YEYPENİ bir Anayasa var gönlümde, binlerce, milyonlarca insan gibi benim de. Bambaşka bir Anayasa, özgürlükçü bir Anayasa, demokratik bir Anayasa. İstiyorum ki bir daha:
■ Kimsenin canı yanmasın bu güzelim topraklarda; incinmesin insanımız. Heba olmasın hayatlar, solmasın umutlar, tekrarlanmasın geçmişte yapılan hatalar.
■ Düşünmek suç sayılmasın, konuşmak suç sayılmasın, yazmak suç sayılmasın; farklı fikirlerden, farklı kimliklerden korkulmasın; bir ülkenin ve en nihayetinde her ülkenin ancak çeşitli düşüncelerin diyalog kurmasıyla, ortak zeminlerde buluşmasıyla ilerleyebileceği unutulmasın.
■ İşkenceler olmasın. Karakolda, hapishanelerde, nezarethanede, hayatın hiçbir alanında otorite sahibi insanlar başkaları üzerinde şiddet kullanmasın; Pozantı Cezaevi'nde yaşanan tecavüz, taciz ve işkencelerin sorumluları bulunsun. Üstü kapanmasın bu vahim konunun, geçiştirilmesin.
■ Kadınlar öldürülmesin. Evde, işyerinde, sokak ortasında, kimi zaman evlatlarının gözleri önünde, kocaları/eski eşleri/nişanlıları/erkek arkadaşları tarafından koyu bir cehalet ve kör bir erkeklik anlayışı uğruna kurban edilmesin kadınlar, eşler, analar. Kadın sığınma merkezlerinin sayısı katlansın, belediyelerin bu tür merkezler kurmaları mecburi tutulsun; kadına ve çocuğa şiddet kullananlara verilen cezalar artırılsın.
■ Töre cinayetleri yaşanmasın. Gencecik kızlar öz amcaları tarafından diz çöktürülmek suretiyle ve bebekleri kapının önünde ağlarken; ağabeyleri tarafından kandırılarak araba koltuğunda sevdiklerinin yanı başında ya da babaları tarafından kurbanlık koyun gibi kesilerek öldürülmesin artık! Namus cinayetlerinde payı olanlar en ağır cezalara çarptırılsın. Okullarda, askerlik hizmeti boyunca, camilerde bu derin yara üzerinde durulsun, toplumsal bilinç artsın.
■ Nefret söylemi olmasın, ne basında, ne sosyal medyada, ne sokakta. Fiziksel ve sözlü şiddeti açıktan açığa teşvik eden, bireyleri ya da azınlıkları parmakla hedef gösteren, toplum içinde şiddet/husumet tohumları atan "nefret söylemi"ne karşı ortak duyarlılık oluşsun. Temel bireysel özgürlükler ve haklar güvence altına alınsın.

*

■ Medyada kadın bedeni, kadın kimliği ve kadın hikâyeleri bir görsel/duygusal malzeme olarak kullanılmasın. Katilleri bir tarafa bırakıp, gerçek suçluları unutup, kurbanların namusunu/geçmişini /kişiliklerini tartışmaktan vazgeçilsin.
■ Her nerede olursa olsun kudretin tahakküme dönüşmesinden sakınılsın. Güçlü bir iktidar, güçlü bir muhalefet, güçlü bir sivil toplum, güçlü bir iş dünyası, güçlü bir medya, güçlü bir akademi, güçlü bir edebiyat/sanat... Ve en önemlisi, bağımsız, tarafsız, güçlü bir yargı... Kuvvetler dengesi ve güçler ayrılığı bozulmasın. Çatışma değil uzlaşı hâkim olsun. Monologların yerini yapıcı diyaloglar alsın.
■ Baklava çaldı diye hapse atılmasın çocuklar. Onlar mahkemelerde yargılanırken elini kolunu sallayarak dolaşmasın gerçek dolandırıcılar, vurguncular.
■ Geçmişin yapay ve kanlı kavgaları tekrarlanmasın. "Öteki"leştirilmesin kimse. Bölünmesin bu canım ülke, kutuplaşmasın; yapay kategorilere bölünüp "bizler" ve "onlar" diye ayrılmasın.
■ Cinsel azınlıklara yönelik baskılar ve önyargılar tekrarlanmasın. Bedensel ve zihinsel engellilerin hakları ve ihtiyaçları tanınsın; şehir hayatına herkesin eşit şekilde katılabilmesi için yeni düzenlemeler yapılsın.
■ Korku ortamı olmasın. Ne de endişe politikaları. Oğullar, öldürülen ya da sürgüne
giden babalarının, ağabeylerinin fotoğrafları altında büyüyerek, intikam ya da elemle hayata atılmasın. Ortak ve barışçıl değerler etrafında, konuşmayı bildiği kadar dinlemeyi de bilen, her türlü aşırı ideolojiden uzak durabilen, ırkçılık ve kafatasçılık yapmayan, bir arada yaşama sanatının inceliklerine vâkıf, kendine güvenen, kendi gibi düşünmeyene de saygı duyabilen bireyler yetişsin... Gençler aynılaştırılmasın. Yaratıcılığın, bireyselliğin önü kesilmesin.
Evet, yepyeni bir Anayasa var gönlümde, binlerce, milyonlarca insan gibi benim de.

(Habertürk)