Her fırsatta sokağı germe, çatışma çıkararak tabanını diri tutma derdinde olan PKK/KCK bugün de Öcalan\'ın doğum günü bahanesiyle geniş çaplı provokasyonlar peşinde.
Bir önceki yazıda \'projeyi\' detaylarıyla anlattım.
Burada amaç Öcalan\'ın doğum gününü kutlamak filan değil. Zaten Öcalan\'ın doğum günü de 4 değil 14 Nisan. Fakat Kandil, İmralı\'nın sokak üzerindeki kredisini kullanıp bölgeyi terörize etme derdinde.
Hele bir de bugünkü gösterilerde üç beş kişi ölürse PKK için \'bundan iyisi Şam\'da kayısı\' durumu olur. İmralı ise Kandil\'in silahlı gücünü kullanıp kendine masada yer açmayı hedefliyor.
Yani Kürtler\'in Kürt sorunu ile PKK\'nın dolayısıyla da Öcalan\'ın Kürt sorunu her geçen gün daha da ayrışıyor.

Öcalan\'a kutsiyet atfediyorlar

Örgütün derdi Kürtler ile Türkler arasındaki bağları zayıflatmak. Bu yüzden de Öcalan\'a yarı kutsiyet atfedip doğum gününü bir haftaya yayıyor.

Bir nevi \'Kutlu Doğum\' programları yaptırıyor.

İşin tuhafı ideolojisi ve kökeni itibariyle de dine uzak bir hareket PKK. Hatta dün kabul edilen iddianamede yer alan kayıtlara göre Öcalan \'Urfa\'dan çıkışını Hz. İbrahim\'in İbrani kabilesinden çıkışına, yakalanması sürecini de Hz. İsa\'nın çarmıha gerilmesine\" benzetiyor. Savcının ifadesine göre kendisine \'yarı Tanrı\' sıfatı veriyor.

İlginçliklerden birisi de şu ki: Öcalan muhtelif konuşmalarında Kürtler\'in geri kalmasını dine bağlıyordu.
Yani bugün şahit olacağımız olaylar masum bir girişim değil.
Senaryoyu daha net görebilmemiz için aslında dün itibariyle yeni bir veriye sahibiz.
İstanbul 15. Ağır Ceza Mahkemesi, 2 bin 400 sayfalık KCK iddianamesini kabul etti. Aralarında Büşra Ersanlı ve yayıncı Ragıp Zarakolu\'nun da bulunduğu 193 sanıklı dava yakında başlıyor.

İddianame ezberleri bozuyor

KCK soruşturmalarına başından bu yana mesafeli duranlar \'2 bin 400 sayfa iddianame mi olur\' deyip okumadan, incelemeden reddiye yazmaya başlayacaklardır. Oysa kısa iddianameleri bile okuma ihtiyacı hissetmediklerini biliyoruz.

Hatta her fırsatta \"nerede bu Ergenekon gidip üye olacağım\" diyen ana muhalefet partisi lideri 4 sayfalık İrticayla Mücadele Eylem Planı\'nı bile okumamıştı.

Gelelim iddianamenin içeriğine...

Eğer üşenmeyip okursanız KCK\'nın ne tür bir vesayet sistemi olduğunu, bir başka tanımlamayla da PKK\'nın nasıl adım adım devletleştiğini görüyorsunuz.

Neredeyse birebir devlet yapılanması kopyalanmış.

Kendi yargısını, kendi polis gücünü, kendi mali sistemini kurmuş örgüt. Nerenin bombalanacağından tutun da hangi ihalenin kime verileceği ve bu ihaleden PKK\'nın yüzde kaç komisyon alacağına bile KCK karar vermiş.

Okuyabildiğim bölümlerde daha çok ilginç ayrıntılar var.

Kamuoyunu çokça meşgul eden ünlü isimlerle ilgili ayrıntılar dikkat çekici. Mesela BDP\'nin siyaset akademisi olarak gösterilen yapıların aslında Kandil\'de verilen ideolojik eğitimi şehirde ve alenen verdiğini görüyoruz.

Hatta savcının benzetmesiyle akademi ile Kuzey Irak\'taki \'Metina kampı\' arasında tek fark mekan.
Orada verilen derslerin de pek masum olduğu söylenemez. Delil Botan Kahraman\'ın ifadeleri bu açıdan enteresan.

İddianamenin içeriği ile ilgili yazacak çok şey var.

Fakat şunu da söylemek şart: \"PKK ile oturup konuşalım, müzakere edelim, kardeş kardeş yaşayıp gideriz\" diyen bazı tatlı su liberali aydınlarımızın biraz dişini sıkıp şu iddianamedeki bilgi ve bulguları, telefon dinlemelerini okumasında fayda var.

O zaman, \'sivil toplum kuruluşu ve Kandil\'den siyaset alanına geçişin aracı\' olarak tanımladıkları KCK\'nın adım adım Birleşik Büyük Kürdistan\'ı kurmakta olduğunu görecekler.

Eğer \'Türkiye\'nin bölünmesi ya da bir bölümünün \'Stalinist bir Öcalanistan ile yönetilmesi\' sizi rahatsız etmiyorsa tabii ki KCK\'yı legal bir yapılanma olarak görebilirsiniz.

Unutmadan ekleyelim.

Teorisyeni, kurucusu olan Öcalan bile KCK\'yı \'illegal silahlı bir yapı\' olarak tanımlıyor haberiniz olsun.
Yani işiniz hiç kolay değil.

(BUGÜN)