Şöyle başlayalım. Hollanda’da halen Mark Rutte başkanlığında görevdeki hükümetin kurulması 2021/22'de 299 gün sürdü. Dokuz ay, bir rekordu. O dönemler herkes bunun bir daha yaşanmaması gerektiğini söylüyordu. 22 Kasım 2023 seçiminden neredeyse üç ay sonra, bu rekor tekrar konuşulmaya başlandı. Hollanda siyasetinin liderleri yeni hükümet arayışlarını sürdürüyor. Aslında Hollanda yeni bir hükümete sahip olmaktan çok uzak görünüyor. Sorun: Seçim sonucunu hayata geçirecek koalisyon imkansız gibi gözüküyor.
* * * *
Sorunun bir adı var, Geert Wilders. İslam'ı ve AB'yi eleştiren özgürlük partisinin (PVV) lideri. Seçimde meclisteki 150 milletvekilinden 37'sini kazanarak seçimin galibi olmuştu. Wilders sıradan bir politikacı değil. 60 yaşındaki Wilders, 1998'den bu yana milletvekili. Peroksitli sarı saçlarıyla tanınan Wilders ülkenin en tanınmış milletvekillerinden. ‘Hollandalı Donald Trump‘ lakaplı bu siyasetçi 2004’te Başbakan Mark Rutte başkanlığındaki partiden ayrıldı. İki yıl sonra Özgürlük Partisi'ni kurdu. Tehditler nedeniyle izole edilmiş özel hayatı hakkında pek bir şey bilinmiyor. Çok sıkı güvenlik önlemleri altında yaşıyor. 

* * * *
Bilmeyenler için yazalım. Hollanda siyasetinde koalisyon görüşmelerini bir arabulucu yürütür. Tayin edilen arabulucu eski bakan Ronald Plasterk’in kurduğu masa üç ay sonra dağıldı. Merkez sağ Yeni Sosyal Sözleşme (NSC) partisinden eski Hıristiyan Demokrat Pieter Omtzigt ve Çiftçi Yurttaş Hareketi'nden (BBB) Caroline van der Plas masadaydı. Sağcı liberal Özgürlük ve Demokrasi İçin Halk Partisi’nin (VVD) olası bir sağ ittifaka dahil olmak istemeyen ama buna hoşgörüyle yaklaşan lideri Dilan Yeşilgöz de masadaydı. Wilders yönetiminde bir hükümet konuşuluyordu.
* * * *
Yeni Sosyal Sözleşme (NSC) partisinin lideri Omtzigt, kalkarak masayı dağıtmış oldu. Omtzigt, başlangıçta ülkenin kötü mali durumu ve bütçeye yönelik riskler konusunda yeterince bilgi verilmediğini öne sürdü. Arabulucuyu suçladı. Ama daha sonra Wilders'e güveni olmadığının da bilinmesini istedi. Seçim kampanyasında camilerin kapatılması ya da Kur'an'ın yasaklanması gibi tartışmalı projeleri konuşan Wilders, bunları gündeme getirmeyeceğini söylese de inandıramadı.
* * * *
Prensipte neredeyse üç ay önceki parlamento seçimlerinden sonra aynı seviyeye geri dönülmüş oldu. Arabulucu raporunu hazırlayıp meclise sundu. Tartışmalara bakılırsa Wilders liderliğindeki sağcı çoğunluk kabinesinin şimdilik ihtimal dışı olduğu görülüyor. Yeni Sosyal Sözleşme (NSC) partisinin lideri Omtzig, ‘azınlık hükümeti‘ veya tamamen ‘teknokrat‘ veya ‘parlamento dışı‘ hükümet olabileceğini söylüyor. Yeşilgöz de ‘parlamento dışı‘ bir kabineden yana konuşuyor.
* * * *
Yeni arabulucu bağımsız Sosyal ve Ekonomik Konseyin başkanı 50 yaşındaki Kim Putters oldu. Putters, Sosyal ve Ekonomik Konsey'in (SER) başkanı ama çoğu kişi onu 2013'ten 2022'ye kadar Sosyal ve Kültürel Planlama Ofisi'nin (SCP) yüzü olan adam olarak tanır. SCP, Hollanda'nın sosyal ve kültürel alanlardaki mevcut durumunu araştırıp kabine, Senato ve Temsilciler Meclisi, bakanlıklar ve diğer kurumlara tavsiyelerde bulunur. Dolayısıyla Putters için etkili ve deneyimli bir arabulucu denilebilir.
* * * *
Yeni arabulucu Kim Putters, şimdi parti liderlerinden hemen bir masa kurmak yerine önce parlamento dışı bir kabinenin tam olarak neleri gerektirdiğini araştıracak. Net bir resim elde etmek için önümüzdeki haftalarda anayasa hukuk uzmanları ve tüm parti liderleriyle görüşecek. Hollanda'nın parlamento dışı kabine konusunda hiçbir deneyimi olmadığı için önce bu konuyu açıklığa kavuşturacak. Raporunu 11 Mart haftasına kadar hazırlaması bekleniyor.
* * * *
İster azınlık, ister parlamento dışı bir kabine ihtimali araştırılsın, bence araştırılması gereken bir diğer konu da ‘Neden giderek daha fazla Hollandalı seçmen Geert Wilders, gibi aşırı sağcı, populist politikacıya oy veriyor?
 sorusudur. Sosyoekonomik faktörler açıklamanın yalnızca bir kısmıdır. Özellikle daha yoksul, daha az eğitimli sınıfların popülist partilere oy verdiği sıklıkla söyleniyor. Bu doğru. Ama Hollanda’da daha iyi durumda olanların da oy verdiği anlaşılıyor. Yerleşik bir iktidar yapısına karşı protesto olabilir mi acaba?