Yeryüzünde, çocukları diri diri yakarak öldürmeyi haklı gösterebilecek hiçbir kutsal dava yoktur.

En kutsal amaç bile o çocukların tutuşup eriyen etleriyle, kemikleriyle birlikte dünyanın en büyük alçaklığına döner.”

Bu satırlar, Ahmet Altan’a ait. Gaziantep’te sivilleri ve 1 yaşındaki Almina’yı katleden terör örgütünün insanlık dışı saldırısını aynen böyle tanımlıyor. İnsan olma onurunu yitirmemiş her insanın yaklaşması gerektiği gibi yaklaşıyor yani...

Ama aynı Ahmet Altan, uzun süredir PKK’nın şiddetine bahane üreten, hatta övgüler düzen yazılar yazıyor. Mesela, gencecik askerleri, kadınları, sivilleri, Kürtleri, Türkleri gözünü kırpmadan öldüren terör örgütü üyeleri için “Onlar dağdaki çocuklar”, “dağdaki gerilla” tanımlamasını yapan da yine aynı Ahmet Altan.

Kürt ve Türk çocuklarını öldüren PKK’ya karşı, son derece haklı bir tepki duyan ve de ‘terörle mücadele’ kapsamında operasyonlar yürüten güvenlik güçlerine ve siyasi iktidara günde beş vakit küfreden de yine aynı Ahmet Altan...

Bu durumda, hangi Ahmet Altan’a inanmamız gerekiyor? Terör örgütüne “gerilla” övgüsü yapan Ahmet Altan’a mı, Almina için gözyaşı döken Ahmet Altan’a mı?

“Dağdaki çocuklara niye kızıyorsunuz?” diye iktidara ateş püskürüyor Ahmet Altan. Peki kime kızalım? PKK cinayet örgütünün, yani dağdaki “eli silahlı çocukların” bombalarıyla küçücük bedeni paramparça olan 1 yaşındaki Almina’ya mı kızmamız gerekiyor bay Altan?

***

Elbette, geçmişte Kürt halkına yapılan baskıların, eziyetlerin terör örgütünün güçlenerek bugünlere gelmesinde büyük bir payı olduğunu inkar edemeyiz.

Ama bu durum, “PKK’yı Suriye’nin kışkırttığı iddiaları, silahların dışarıdan geldiği söylentileri” şeklindeki ifadeleriyle, Kandil tesislerine ortak olan uluslararası ‘ihanet koalisyonu’nun PKK’ya verdiği ihaleleri görmezden gelen Ahmet Altan’ın, Tayyip Erdoğan düşmanlığının bahanesi olamaz.

Bir taraftan, her gün yazılarınızda PKK etrafında adeta bir sempati halesi oluşturarak, ‘dağdaki çocukları’ oğlunuz yerine koyup empati kuracaksınız, ama iş karakol basan, metropolleri bombalayan, Kürt kadınlarını öldüren, otobüsleri ateşe verip insanları diri diri yakan, Kürt halkına hizmet götüren işçileri, mühendisleri kaçıran terör örgütünü eleştirmeye gelince, nedense masumlar lehine empati kurmayı unutuvereceksiniz.

Medyada, terör örgütünün diliyle iktidara karşı kampanya başlatan ve Kandil’e gönül verenler bilmeli ki, çocukları bile katletmekten çekinmeyen cinayet şebekesiyle ‘barış’ kelimesini yan yana getirmek bir insanlık suçudur.

Kürt sorununu, PKK’ya endekslemekte ısrar edenlere bir kere daha hatırlatmakta yarar var. Terör örgütünün ‘Kürt sorunu’ diye bir derdi yoktur.

PKK, Türkiye düşmanlarından aldığı ihaleye o kadar angaje olmuştur ki, Kürtler’in hakları ve özgürlükleri; demokratik ve ekonomik standartlarının yükselmesi PKK’nın umurunda bile değildir.

PKK, tüm varlığıyla, ihale aldığı ‘ihanet koalisyonu’nun talimatlarını yerine getirmektedir.

(Star gazetesinden alınmıştır)