Yaşadığımız coğrafyalar ne kadar farklı olursa olsun, hepimizin sahip olduğu, yaşarken yaşamımızı yücelten, insanlığımıza şükrettiren ortak değerlerimiz var..

Okuma, öğrenme, haberleşme, seyahat gibi .. Doğarken insan olduğumuz için bizi diğer canlılardan ayıran olgularımız olmadan yaşam, değerli olmaz, olamaz, olmamalı..

Son aylarda dikkatinizden eminim kaçmıyor.. Gün geçmiyor ki bir kadın, bir anne, bir sevgili, bir eş canından olmasın.. Kimin ellerinde mi ? Öyle uzağa gitmeyin.. Yakınlarında yaşayan, ona hayat veren, aynı karından çıkan veya yatağını , sofrasını paylaştığı erkekler tarafından öldürülen kadınların sayısında hem Türkiye’de , hem yaşadığım İngiltere’de ne yazık ki artış var..

Avrupa deyip geçmeyin.. Burada da aile içi şiddet yaygın. Okumuşa-okumamışa, zengine-fakire, Avrupa’lı veya Doğu’Luya bakmıyor.. Kadınlar, ne yazık ki en yakınları baba, erkek kardeş, amca, koca, dayı elinde yaşamlarından kopartılıyor.. Namus cinayeti oluyor bu şiddetin adı.. Kadının erkeği istememesinin adına çoğu kültürlerde, toplumlarda bu isim veriliyor..

Gönlüne düşen erkek, ailesinin onaylamadığı oluyor .. Veya yüzünü görmeden evlendirilmesine karar verilen erkeğin istenmeyişinin adı oluyor namus davaları..

Londra’da geçtiğimiz gün aile içi şiddete dur demek amacıyla düzenlenen bir geceye katıldım.. Bana çok yakın, kurucuları arasında bulunmaktan gurur duyduğum İngiltere Kadın Platformunun kuruluşundan bu yana çalışmalarını izliyorum. Zamanım elverdiğince katılıyorum.. Yakın arkadaşım sevgili Nilgün Yıldırım’ın kurucu ve proje sorumlusu olduğu İKP, daha 4 yılını doldurmasa da her geçen gün kuvvetlenip, bir kaç basamağı birden atlayıp zirveye tırmanıyor..

Henüz emekleme dönemindeyken, Avrupa Birliğinin en başarılı toplum projesinde birinciliği alma başarısı gösterdi.. Nilgün Yıldırım, bu anlamlı ödülü Londra Büyükşehir Belediye Başkanı Boris Johnson’un elinden aldı.. Türk sivil toplumlarında bir ilki başardı Londra’da..

Bir avuç gönüllü çalışan kadın.. Kadınlar için çabalıyor.. Başlarında Nilgün Yıldırım, arkasında tamamen bu işi gönüllerinden gelerek yapan kadınlar.. Psikologlar, avukatlar, ressamlar, sanatçılar, gazetciler..Bir avuç da erkek gönüllü.. Amaç,  evinde aile içi şiddete maruz kalan, dil, yol , iz bilmeyen kadınları evlerinden çıkartıp, kendi farkındalıklarını yaratmak.. Önce kendilerine getirtmek.. Sonra üretken hale getirip, topluma mutlu kadınlar olarak kazandırmak.. Evet “Mutsuz ev kadınları” dizisindeki süslü, püslü sahnelerden çok uzak.. Londra’Nın en ücra köşelerinde, belki tek göz odada bunalımdaki kadınlara hava aldırtmak.. Hayatın devam ettiğini, mutluluğun onlar için de var olduğunu, umut ışığının her zaman bulunduğunu göstermek, hatırlatmak..

İKP’nin Londra Türk Radyosunda başlayan “ Farkındayım” programları, bir çığ gibi büyüye büyüye bugün adı İngiliz makamlarında “kadınlarla ilgili sorunlar” denince, akla ilk gelen isim olma yoluna girdi.. Evet Kuzey Londra’da, evinde aile içi şiddete uğrayan, kocasından dayak yiyen, taciz gören, buhrandaki kadınların yardımına ilk koşan kurumlardan biri artık İKP..
Sevgili Nilgün Yıldırım’ın projesi olarak başlayan İKP, bugün kurumsallaşma yolunda emin adımlarla ilerliyor.. Sadece Türkçe konuşanlar değil, Bangaldeşliler, Pakistanlılar, hatta İngiliz kadınlar da onların kapısını çalıyor..

Evet en sessiz suç, sessiz terör diyebileceğimiz aile içi şiddete, kadını-erkeği, yaşlısı-genci el ele vererek karşı koymak bizim elimizde..Aile içi şiddet bir hak değil, bir suç.. Hiçkimse bunu hak etmiyor..

Kadınlarla, kadınlar için sürdürülen bu örnek çalışmanın birçok kuruma örnek olmasını diliyorum.. Hep birlikte “domestic violance” aile içi şiddete “Dur “ diye haykıralım..