Nasıl da Ramazan, Paskalya ve Pesah bir araya geldi?

Dinlerin yakınlığı, benzerliği ve aynılığının göstergesi olarak algılanabilir belki ama barış ve karşılıklı anlayışın sembolü olsun!

Tabi yıllardır yumurta boyamıyoruz ama Türkiye’de Paskalya Bayramı’nda az olan Ortodoks dostlarımızın bu faaliyette olduğunu biliyoruz. Bir kaçımıza boyalı yumurta verilmiştir sanırım…hani çürüyene kadar dekoratif bir obje olarak kullandığımız.

Peki besin değeri bu kadar yüksek yumurtanın hikmeti ne olabilir bilir misiniz?

Önce Paskalya sözcüğünün Rumca’dan gelme olduğunu ‘Pashalia’dan türediğini söyleyerek başlamalı. İngilizce’deki ‘Easter’ sözcüğü ise Hristiyanlık öncesi çok tanrılı dönemden gelir. Seher Tanrıçası Eostre’den geldiği düşünülür ki Nisan ayına işaret eder, bahar ekinoksundan hemen sonra. Hristiyanlık inancında tabi Hazreti İsa’nın öldükten sonra tekrar dirilmesinin kutlanmasıdır. Yoksa Hristiyanlar nasıl ‘Ey göklerdeki babamız!’ diye dua edebilirlerdi.

Yumurta boyamak da bu göğe yükselişle alakalıdır. Büyük Britanya’da her yıl 80 milyon yumurtanın satıldığı düşünülürse ne kadar kıymetli bir dönemden söz edildiği ortaya çıkar. Kaldı ki 67 milyonluk ülkenin sadece yüzde 53’ünün Hristiyan olduğu düşünülürse kişi başına 2 yumurtadan fazla düştüğü ortaya çıkacaktır.

Yumurtayı boyamadan veya boyayarak vermek baharın gelişini kutlamak ile alakalıdır. Çünkü yumurta yeniden hayat bulmanın sembolüdür. Antik bir gelenek olsa da Hristiyanlık inancıyla bütünleşmiştir. Ancak Hristiyanlık inancında Hazreti İsa’nın boş mezarına işaret eder. Çünkü onu mezarında görmek için geldiklerinde mezarın kapısı açılmıştı ve içi de boştu. İsa göğe yükselmişti.

Ancak bu kutlamaların ve sembollerin içinde bir de tavşan var tabi. O da aynı şekilde yeniden hayata gelmenin ve üremenin sembolüdür. Çünkü, tavşanlar sık doğurur ve çok doğururlar.

Orta Çağ’da Paskalya Pazarı denilen günden önceki 40 gün yumurta yemek yasaklanır. Et bulamayan fakirlerin en önemli gıda maddesidir ve o gün gerçek bir ziyafet verilir aslında el kadar yumurta ile. Ramazan Bayramı’nın ilk günü yapılan kahvaltı gibi biraz da…

Varlıklı aileler de hizmetçilerine yumurta ziyafeti çektirirdiler. Kral Birinci Edward’ın çok sevgili karısını kaybettiği 1290 yılının Paskalya Bayramı’nda 450 civarında yumurtayı altın rengine boyattırıp saray çalışanlarına dağıttığı bilinir.

Bilimin değil hurafelerin yol göstericiliğindeki Orta Çağlarda Paskalya Yumurtası’nın 100 yıl saklanırsa elmasa döneceğine, iki sarılı yumurta bulanın ise zengin olacağına inanılırdı. Ayrıca doğurganlığı artırdığı ve ani ölümün önüne geçtiğine de. Küçük bir yumurtaya yüklenen hikmet…

Bir de tepeden aşağıya doğru pişmiş yumurtaları yuvarlama yarışı var ki İngiltere’nin kuzeyine, İskoçya’ya doğru Lancashire Bölgesi’ne hastır veya bu bölgede 17. yüzyıl sonrası yaygınlaşmıştır. Yumurtası kırılmadan yuvarlanan kişin oyunun kazananı olur. Bunun da Hazreti İsa’nın mezarından taşların yuvarlanarak kapının açılmasını simgelediğine inanılır. Bu yumurta yuvarlama oyunu/adedi zamanla Amerikalılara devredildi ve günümüzde bir Amerikan adedi olarak kabul edilir.

Bir de bu oyun sırasında tiyatro sergilenir ki kahraman ve hain denilen iki karakter baş rollerdedir. Kahraman tabi İngiltere’nin koruyucu azizi St George veya bizlerin Türkiye’de de yakından tanıdığımız Aya Yorgo…hani tepesi de var.

Aziz Yorgo’ya adanan gün de zaten yine Paskalya Bayramı sonrasında 23 Nisan tarihinde kutlanır, o gün şehit edildiğine inanılır.

Ek olarak söz konusu yumurta sadece tavuktan tedarik edilmez, ördek ve kazdan da yararlanılır.

Elbette günümüzde yumurta şeklindeki çikolata da var ki 1870’li yıllarda ortaya çıktı. Kısa bir süre sonra da Cadbury’s Dairy Milk çikolatası çıktı ve hızlıca Paskalya Bayramı’nda en çok satılan şey oldu. Geleneksel olarak da yumurta süsleme işinden vaz geçildi. Ortodoks veya Katolik mezhebi mensupları bu adedi hala sürdürse de çeşitli renkte içi yumurta sarısı ve beyazı ile değil ama çikolatasıyla dolu yumurta sadece çocuklara değil büyüklere de çekici gelir.