Son bir haftadır Hollanda medyası bir bardak suda fırtına koparıyor. Diğer Avrupa ülkelerinin yayın organları da bundan aşağı kalmaz. Hedeflerinde yine Türkiye yine Erdoğan var. En ciddi gazetelerin (Trouw, NRC, de Volkskrant) bile attıkları başlıklar şöyle: ‘Geçici olarak Türkiye’ye gitmeyin’, ‘Türkler Türkiye’de tatil yapmaya korkuyorlar’ ‘Artık Türkiye’de tatil yapılmaz’.

Bu yayınlar ve atılan başlıklarla iki mesaj veriliyor:
-Türkiye turizm için güvenli ülke değil.
-Hollandalı Türkler Türkiye’ye gitmekten korkuyorlar.
Her iki mesaj da gerçekleri yansıtmıyor elbette. Kara propaganda.

Peki ne oldu da sözkonusu yayınlar, sanki bir merkezden düğmeye basılmış gibi hemen harekete geçtiler?

Yayınlanan yazıların satır aralarında görülen iki ana gelişme var. Bunlardan birincisi her türlü olumsuz ve kara propagandaya karşı, Hollandalıların yaz tatili için Türkiye’yi seçmeleri. Diğeri de, Hollanda’dan tatile gelen bir Türk vatandaşının İstanbul hava limanında ifadesinin alınması ve bunun üzerine kurulan senaryolar.

Corendon, TUI ve Neckermann gibi büyük seyehat şirketlerinin açıklamalarına göre, Hollandalılar ‘Türkiye’de terör olasılığı ve siyasi belirsizliğe’ rağmen, yaz tatilleri için Türkiye’den vazgeçemiyorlar. Örneğin 2017 haziran ayındaki Türkiye uçuşları, 2016’nın haziran ayına göre yüzde 22 oranda artmış. TUI’nin sözcüsüne göre Türkiye ‘her şey dahil’ konseptinde insanları ülkeye çekmeyi iyi biliyor. Belirtildiğine göre Türkiye 2016 yılında turizm gelirlerinde 15 milyar dolar kayba uğramıştı.

Hollandalıların Türkiye’ye yönelmeleri birilerini çok rahatsız etmiş. Öyleki, CDA (Hristiyan Demokrat Partisi) milletvekili Pieter Omzigt ve SP (Sosyalist Partisi) milletvekili Saadet Karabulut Dışişleri Bakanı bay Koenders’dan Türkiye’de tatil riskleri için net bir tavsiye istemişler. Hatta bu iki milletvekili, Hollanda’nın da Almanya gibi vatandaşlarına Türkiye’ye gitmemeleri tavsiyesinde bulunmasını istediler. Kaldıki, bay Koenders’ın daha önceki tatil tavsiyelerinde ‘Türkiye’de Türk milletini, bayrağını, devlet başkanını ve milli marşı’nı aşağılamanın suç olduğu’ yer almaktaydı. Hollanda vatandaşlarının bu tavsiyeye özen göstermesi gerektiği belirtilmekteydi.

Verilmek istenen ikinci mesaj ise Türklerin Türkiye’ye tatile gitmekten korktukları yönünde. Sözkonusu propagandanın arkasında yatan olay ise, geçen hafta Hollanda’dan tatil için Türkiye’ye gelen bir Türk vatandaşının İstanbul’da ifadesinin alınması ve serbest bırakılmasıdır. Hatırlanacağı üzere aynı propaganda Ebru Umar’ın Türkiye’de göz altına alınmasıyla yapılmıştı.

Trouw gazetesinin haberine göre, İstanbul’da ifadesi alınan kişi sosyal medyada Cumhurbaşkanı Erdoğan’a ‘hırsız ve dikdatör’ demiş. Bunun için hava limanında yakalanmış. Hatta beraberindeki eşi ve çocukları da bir süre alıkonulmuş. Kişinin ifadesi alınmış ve serbest kalmış. Üstelik kişi de CHP’liymiş.

Nasıl olur da, Cumhurbaşkanına hırsız diyen birisinin ifadesi alınırmış? İşte bir haftadır medyada koparılan fırtınanın sebebi de bu gelişme.  

Peki, hem Hollanda Dışişleri Bakanının uyarılarında hem de T. C. yasalarına göre ülkenin başkanına hakaret etmek suç değil mi? Yasalara göre kimseye hırsız denilemeyeceği bilinmiyor mu? Tabiki suç. Sadece Cumhurbaşkanı Erdoğan’a mı? Hayır Kemal Kılıçdaroğlu’na da hırsız demek suç. Bir başkasına da. Çünkü bu bir iftiradır. Terbiyesizce, seviyesizce insanların kişilik haklarına saldıramazsınız. Bunun adı ifade özgürlüğü olamaz.  

Bütün bunlar biliniyor. Ama maksat üzüm çalanı bulmak değil. Maksat kara propagandayla Türkiye’yi, Erdoğan’ı yıpratmak. Ya, mal bulmuş mağribi gibi gazetelere boy boy açıklama yapan FETÖ taraftarlarına ne demek lazım? Ne kadar mutlular yayınlanan haberlerden.

Ama başaramayacaklar. Aylardır anti Türkiye ve anti Erdoğan söylemlerine rağmen Hollandalılar hala yaz tatili için Türkiye’den vazgeçmiyorlar. İstedikleri kadar korku salan haberler yayınlansın. Hollanda Türklerini etkilemeyecekler. Onlar akın akın Türkiye’ye gelmeye devam edeceklerdir. Bu bir sevda işi. Bu böyle biline.