Haftasonu Almanya’nın Münih kentinde, dünyanın dört bir yanından çok sayıda siyasetçinin katılacağı 60. Uluslararası Güvenlik Konferansı yapılacak.

Avrupa’da ne oluyor? diye başlayalım. Avrupa'nın ikinci bir Trump başkanlığı altında bir Amerika korkusu gerçeğe mi dönüşüyor. Donald Trump’ın Cumhuriyetçi adaylığı henüz kesinleşmedi ve başkanlık seçimlerine aylar kaldı. Trump'ın Cumartesi günü Güney Karolina kırsalındaki bir seçim mitinginde NATO ittifakıyla ilgili söylediği sözlerin yankısı sürüyor. Takip edenler biliyor. Cumartesi günü Trump, ittifak üyelerinin gayri safi yurtiçi hasılanın yüzde 2'sini savunmaya harcama hedeflerine ulaşamaması durumunda Rusya'yı "ne isterlerse yapsınlar" yapmaya teşvik edeceğini söyledi.
* * * *
The Financial Times gazetesi önceki gün ‘Avrupa artık Amerika'nın güvenlik şemsiyesine güvenemez‘ diyordu. Analiz gazetenin yayın kurulu tarafından kaleme alınmış. ‘NATO'nun karşılıklı savunma vaadi, herhangi bir yasal yükümlülükten çok yerine getirileceğine dair güvene dayanmaktadır. Trump bu güveni paramparça etti. Yarın Avrupa'nın askeri harcamalarını iki katına çıkarmak bile onu onarmaz. Bu, Avrupalılara, ABD'nin müdahalesi olmadan kıtalarının güvenliğini korumaya hazırlanmaya başlamaları gerektiğine dair açık bir işarettir. Kendi güvenliklerini sağladıkları yeni bir dünyaya hazırlanmaları gerekir‘ diye devam ediyordu.
* * * *
Alman gazetelerine bakıyorum. Süddeutsche Zeitung gazetesi ‘Trump çılgınlığının bir sonraki seviyesi‘ diyor. Alman gazetesi şöyle devam ediyor.  ‘Dokuz ay, NATO'yu, Avrupa'yı ve genel olarak küresel güvenlik mimarisini Trump'a dayanıklı hale getirmek için yeterli değil. Almanya ve diğer Avrupalı NATO ülkeleri yine de güvenlik düzenlerinin ani çöküşünü hesaba katmak zorundalar.  Bugün bu tehlikeye hazırlıklı olmayan herkes tarihi bir ihmali gerçekleştiriyor demektir.‘
* * * *
Haftasonu Almanya’nın Münih kentinde 60. Uluslararası Güvenlik Konferansı yapılacak. Dünyanın dört bir yanından çok sayıda siyasetçi bu hafta sonunda Münih'teki güvenlik konferansına geldiğinde, dramatik bir şekilde tırmanan bir durumu konuşacaklar sanırım. Konferansa her yıl olduğu gibi çok sayıda ABD senatörünün katılması bekleniyor. Güvenlik konferansına, ABD'nin mevcut transatlantik rol dağılımını tamamen veya kısmen terk etmesi halinde bunun ne anlama geleceğine dair kaygılı sorunun yön vermesi bekleniyor.
* * * *
Şimdilik açıklanmasa da konferansa Ukrayna Cumhurbaşkanı Volodimir Zelenskiy'in de katılacağı yönünde spekülasyonlar dolaşıyor. Alman şansölye muhtemelen Cumartesi günü yapacağı konuşmasında, büyük ihtimalle Avrupalılara Ukrayna'ya silah yardımını artırmaları yönünde uyarı yapacak. Kesin olan şu ki, Ukrayna, aralarında Almanya'nın da bulunduğu Avrupalılara güvenmek zorunda. Şimdilik başka çaresi yok. Ukrayna'nın yeterli silah ve mühimmata sahip olup olmayacağı her zamankinden daha belirsiz.
* * * *
Ukrayna öngörülebilir bir gelecekte NATO üyesi olmayı umut edemeyeceği için, çok sayıda ülkeyle, askeri ve silah işbirliği için güvenlik anlaşmaları imzalamak istiyor. İngiltere ile daha önce yapılan anlaşmanın bir benzerini de Almanya ile de yakın zamanda yapacağı söyleniyor. Alman basınındaki haberlere bakılırsa müzakerelerde ilerleme kaydedilmiş, hata güvenlik konferansından önce veya konferans sırasında imzalanmasının da muhtemel olduğu söyleniyor.
* * * *
Geçenlerde bir Alman meslektaşımda sohbet ediyordum. ‘Gerçekte Avrupalılar düşünülemez olanı düşünmeye başlamalı‘ diyordu. Neyi mesela dedim. ‘Çok acı ama  Amerika olmadan savaş için nasıl plan yapılır‘ı öğrenmek en basitinden mesela. Savunma Bakanı’na bakarsak günlerdir Almanya'nın Rusya ile onlarca yıl sürecek bir çatışma olasılığına nasıl hazırlanması gerektiğini anlatıyor her fırsatta‘ diyordu. Avrupa’yı savaş korkusu sarmış durumda. Almanya Şansölye, geçen hafta Washington'da Başkan Biden ile buluşmaya hazırlanırken The Wall Street Journal gazetesinde şunları yazdı: ‘Rusya'nın Ukrayna'daki zaferi yalnızca bağımsız bir devlet olarak Ukrayna'nın sonu olmayacak; aynı zamanda Avrupa'nın çehresini de çarpıcı biçimde değiştirecektir.‘ Barışı konuşan yok.