Hepimiz yaşamımızın bir döneminde korku ve kaygı duyguları yaşarız. Bu en küçük bir çocuktan, yetişkin bir bireye kadar uzanabilir.

Kaygı ; belirgin bir nedene bağlı olmayan sıkıntı ve gerginlik hali diye tanımlanabilir. Genellikle bireyin güvenliğinin tehdit altında olmadığı her hangi bir durumda ortaya çıkar ancak birey geçerli bir neden olmasa da kendisini tehdit altında hisseder. Çocukların belli durumlarda kaygı duymaları aslında yararlıdır çünkü kaygı duygusunun varlığı, çocuğu daha temkinli davranmaya yönlendirir. Örneğin, ateşten korkan bir çocuk, yanan bir ocaktan uzak durmayı öğrenir.

Korku ve kaygı bireyin içinde bulunduğu yaş aralığına göre farklı özellikler gösterir. 10-18 aylık bebekler yabancı korkusu yaşarlar bu nedenle tanımadıkları kişileri gördüklerinde anne-babalarına daha çok yapışırlar. Bu korkularından dolayı anne-babadan ayrılmak istemezler, anne-baba onları bıraktıklarında ağlayarak tepki gösterirler.

3-6 yaş arası çocuklar gerçek olmayan hayali nesne ve durumlardan korkarlar örneğin öcü,canavar,yaratık,hayalet ,cinler-periler gibi.

6-12 yaş arasındaki çocukların korkuları daha çok gerçek olaylarla ilgilidir. Örneğin eve hırsız girmesinden, deprem-yangından, kaçırılmaktan, trafik kazası geçirmekten, kaybolmaktan korkabilirler. Bu korkular genellikle yaşanan bir olayın ardından tetiklenir ve çocuk korktuğunu ifade etmeye başlar. Örneğin başka bir eve hırsız girdiğini duyan çocuk, geceleri korkmaya ve anne-babasının yatağına gelmeye başlar. Ya da televizyon veya bilgisayarda gördükleri bir haberden etkilenebilirler.

Bazı durumlarda bir korkunun yerini başka bir korku alabilir; önceleri karanlıktan korkan bir çocuk, daha sonra anne veya babasına bir şey olacağından korkmaya başlayabilir.

Ergenlik döneminde yaşanan en yoğun korku; sosyal korkulardır; kalabalık önünde rezil olmak,arkadaşı tarafından alay edilmek, gruba dahil edilmemek ve yalnız kalmak gibi

Kaygılı Çocuklarda Gözlenen Belirtiler Nelerdir?

Kaygılı çocuklar genellikle ortak özellikler gösterirler. Bu özelliklerden en sık gözlenenler;

Anne-babaya aşırı bağımlı olma

Okula giderken anneden ayrılmak istememe

Kalabalıkta ortamlarda huysuz,hırçın olma, anneye babaya yapışma

Uykuya dalmada zorluk veya gereğinden fazla uyuma

Ellerin aşırı terlemesi

Kalp atışlarının hızlanması

Sık sık mide bulantısı, karın ağrısı, baş ağrısından yakınma

Aynı soruları sık sık yineleme, örneğin hırsızdan korkan bir çocuğun kapının kilidi hakkında aynı soruyu defalarca sorması

Sosyal izolasyon, diğer çocuklardan uzaklaşma

Okulda dikkat sorunları

Davranış sorunları

AİLELERE ÖNERİLER

Her yetişkin problemi için nasıl tek bir çözüm yok ise, her çocuk için de tek ve standart bir çözüm söz konusu olamaz. Bu nedenle çocuğu iyi tanımak, gözlemlemek ve çocuğa göre yöntem belirlemek önemlidir.

Öncelikle yaşadığı korkunun/kaygının gerçek olduğunu ve çocuğunuzun elinde olmadan

 yaşadığı duygular olduğunu unutmayın. Anne/Baba'ya gerçek dışı veya anlamsız gelen

 bir şey küçük çocuklar için çok gerçek ve korkutucu görünebilir. Çocuğunuzun

 kaygılarını dinleyin ve anlamaya çalışın. Konuşmak istemediği durumlarda, birlikte resim

 yapabilir veya oyun oynayabilirsiniz. Resim veya oyun aracılığıyla kaygısı hakkında

 önemli bilgiler elde edebilirsiniz.

 Korkularını paylaştığında duygusunu kabul edin.“Çok korkmuş olmalısın.” “Bu konu senin canını sıkmış görünüyor.” “Hepimizin böyle korkuları olabilir.”gibi cümleler kurun.

 Çocuğunuzu iyi gözlemleyin ve ondan yapamayacağı şeyler beklemeyin. Yapamadığı

 durumlarda çocuğunuzu destekleyin, sakin bir şekilde tekrar denemesi veya olumlu bir

 adım atması için teşvik edin.

Çocuğunuz endişelenmeye eğilimli bir yapıya sahip ise, yeni durumlar öncesinde

(boşanma, taşınma, kardeş doğumu, okula başlama vb.) çocuğunuzu zihinsel olarak

hazirlayin. Korkutma, bir disiplin aracı değildir. 

Her ne olursa olsun çocuğunuzu korkutacak söylemlerde bulunmaktan kaçının  .

“Uslu durmazsan bırakır giderim.” “Beni üzersen hastalanırım, annesiz/babasiz kalırsın”

“Uyumazsan öcü geliyor.” 

Korktuğu durumdan veya nesneden kaçınması konusunda desteklemeyin ancak çocuğu zorlayarak, korkusuyla da yüzleştirmeyin. Korkularını kademeli olarak ele almalısınız. Önce küçük adımlarla başlayın. Örneğin havuza girmekten korkuyorsa, havuza birlikte girmekle işe başlayabilirsiniz.

Kaygılarını eleştirmeyin, küçümsemeyin.  “Korkacak ne var ki?”  “ Erkek çocuk korkar

 mı?” gibi konuşmalardan uzak durun. Bu ifadeler korkusunu yatıştırmanın aksine

anlaşılmadığını hissettirecektir.

Kaygısını azaltmak için sevdiği herhangi bir aktiviteyi (yüzme, dans, cimnastik, bisiklet, ip

atlamak vb.) yapması konusunda çocuğunuzu destekleyebilirsiniz.

Kaygısını denetim altında tutmak için başa çıkma mekanizmalarını öğretin.

Ayrıca, çocuğunuz ile korkusu hakkında konuşurken hissettiği korkuyu 0-10 arasında derecelendirme teknigini kullanabililirsiniz.  Eğer çocuk çok korkuyorsa 10 hiç korkmuyorsa 0 puan verebilir. Çocuğun korkusunu objektif olarak değerlendirmeye çalışması aslında korkusunun şiddetinin o kadar yüksek olmadığını ona gösterebilir. Sayı kavramı henüz tam oturmamış daha küçük çocuklarda ise; vücutlarını ölçü olarak kullanmalarını öğretebilirsiniz.Örneğin; Ayak bileğine kadar az, dizine kadar azdan biraz daha fazla, karnına kadar orta, göğsüne kadar çok, başına kadar ise çok şiddetli gibi. Bunun ve benzeri sorunlar için uzman bir psikologdan yardım almanız daha doğru olur.

Uzman Psikolog/Hipnoterapist

 Sezer Ergör (Cülcüloğlu)

İletişim: 07766077155