Bireysel Emeklilik Sistemi’nde bu sene başı itibarı ile yeni bir dönem başladı. 1 Ocak 2013’ten itibaren bireysel emeklilik sisteminde devlet katkısı uygulaması hayata geçti. Artık sisteme yatıracağınız her katkı payı tutarının %25’i kadar ek bir tutar da devlet sizin adınıza hesabınıza yatırıyor. Yani yatırdığınız 100 TL katkı payı için devlet de katılımcı hesabına 25 TL katkı payı yatırıyor. Bu sistemden 18 yaşını dolduran herkes yararlanabiliyor.

Bir katılımcıya ödenebilecek devlet katkısı, yıllık brüt asgari ücretin %25'i ile sınırlandırılmış. Katılımcı birden fazla emeklilik sözleşmesine sahip olsa dahi, devlet katkısı tutarı yıllık brüt asgari ücretin %25'ini geçemeyecek.

Eğer ilk üç yıl içinde sistemden çıkarsanız devletin yatırdığı katkı payını alamıyorsunuz. Eğer üçüncü yılın sonunda çıkarsanız %15'ini, altıncı yılın sonunda çıkarsanız %35'ini, onuncu yılın sonunda %60'ını, emekliliğe hak kazandığınızda ise tamamını alabiliyorsunuz. Emekli olabilmek için en az on yıl katkı ödemeniz lazım. Yani görüldüğü gibi Bireysel Emeklilik Sisteminin “ağzından bal damlıyor”.

Yatırdığınız paranın %25’ini de devlet sizin hesabınıza yatırıyor. Yani kafadan %25 faiz, bir de paranın getirisi var ona da %5 desen en kötü ihtimalle %30 faiz eder ki, korkunç bir faiz oranı. Tefeci bile böyle faiz vermez insana.

Üstelik veren DEVLET; yani devlet garantisi altında…

Herkesin yatağı, yorganı satıp bankaya koşması, bireysel emeklilik hesabı açtırması lazım değil mi?

Peki, öyle mi?

HAYIR!

İnsanlar değil bireysel emeklilik hesabı açtırmak, bankaların, sigorta şirketlerinin kapısının önünden bile geçmek istemiyorlar. Hele işin içinde DEVLET varsa selam bile vermek istemiyorlar.

Niye acaba?

Bunda daha önce bireysel emeklilik sistemine dâhil olup bırakın nemayı, sistemden çıkmak istediği zaman yatırdığı parayı bile kavga dövüş zorla alan binlerce insanın etkisi olabilir mi acaba?

Devlet garantisinin Türkiye’de hiçbir anlam ifade etmediğini, bunun en iyi örneğinin devletin yıllarca hiç ödemeyip üzerine yattığı “NEMA” ve “KEY” hesapları olduğunu her Türk vatandaşı bilmiyor mu?  Devletin NEMA ve KEY adı altında her çalışandan silah zoru ile gasp ederek aldığı paraları nasıl deve ettiğini millet henüz unutmadı.

Türkiye’de adalet sisteminin tamamen iflas ettiği ve hak arama müesseselerinin hiçbir işe yaramadığını halk bilmiyor mu?

Böyle çürümüş bir sistem içerisinde devletin katkısının değil %25, yüzde yüz bile olsa kimsenin itibar etmeyeceği açıktır.

Vatandaş hayal ticareti yapmak isterse bunun için devletin katkı yapmasına gerek yok; piyasa zaten hayal satan binlerce hırsız ve dolandırıcı ile dolu; hepsinin kartvizitinde “önemli kişi” oldukları yazıyor.

Sistem, güzel düşünülmüş. Eğer kısa vadeli prefinansman toplayıp bunları “başka işlerde” kullanarak “benden sonrası tufan” gibi bir düşünceniz yoksa aslında güzel bir sistem; ama 10 yıl sonra önünü gören kim var Türkiye’de; hatta Türkiye?