Kıbrıs’ta Girne amfitiyatrosundaki coşkulu buluşmadan sonra Ankara’ya uçtum. Çünkü Ankara Koleji Senfoni Orkestrası’nın konserine katılmam gerekiyordu.

MEB Şzra salonunda çok zevkli saatler geçirdik. Ankara Koleji mezunu müzisyenlerin hepsi başka mesleklere mensup; profesyonel değiller.

Ama mezunlar arasında, mükemmel bir senfoni orkestrası oluşturacak kadar birikimli müzisyenler var.

Orkestra önce Bizet, Mozart, Brahms, Erkin çaldı, daha sonra içinde benim eserlerin de bulunduğu bölüme geçildi.

Bir konuşma yapmak için sahneye çağrıldığımda “Sevgili okuldaşlarım” diye başladım. Çünkü Ankara Koleji’nde geçen yıllarım, hayatımda çok önemli bir temel oluşturmuştu. İlk müzik hocam da bu okuldaki Muzaffer Arkan’dı. Öğrenciler olarak kendi aramızda “Ramses” lakabını takmıştık ama onu çok severdik. Değerli bir hocaydı.

Herkesin okul çağına döndüğü bu güzel gece, bütün katılımcıları (bu arada beni de) mutlu etti.

Atatürk’ün talimatıyla kurulan ve Türkiye’nin yabancı dilde eğitim yapan ilk Türk okulu olma onuruna sahip Ankara Koleji’ne nice yıllar diliyorum.

***


Bu güzel konserden sonra Midi Otel‘in bahçesinde Ankara yaz akşamlarının tadını çıkardık.

Bu sırada (Kolej’den olmayan) yakın bir arkadaşım, ülke gündemini ve saf değiştirenleri kastederek “Çark etme zamanı!” dedi. Durumu tam olarak anlattığı için bu sözü çok tuttum.

Gerçekten de galiba çark etme zamanı geldi.

Baksanıza, Amerikan basını, Avrupa basını ve siyasetçileri, AKP konusunda ağız değiştirdiler, kaygılarını, eleştirilerini peş peşe sıralıyorlar.

Oysa bu hükümete yıllarca büyük destek vermişlerdi.

Ne olduysa birdenbire hepsi birden tavır değiştirdiler.

Sadece bununla kalsa iyi.

Türkiye’de de on yıldır AKP övgüsü yapan kalemler, dışarıyla uyumlu olarak bir anda eleştiri yazıları yayımlamaya başladılar.

Bu kadar tesadüf olur mu?

Yabancısı yerlisi, hepsi bir gece aynı rüyayı mı gördüler? Rüyalarında biri çıkıp da gönül gözlerini mi açtı?

Bu kadar senkron bir dönüşe, en usta senfoni orkestrasında bile rastlanmaz.

Sahi, ne oldu da içerisi-dışarısı bizim yıllardır tekrarladığımız sözleri kullanmaya başladı?

Ve en önemlisi; bu orkestranın şefi kim?

Baksanıza herkesin gözü kulağı, şefin elindeki sopada.

(Vatan gazetesinden alınmıştır)