Sağlıkta ileri ülkelerden biri olan İngiltere’de sağlıklı kişilerin vücut tomografisi çektirmesi yasaklandı. İngiltere, bu yasaklamayı getirdiği an bizde de sağlık dünyamızın unsurlarının bu konudaki görüşlerinin kamuoyu ile paylaşılmasını bekledim. Tıs çıkmadı.

Konuştuğum bazı doktorlar, hastanın kendisinin, basit bir baş çarpması sonrası tomografi talep ettiğini söyledi.
“Hasta ısrarcı olunca!!!” doktor da tomografiye yönlendiriyormuş.
Hasta istedi diye doktor tedavinin yol haritasını belirleyemez.
Hasta hakları, hastaya, doktora doktorluk tarih etme hakkı vermez.


Kıbrıs Türkü’nün ya da Kuzey Kıbrıs’ın en önemli sorunlarından biri hayatın her alanında hem iktidar hem muhalefet söylemlerindeki ezberdir.
Hangi konu olursa olsun, en çok 300 hade taş çatlasa 400 kelime ve ezberlenmiş kalıplar içinde konuşulur.
Sunuş yapan da eleştiri yapanda, karşı düşünce koyanda bu sınırların dışına çıkamaz.
Ne iktidar anlayışında ne muhalefet anlayışında yaratıcılık bulamazsınız.
İşte bu nedenle ezber bozulmadığı sürece bir arpa boyu bile yol gidilemez.
***
Önceki gün 14 Mart Tıp Bayramı’ydı.
Girin arşivlere bir göz atın, iktidarın, muhalefetin ya da ilgili sivil toplum örgütlerinin senelerdir sözlü ve yazılı ortaya koydukları benzerdir.
Önceki gün Sağlık Bakanı Ertuğrul Hasipoğlu’nun gece kulüpleriyle bağlantılı söyledikleri olmasa 14 Mart Tıp Bayramı, gazetelerin ön sayfalarında yer almayacaktı.
***

Sağlık Kuzey Kıbrıs’ın en önemli sorunlarından biridir.
Teknolojik olanaklarda ciddi iyileşme var.
Mesleki sıfatı en üst basamakta doktorlar ulaşım alanımız içindedir.
Nüfusumuzdaki artış ne olursa olsun doktor sayısında da artış olduğu için kişi başına düşen doktor bakımından büyük olasılıkla dünya sıralamasında çok iyi bir yerimiz var.
Eczanelerimiz de patlama var.
1974’te iki eczane olan Mağusa’da şimdi 36 eczane var.
K. Kaymaklı’da şehitler anıtı ve terminalin çevresinde yani en çok bir kilometre karelik alanda on dolayında eczane bulunuyor.
Bu kadar eczane ihtiyaç mı?
Bana göre değil.
Eczacılar Birliği ya da ilgili sivil toplum örgütleri ya da bakanlık açıklasın da bilelim.
***
Doktor, klinik, özel hastane, tanı merkezi ve eczane sayısında artış var.
Bunların sayısal çokluğu ilk bakışta albenili görülebilir.
Ancak temel sorun nedir bilir misiniz?
Klinik, özel hastane, tanı merkezi, eczane gibi sağlıkla ilgili işletmelerin sağlığın etik değerleri ve ekonomik bağlamda sürdürülebilirliğidir.
Bir anlamda kontrolsüz çoğalma sağlık sektöründe şikayet mırıldanmalarına neden oluyor.
Ancak meslek örgütlerinin bu konunun üzerinde kararlı bir şekilde gittiğini söylemek olası değil.
Bu gün ses çıkarılmayan çoğalmanın çok yönlü sıkıntılar yaratacağı ya görmezlikten geliniyor ya da tehlike görülmüyor.

***
Bir soru var. “FAZLA NURUN GÖZE NE ZARARI VAR?”
İlk bakışta insanın aklına gelen yanıt, “ZAZARI YOK”...
Ancak sağlığı sağlık sisteminin parçası olmayanlarla ele aldığımız zaman sağlıkta fazlalıkların getirdiği sorunlar kolayca ortaya çıkar.
Sağlık, çok hassas bir konudur.
Sağlıkta, doktora güven özel bir yerdedir.
İnsan sağlığını, hayatını, doktora ve sağlık sistemine teslim eder.
Doktorun yazdığı reçete neyse o ilaçlar bir biçimde alınır ve tüketilir.
Doktor, tahlil derse tahlil yapılır.
Doktor, röntgen derse röntgen, tomografi derse tomografi, MR ders MR çekilir...
***
Kuzey Kıbrıs’ta sağlıkla ilgili yapılan harcamaların toplamı ne kadardır?
Sağlık Bakanlığının bütçesi ve o bütçenin dışında toplam sağlık giderleri Kuzey Kıbrıs’ta sağlık pastasının büyüklüğünü ortaya çıkarır.
Bu pastadan pay alanların sayısı artıkça hipokrasi yemininin parasal kaygı ve beklentilerin gerisinde kaldığı konusunda ciddi endişesi olanlardanım.
Devletten ya da eczanelerden alınan ilaçların ne kadar sağlıklı kullanıldığı, evlerde buzdolaplarının zamanla küçük bir ecza deposuna döndüğü bir yana, reçetelerin abartılı yazılıp yazılmadığını sorgulayacak bir mekanizma yok.
Tanı merkezlerine yönlendirilen hastaların röntgen, tomografi ya da MR’larının ne kadar gerekli olduğu da ayrı bir konu.
Tahlil içerikleri için de bu geçerli.
Doktor arkadaşların alınganlık göstermesin... Çok yakından tanıma şansım olan doktorları tabii ki yazacaklarımın dışında tutuyorum...
Yarası olanlar gocunsun...
Sağlık sisteminde bir komisyon düzeni oluştu.
Bunu kabul eden ya da bu sisteme girenler yönlendirdikleri hastanın harcamasından bir biçimde pay alıyor.

***
Bu yazıyı yazmamı tetikleyen nedeni sizlerle paylaşayım.
İngiltere’de geçtiğimiz günlerde sağlıklı kişilerin sırf kontrol amaçlı vücut tomografisi çekmesi yasaklandı.
İşte haberin özü:
“İngiltere’de sağlıklı kişilerin vücut tomografisi çektirmesi yasaklandı. Sağlık Bakanlığı’na göre, tomografi esnasında vücudun maruz kaldığı radyasyon Hiroşima’da atom bombasından kurtulan kişilerdeki kadar.
İngiliz Sağlık Bakanlığı önceki akşam çok kritik bir karara imza atarak sağlıklı kişilerin vücut tomografisi çektirmesine yasak getirdi. Bu yasağa gidilmesine gerekçe olarak tomografi sırasında yayılan ve vücuda nüfuz eden radyasyon oranının çok yüksek olması gösterildi.
Tomografi çektirmek geçen yıllarda osteoporoz, kalp rahatsızlığı, damar tıkanıklığı ve diyabet gibi hastalıkları önceden tespit edebildiği için sağlık uzmanları tarafından sıklıkla tavsiye ediliyordu.
Sağlıklı bireylerin her beş yılda bir tomografi çektirmesini öneren doktorların bu tavsiyesi üzerine harekete geçen bakanlık, tüm vücudu tarayan tomografinin normal bir röntgenden 400 kat daha fazla radyasyon yaydığını tespit edince yasak kararı aldı.
Tomografiye sağlıklı giren her 50 hastadan birinin maruz kalınan radyasyon nedeniyle çekim sonrasında kansere yakalandığı belirtildi.

1 tomografi 442 röntgene bedel

Yayınlanan raporda sık tomografi çektirenlerin vücutlarındaki birikmiş radyasyon seviyesinin II. Dünya Savaşı’nda Hiroşima ve Nagazaki’ye atılan atom bombalarından kurtulanlarla eş seviyede olduğu belirtildi.
Sıradan bir röntgen, vücudu görüntülemek için tek bir ışın gönderirken tomografide daha detaylı bir görüntü elde etmek için art arda birçok ışın gönderiliyor.
2009 sonunda California Üniversitesi’nde görevli Prof. Rebecca Smith-Bindman’ın 1119 kişiyi inceleyerek yürüttüğü araştırmada tek bir tomografinin 442 göğüs röntgenine ve 74 mamografiye (meme röntgeni) eş oranda radyasyon yaydığı ortaya çıkmıştı.”
***
Sağlıkta ileri ülkelerden biri olan İngiltere’de sağlıklı kişilerin vücut tomografisi çektirmesi yasaklandı. İngiltere, bu yasaklamayı getirdiği an bizde de sağlık dünyamızın unsurlarının bu konudaki görüşlerinin kamuoyu ile paylaşılmasını bekledim. Tıs çıkmadı.
Konuştuğum bazı doktorlar, hastanın kendisinin, basit bir baş çarpması sonrası tomografi talep ettiğini söyledi.
“Hasta ısrarcı olunca!!!” doktor da tomografiye yönlendiriyormuş.
Hasta istedi diye doktor tedavinin yol haritasını belirleyemez.
Hasta hakları, hastaya, doktora doktorluk tarih etme hakkı vermez.
***

Bizim ülkemizde çok yaygın değil ama Türkiye dahil pek çok ülkede sağlıkla ilgili seminerlerde katılımcı doktorların giderlerini ilaç firmaları karşılıyor.
İlaç firmaları bunu doktorları kara gözü, kara kaşı için mi yapıyor?
Tabii ki, değil.
Doktorların reçeteye taşımadığı ilacın piyasada varlığı mümkün değil.
***
Hep yazar ve söylerim...
Bizler çok konuda az şey biliriz.
Dersimizi çalışırız ona göre yazar ya da konuşuruz.
Kadınlarda rahim ağzı kanserinin aşısı var.
Pahalı bir aşı.
Aşılar ülkelerde risk durumuna göre uygulanır.
Bizde kadınlarda, rahim ağzı kanseri oranı yüz binde altı civarında.
Rahim ağzı kanserinden ölüm oranı yüz binde iki kadar...
Yani ülkemiz rahim ağzı kanseri bakımından dünyanın en az riskli ülkelerinden biri.
Dahası sinir testi hem maliyet hem güvenilirlik bakımında şu an çok iyi sonuç veriyor.
Gerçek bu iken ille de rahim ağzı kanseri aşısını savunanları çok kolay anlayabildiğimi söyleyemem.
***
Bu yazı töhmet altına insan itmek için yazılmamıştır.
Bizden dürtmesi... Ortak akılla tartışma için görev sağlık çalışanları ve meslek kuruluşlarının. Tabii öteki kişi ve kuruluşlar dışında kalsın da demiyorum.

Günün sözü:

Ticari anlayış sağlıkta egemen olursa, hipokrasi yemini anlamını kaybeder.




(Havadis'ten)