Daha önce de yazdım. ‘Tarihte bazı olaylar vardır… Bunlar geleceğin yönünü değiştirir’… Örneği çok. Yaklaşık üç aydır yaşanan Korona virüsü salgını da mutlaka böyle bir şey… Çünkü dünya üç cephede savaş veriyor… Tıbbi, psikolojik ve ekonomik… Dün itibariyle dünya çapında virüs bulaşan sayısı bir milyonu aştı… 53 bin kişi yaşamını yitirdi, 212 bin kişi de tedaviyle atlattı. Yaşadığım Almanya’da ise dün virüs bulaşan sayısı 84 bin 818… Ölen sayısı bini aşıp 1109 oldu. Tek teselli ise 13 bin 597 kişinin tedaviyle sağlığına kavuştuğu açıklandı. Ancak yüzde yüz mü kavuştu yoksa virüs hasar bıraktı mı gelecekte anlaşılacak…

* * * *

Bu salgında şimdilik yüzde yüz etkili olduğu tespit edilen ne bir ilaç ne de bir aşı var. Bilim adamları aşı üzerinde çalışıyor. 8-9’u önde giden dünya çapında 50’ye çalışma harıl harıl sürüyor. Bazılarının Çin’de ve ABD’de gönüllü insanlar üzerinde denenmesine başlandı bile… Ama etkin bir aşının geliştirilmesi, klinik testleri vesaire gelecek yılın başlarını bulacağı söyleniyor en iyimser tahminle…

* * * *

Aşının kolay geliştirilen bir nesne olmadığı tıp tarihine bakılarak görülebilir. En az 10 yıl sürüyor genelde. Ama bu defa riske girerek hayvanlar üzerinde deney, uzun onay süreci gibi bazı safhaların atlanmasına göz yumulacak. İlaç da yok şimdilik. Diğer bazı hastalıkların tedavisinde veya yine daha önceki salgınlarda kullanılan ilaçlar bu musibete karşı da iyi geleceği umuduyla hastalara veriliyor çaresizlikten… Bazlarına da gerçekten fayda sağladığı söyleniyor. Ancak bu da hastanın yaşı, bağışıklık gibi çeşitli faktörlere bağlı. Bunlar daha önce yetkili makamların kullanımına izin verdiği ilaçlar…

* * * *

Daha önce virüs bulaşan ancak hastalığı atlatıp ‘immun’ yani bağışıklık kazananların kanından üretilecek ‘immun plazma’ yöntemine de şimdilik diğer bir kurtarıcı gözüyle bakılıyor. Bu metod 1918-1920 yollarında 100 milyon kişinin ölümüne yol açan İspanyol gribinde kullanılmış… Son dönemde de SARS ve Ebola’ya karşı denenen yüz yıllık bir tedavi yöntemi… Doktor dostlarıma sordum… Diyorlarki ‘Aşılar, bağışıklık sistemini hedef alınan virüs karşısında kendi antikorlarını üretmesini sağlıyor. Plazma naklindeyse hastalara bir başkasının kısa ömürlü antikorları geçici olarak veriliyor. Antikorları tekrar eden dozlarda hastaya vermeye devam etmek gerekiyor.’ Bu metod ABD’de, Almanya’da, keza Türkiye’de de gündemde…

* * * *

En önemli nokta salgının daha fazla yayılmaması… Alman uzmanlara göre virüs bulaşanların sayısının 15 günde iki misli artması… Aksi takdirde sağlık sistemi çöker veya çökme noktasına gelir… İspanya, İtalya, Fransa veya ABD örneğinde olduğu gibi… Almanya’da bu artış süresi şimdilerde 6-7 günmüş… Bu yüzden şimdilik 19 Nisan’a kadar gerekmediği takdirde sokağa çıkılmaması isteniyor… Çıkılırsa da o da en fazla iki kişi birlikte… Sosyal mesafe korunarak… Lokanta, berber veya benzeri yerler kapalı… Bunun gibi birçok kısıtlama var… Aksi takdirde ceza veriliyor.

* * * *

Cezadan korkarak veya ‘Bana bir şey olmaz’ rehavetiyle değil bilinçli olarak kendimiz, ailemiz ve insanlık için yetkililerin istediklerini harfiyen yerine getirmeliyiz… Bu salgının etkisi çok yönlü… Tabii psikolojik ve ekonomik boyutu da var. O boyutlar da tıbbi boyutu kadar karmaşık ve önemli… Çünkü bu musibetten dünya er geç kurtulacak ama herkesin tahmin ettiği gibi artık her şeyin eskisi gibi olmayacağı aşikar. Onları da haftaya yazarım… Sağlıcakla kalın.