Günün konusu, cevabı beklenen soru, BDP’nin Meclis’e gelip gelmeyeceğidir. Bugün hava bellidir; soruya cevap olarak “gelse ne olur gelmese ne olur” diyenlerin sayısı artmıştır.

BDP’lilerin Meclis’e gelip gelmemelerinin bir şey değiştirmeyeceğini düşünenlerin çoğalması en başta BDP’nin siyaset sahnesinden çekilmesinin sonucudur.

***

Başbakan Erdoğan, son yılgınlık döneminin içinde yeni bir sloganı öne sürdü: Terörle mücadele, siyasetle müzakere.

Bunun bir tek anlamı var, o da siyaset ve müzakere kapısının BDP’ye açık olduğu.

BDP’nin siyasetten geri çekilmesinin alanı teröre boşaltmak anlamına geldiğini defalarca tekrarladık, başkaları da defalarca belirtti. BDP’nin içinde de böyle olacağını görenler vardı ve açıkça olmasa da bunu işaret ettiler.

BDP’nin içinde bulunmayan ama BDP desteğiyle seçilmiş olan Şerafettin Elçi, kısa bir süre önce ülkeye dönmüş olan Kemal Burkay gibi Kürt siyasetçiler de alanın teröre bırakılmış olmasının yanlışlığına dikkat çekiyor.

***

Terörün artması ve PKK’nın Ankara’da olduğu gibi sivil hedeflere de yönelmesi BDP’yi zorluyor. Bu zorlanmanın diğer yanında da KCK operasyonlarının ve Abdullah Öcalan’ın tecrit durumunun devam etmesi bulunuyor.

BDP ile ilgili beklentiler seçimden bu yana geçen sürede değişmemiştir. BDP’ye oy verenler, taleplerinin “legal” siyaset alanında savunulması için oy vermişlerdir. Şu andaki kanlı görüntüye ve topluma egemen olan olumsuz atmosfere rağmen beklenti değişmiş değildir. Güneydoğu’daki birçok sivil toplum kuruluşu da bu görüşü tekrarlıyor. 

***

BDP Meclis’e gelse ne olur, gelmese ne olur?

Bu sorunun gerçek cevabı bellidir: BDP Meclis’e gelmezse terörün alanı daha da genişleyecek, BDP’nin siyaset alanı ise iyice daralacaktır. 

Kısacası, BDP işlevsiz kalacak, eskiden birçok kez yaşandığı gibi sadece “askeri dil” egemen olacak ve giderek artan bir şekilde kan dökülecektir. 

BDP Meclis’e gelirse, şu andaki tıkanmışlıkta küçük de olsa bir ışığın varolabileceği duygusu ortaya çıkacaktır. 

Bunun hemen arkasından da BDP’ye yeni anayasa çalışması için davet gitmesi ve anayasa çalışmasının BDP ile birlikte başlaması gelecektir. 

Şu anda hâkim olan olumsuz havayı değiştirmek, en azından farklı bir sürecin kapısının açılmasını sağlamak bugün BDP’nin elindedir. Geniş beklenti, onların da bu durumu değerlendirecekleri yönündedir.