalnız başına.

Acele de etmeyecek.

Az konuşacak, çok dinleyecek.

Bunu yaptığı an ayakları yüzde yüz yere basacak.

***

Dün sabah çarşıdaydım.

Çarşı için “kan ağlar” ifadesi hafif kalır.

50-60 senedir çarşıda esnaf olanlar, “İnan, son elli senenin en kötü dönemini yaşıyoruz” dedikten sonra devam edip şunları söylüyor: “Paketmiş maketmiş, bunlar milletle alay ediyor, dalga geçiyor. Özel sektörü iflas bayrağını çekti. Dükkan kirası ve elektrik parasını ödeyemeyiz bir de Maliye’den vergi gelir. Ne kazandık da ne vergisi vereceğiz.”

***

UBP’deki genel başkanlık yarışına vatandaşın ilgisini ölçmeye çalışıyorum.

21 Ekim’deki kurultaya giderken ilgi vardı.

O günden sonraki süreçte vatandaşın ilgili hep aşağıya doğru gitti.

Kasap Ahmet Mağusalı’nın söyledikleri ilginçti:

“Ben ilkokuldan terkim. İlk mektebi bile bitirmedim. Ama hatırlarım öğretmenimiz bize iki inatçı keçi diye bir hikaye anlatırdı. Köprünün üstünde karşılıklı buluştular. Anlaşıp bir birlerine yol vermediler. Sonunda vuruşa vuruşa boynuzlardan da oldular. Bildiğim İrsen Küçük ve Ahmet Kaşif yüksek tahsillidir. O kadar sene dirsek çürütüp okudular da inatçı keçi hikayesini bilmezler mi? Bilmezlerse ikisi de boynuzdan olunca öğrenecek.”

***

Surlariçi esnafı kuru laftan usandı.

En son Lokmacı Barikatı yakınlarındaki esnafla konuşmuştum.

Dün Asmaaltı ve Bandabuliya dolayındaki esnafla sohbet ettim.

Asmaaltı ve Banadabuliya esnafının hali Lokmacı civarındakilerden çok daha kötü.

“Çare ne olabilir?”, diye sordum…

“Surlariçi’nin pozitif korumacılığa ihtiyacı var” denilip eklendi: “Surlariçi hala çıkmaz sokak gibi. Bu bölgeye gelenler paralı park yerlerinden korkarak gelmiyor. Hem müşteri yok hem de tüm boş alanlar paralı park yeri. Surlariçi’nin en büyük mal sahibi evkaftır. Evkaf, hayır amaçlı olmakla birlikte öyle düşünce yok.

Hükümet hala bizi sağılacak inek gibi görüyor. Farkında değiller o şu memelerimizde damla süt kalmadı.

Evkaf kiraları donduracak.

Hükümet ise Surlariçi için ayrı bir vergilendirme yapacak. Daha az vergiyle, surlar içi çok daha ucuz olursa o zaman insanlar gelecek.

Bu yapılmazsa, 2013 Lefkoşa Surlar için kara yıl olarak tarihe geçecek.”

***

Tanju Müezzinoğlu, çarşının en eskilerinden.

Asmaaltı esnafının sözcüsü.

“Biz tek tek elimizden geleni yapmaya çalışsak da Lefkoşa’nın kurtuluşuna yetmiyor” deyip ekledi:

“Lefkoşa’da iki üniversite var ama Lefkoşa Surlariçi, üniversitelerden hayat suyu içemiyor. Yurt dışından YDÜ ya da UKÜ’ye gelen yabancı öğrencilerden Surlariçi’ni hiç görmeden mezun olup gidenler var.

Eski polis genel müdürlüğü binasının YDÜ’ye verilmesinin yararlarını sıraladık ama bir türlü sonuç alamadım.

Devletimizin çok çok önemli bir ismi ise, “YDÜ’ye çok imkan sunuldu” diyerek umutlarımıza darbe vurdu.

Bu düşünceye sahip olanlara Lefkoşa için alternatif ne düşündüklerini sorduğumuz zaman yanıt veremiyorlar. Böyle olunca da kahroluyoruz.”

***

Çarşı pislik içinde.

Çöp yığını bulunmayan köşe yok gibi.

Bisikletle seyahat eden yaşlı bir Lefkoşalı, “Yürü Banadabuliya’ya doğru da göresin çöp yığını yanında lokma yapılır” dedi.

Yürüdüm.

Selimiye Camisi kaldırımı üzerinde kanser hastalarına yardım amaçlı lokma yapılıp yoldan geçenlere satılıyor.

... Ve lokma yapılan yerin en çok yirmi - otuz metre ötesinde sineklerin vızır vızır uçtuğu çöp yığınları...

Bir vatandaş, “Eskiden sinekler soktuğu zaman pek bir şey olmazdınız. Şimdi sineğin soktuğu yer anında eşek arısı sokmasından beter şişer. Böyle giderse çok yakında salgın hastalıklar başlayacak. O zaman belediye çalışanlarının maaşı için bulunamayan paradan fazlası Lefkoşalıların yaygın hastalıklarının tedavisi için gerekecek” deyince etrafındakiler, “Doğru söylüyor” diyerek söylediklerini onayladı.

***

Lefkoşa’yı sık sık turlarım.

Dünkü izlenimlerim çok düşündürücü.

Eğer gecikmesiz doğru kararlar alınıp uygulamaya konulmazsa, çok yakın bir gelecekte surlar içi esnafı toplu halde beyaz teslim bayrağını çekecek.

 

Günün sözü:

 

Yarını görmeyen, bugün yapılacak olanları bilemez.

(Havadis gazetesinden alınmıştır)