Dikkatinizi çekmiştir… Artık çarşılarda tamirci esnafına rastlayamıyoruz…

Ayakkabıcı tamircisi, televizyon tamircisi veya terzi aramaya kalktığımızda koca şehirde numune bulamıyoruz…

Bunun yorumu şu galiba:

  • Artık, onarmak, tamir etmek, telafi etmek, düzeltmek gibi sorumluluklar hissetmiyoruz…

Ne gerek var bunlara.... Değiştir gitsin!” diyoruz…

Kimse kendini yormuyor, bozulan bir şeyi tamir etmekle vakit kaybetmiyor…

Nasıl olsa yenisini bulmak kolay!...

  • Eşini değiştiren, eşyasını değiştiren, arkadaşını değiştiren, komşunu değiştiren, evini, arabasını değiştiren o kadar çok ki…

Çağımızın en popüler eğilimi olduğu değişim… Yediden yetmişe herkes değişiyor… Her şey değişiyor… Değiştiriliyor… Hem de çok kolay ve hızlı bir şekilde…

Her şeyi yanlış anladığımız gibi, Japonların bu sihirli “değişim” kavramını da yanlış anladık…

Japon mucizesine yol açan değişim bu değildi… Onlar tamir olabilecek, düzeltilebilecek, onarılabilecek hiçbir varlığından vazgeçmediler…

Onlar, daha pahalı üretim yapan makinelerle, daha az maliyetli makineleri değiştirdiler… Onlar katma değer yaratmayan sistemlerle, katma değer yaratan sistemleri değiştirdiler…   Fayda/maliyet analizine göre hareket ettiler… Değeri olan hiçbir şeyi çöpe atmadılar!...

Şu anda ülkelerin çöplerdeki atıklarını inceleyip, karşılaştırsalar, bizim atıklarımızdan daha değerlisini bulamazlar!...

Sırf, “artık sevmiyorum” ya da “modası geçti” diye yenisiyle değiştirip attıklarımız… Kendi payınıza bir düşünün…

Elbise, telefon, bilgisayar, ev eşyası vs…

Hiç abartmıyorum, bu atıkları geri dönüştürebilseydik, milli gelirimizi ikiye katlardık!...

Maalesef hiçbir şeye acımaz olduk… Hiçbir şeyin kıymetini bilmez olduk…

Çok zor şartlarda kazandıklarımızı öyle kolay harcıyoruz ki!..

Ben, çocukluğunu 1980 öncesinde yaşamış şanslı kuşaklardan biriyim…

Büyüklerimiz bu konuda bizim kuşağın üzerinde önemli bir etki bıraktılar…

  • Sökülen giysileri dikip, düzeltip, yenilemek…
  • Ayakkabıyı tamir ettirerek kullanmaya devam etmek…
  • Atık parçaları yeniden farklı bir eşyaya dönüştürmek…
  • Elektrikli eşyaları, elektronik cihazları bozulduğunda tamirciye götürmek, fonksiyonlarını kaybedene kadar kullanmaya devam etmek  gibi önemli alışkanlıklarım var benim!...

Bu alışkanlığı sadece tutumlulukla, yoksullukla açıklamak doğru değil…

Bu bir kültür ve medeniyet anlayışıdır…

İçinde başka mesajlar yüklüdür:

  • Affedebilmek,  anlaşabilmek, kusurları görmemek, hoşgörü sahibi olmak, barışık yaşamak, saygı kazanmak gibi önemli vasıflar bu yolla elde edilir..

  • Böyle bir hayat anlayışına sahip olan eşler, araları açıldığında hemen ayrılmayı düşünmez!...

  • Böyle bir hayat anlayışına sahip olan ebeveynler, çocuklarını bozuk para gibi harcamaz, onlarla problem yaşamaz…

  •  Böyle bir hayat anlayışına sahip olan bireyler, arkadaşlarını, dostlarını, komşularını kolay kolay terk etmez…

Bozulan arayı düzeltirler, kopan bağları tamir ederler… Vazgeçmek son çaredir onlar için… Sadakat ve vefa hayat hikayelerinin önsözüdür…

Toplumun her ferdinin, onarıcı, tamir edici, telafi edici, ara bulucu, düzeltici, ıslah edici özelliklerle donatıldığını hayal edin…

Bu kötü bir şey mi?

İsraf etmemek, maddi ve manevi her şey üzerinde tasarrufta bulunmak…

Dinimizin de emri olan bu güzel alışkanlıklarımız tamamen yok olmak üzere… Yeni nesillere aktarım yapamadık…

Eski kuşak insanların bir çoğu artık popüler kültüre esir düştü…

Çocuğu, “yenisini al” diyor, baba alıyor…

Kadın, “değiştirelim şunu” diyor, eşi değiştiriyor…

Eşiyle bozuşan, arkadaşıyla atışan, komşusuyla kavga edenler; ortamı yumuşatmayı, arayı düzeltmeyi, barışmayı düşünmüyor!...

  • Bana arkadaş mı yok, bana komşu mu yok” diyor…

Yedekler hazır… Herkes yedeğini bulmuş, kafası rahat!...

Televizyon sunucuları Orhan Boran ve Mehmet Ali Erbil mucize kelimeyi yıllardır dilimize pelesenk etti zaten:

  • Değiştir gitsin!..

Fakat korkarım, kapitalist düzenin empoze ettiği bu tür bir değişim anlayışı, bizi  iflasa götürecek…

İşin komik tarafı da var:

Adam hem “muhafazakarım” diyor; hem de hayatında kullandığı ne varsa değiştirmekten geri kalmıyor!...

Bu konuda son sözü yine Japon’lardan aktaralım:

  • Gelişmeye, ilerlemeye yol açmayan değişim, değişim değildir!...