Tema olarak artık yaka silkildik 'ataerkil poligami'den çıkış bulan 'Düşman Kardeşler', çok denenmiş 'kasaba dizileri'nin komedi tarzında bir yenisi

Sezon finallerinin ardından ekranları yaz dizileri sardı. Yeni yayın sezonuna kalma yolunda, adeta ‘süper lige terfi mücadelesi’ var. Ama Türkiye yaz sonunda bir ‘diziler mezarlığı’ haline de gelebilir. Ayrıca bu ‘dizi enflasyonu’ ‘devalüasyon’a da yol açacak gibi. Art arda, çok özenli olmayan biçimde ekranları doldurup taşıran diziler, epey sezondur zar-zor yukarı itilmiş kalite çıtasını aşağı çekmekte.

Geçen hafta ekrana gelen ‘Düşman Kardeşler’ ne yazık ki bunlardan biri... ‘Bir Trakya Entrikası’ alt lejandıyla yayına giren dizi, taşra (Gelibolu) ile metropol (İstanbul) arasında mekik dokumalarla geçeceği anlaşılan, daha önce defalarca denenmiş ‘kasaba dizileri’nin komedi tarzında bir sürümü. Tematik hareket noktası da o bilindik, bıkıldık, yaka silkildik ‘ataerkil poligami’... Hoş geldin ‘İki Yaka Bir İsmail’ diyecektik tam, ‘hanım’lardan biri mevta oldu da sustuk (Umarım dirilmez ya da hortlamaz!).
Evet, Gelibolulu taşra zengini Bereket Bey (Tarık Papuççuoğlu) pavyon şarkıcısı ‘dost’u Leyla’yı (Oya Aydoğan) İstanbul kaçamaklarından birinde ‘bereketleyip’ ondan bir erkek çocuk sahibi olunca gizli-saklı ‘polijin’ (çok-karılı) bir hayata intikal eder... Çok-karılılık bizde resmen yasak olsa da yaygın bir ‘kültürel’ gerçek ve o yüzden fantezisi bol bol üretiliyor. Kültürel doku bunu kurgulamaya cevaz vermekte. İş acaba bu ‘polijinik’ fantezilerden ‘poliandrik’ (çok-kocalı) fantezilere sıçrasa ne olur?! Eh, bunu yapmak biraz sıkar tabii!.. 

Mevzuya dönelim: Bereket’in Leyla’dan olan küçük oğlu Mehmet (Kaan Urgancıoğlu) babasını iyiliksever bir amca biliyor. Hikâye Bereket’in (miras için babasının Hak’kın rahmetine kavuşmasını gözleyen!) Gelibolu’daki büyük oğlu Ahmet’in (Murat Eken) bir İstanbul seyahatinde üvey kardeşi Mehmet’le yolunun (tanımadan) kesişmesiyle açılıyor. Ortalıkta bol bol kadın var. Büyük oğul Ahmet şimdiden üç kadın arasında pin-pon... Aynı erkek için birbiriyle çekişen, ince-hain hesaplar yürüten kadınların görüntüleri karşısında bir ara kendimi haremde gibi hissettim! Üç erkek karakterin ilişkileri merkez alınarak sürdürüleceği hissedilen dizide kadın çok, ama araçsal... Belki Bereket’in hâlâ ‘ero-romantik’ ilişki sürdürdüğü Leyla üzerinden bir denge sağlanabilir. Sağlanamazsa en çok Oya Aydoğan gibi tecrübeli, ‘hit’ bir isme yazık olur.
Zaten bu yaz dizilerinde en iç acıtan nokta bu. Dizi endüstrisinin ‘vahşi-kapitalist’ işleyişi içerisinde kenara savrulmuş bir dolu insan için bu diziler (“Ya tutarsa” hesabıyla) ekmek kapısı şansı... O yüzden eleştiride kıyıcı olmamak lâzım. Ama karşı taraftan da ilgi çekici, çarpıcı, eksantrik bir şeylerle kalıcı olmaya çaba harcamak lâzım. Ayıptır söylemesi, bende ‘Düşman Kardeşler’in ilk bölümünden pavyonda Leyla şarkı söylerken Bereket’in onun ayakkabısından şapır şapır şampanya içtiği ‘fetişistik’ sahne kaldı! Hele Leyla’nın ayakkabıyı tekrar ayağına giyişi!.. Arşivlik malzeme bence...

(Radikal gazetesinden alınmıştır)