Bir İngiliz şirketi dünyada birçok ülkeye BOMBA DEDEKTÖRÜ diye golf sahalarında kaybolan golf toplarını bulmaya yarayan "golf topu arama cihazı" satmış.


Bomba dedektörü diye golf topu arama cihazı sattığı ülkelerin başında
Irak, Suudi Arabistan, Gürcistan ve Nijer geliyor; bu ülkelere büyük miktarda satmışlar ama satış yaptıkları başka birçok ülke var…


İngiliz şirketinin bu “başarısını” tebrik etmemek mümkün değil; çünkü bomba dedektörü diye sattığı cihazı satın alanlar güya dünyada terörü önleyecek ve bu konuda uzmanlaşmış, eğitim almış UYANIKLAR.


Bu uyanıklardan da bizim ülkemizde bol miktarda var; biliyorsunuz hani herhangi bir alışveriş merkezi vs. gibi bir yere girerken üstünüz başınız öttü diye sizi sorguya çekiyorlar ya, işte onlardan…


Sanırsın ki terör örgütü AVM’yi havaya uçuracak ama bunlar engelliyor.


Daha düne kadar boş gezen, silah, bomba dediğin şeyi filmlerde görmüş, eline çakı versen sadece kendi elini kesme yeteneğinden başkasına sahip olamayan bir takım insanlar asgari ücretle üniforma giydirilip kapılara dikiliyor.


Hepsi değil tabi, işini hakkı ile yapanlar da vardır, onları tenzih ederim ama hiçbir şey üretmeden Ali’nin külahını Veli’ye, Veli’nin külahını tekrar Ali’ye giydirerek para kazanmaya alışan ülkemin insanları için güvenlik sektörü de havadan para kazanmanın yeni bir yolu oldu.


Bu sektörde hizmet veren birçok firma sadece görüntüden para kazanıyor; gelişmiş ülkelerde bu hizmetler bağımsız denetim firmaları tarafından test edilir. Firmalar hiç de azımsanmayacak paralar vererek güvenlik açıklarını ortaya çıkarması için bağımsız denetim firmaları ile anlaşmalar imzalarlar. Böylece daha sağlıklı ve işe yarayan bir sisteme kavuşurlar.


Bağımsız denetim firmaları sistemlerin güvenlik açıklarını test edip araştırarak ortaya çıkaran ciddi kurumlardır. Türkiye’de kaç güvenlik şirketi kendini böyle bir firmaya denetlettirme cesaretini gösterebilir acaba?


Bırakın güvenlik şirketlerini, Emniyet Genel Müdürlüğü’nün dahi bu cesareti gösterebileceğini zannetmiyorum.


Demokrasi ile güvenlik arasında çok basit ama doğrudan bir ilişki vardır. Eğer demokrasi ile yönetiliyorsanız insan haklarına saygılı, hak ve adalet dağıtan yargı sisteminin bulunduğunu bir ülkede yaşıyorsunuzdur.


Böyle bir ortamda insanların hak ve özgürlüklerini kısıtlamadan güvenlik sağlamak büyük uzmanlık gerektirir.
Yoksa herkese potansiyel suçlu muamelesi yapmak uygulayabileceğiniz en kolay ve kaba yöntemdir. Bu usul, suçlu olabileceği düşüncesi ile sokakta gördüğünüz her insanı vurmak ile aynı kategoridedir. Nasıl ki sokakta gördüğünüz her insanı “belki suçludur” diye vuramıyorsanız, her insana da potansiyel suçlu muamelesi yapamazsınız.


Demokratik kültürden uzak sistemlerin ilk yaptığı yasaklamaktır; her kamu kuruluşunda, her AVM girişinde, her bankada XRay cihazından geçiyoruz; ne işe yarıyor?


Öyle kamu kuruluşları var ki, giren çıkanın haddi hesabı yok ama girişinde XRay kapı dedektörü var, artık yalama olmuş. İsmi lazım değil, geçen gün bir kamu kuruluşunda işim vardı, öğlen dikkat ettim kapı dedektörün üzerinde günlük giren çıkanın sayısı yazıyor; 756 kişi olmuş. Bakan eden yok, kapı çalar saat gibi sürekli ötüyor. Çalışanların da sinirini bozuyor ama kim ne desin? Sorsan güvenlik sağlıyor…


Hatta birçok kamu kuruluşu kendi personelini bu cihazlardan geçmeye zorluyor; kendi personelini…


Koruduğu insanın üzerini arayarak koruma yapan gerzek sürüsü sadece bizim ülkemizde mevcuttur.
Özel birimlerde çalışan istisnai kurumları saymıyorum, örneğin gizlilik içeren bir birimde çalışıyorsunuzdur, içeriye cep telefonu, dinleme cihazı vs. sokmanız yasaktır, girerken sizi soyarak bile arayabilirler ona bir şey demiyorum ama herhangi bir bakanlık veya kamu kuruluşu kendi personelini ne diye XRay’den geçirir kardeşim?


Öğle tatilinde evine aldığın kahvaltılığı, peyniri, zeytini ne diye XRay’den geçirir?


Bu cihazların hepsi belli bir oranda radyasyon içeriyor, hamilesi var, hastası var. Kırk yılın başı bir yere gittiğinizde maruz kalmakla her Allahın günü işe giderek günde en az 4 kere maruz kalmak başka bir şey.


Hiçbir mantıklı açıklaması olmayan bu uygulamalara okuyup, yazdığını iddia eden kurum yöneticileri kendileri laf olsun torba dolsun, dostlar alışverişte görsün, ciddi bir kurum imajı verelim, gören çalıştığımızı zannetsin gibi saçma sapan bir mantıkla izin veriyorlar ama olmazzzz…


Eğer bu yazım üzerine celallenen olur ve kendine güveniyorsa, her kim olursa olsun, isterse devletin en üst düzeyini koruyor olsun güvenlik açıklarını test etmek için ciddi bir firma ile anlaşma yapmalarını öneririm. Aslında bu masrafı bile yapmalarına gerek yok, sadece etrafa “burada ne oluyor, işler nasıl yürüyor” diye bir bakmaları bile yeterlidir.


Çünkü “bir şey yürümüyor”…