HABER: MİHRİŞAH SAFA
FOTOĞRAFAR: MEHMET ER

LONDRA

Londra Büyükelçisi Abdurrahman Bilgiç ve eşi Esra Bilgiç, KKTC temsilcisi Oya Tuncalı ve eşi İhsan Tuncalı, Silahlı Kuvvetler Ataşesi Kur. Alb. Mehmet Çalkayış ve eşi Gülcan Çalkayış,  Elçi Müsteşar Cem Güçlü Işık ve eşi Selva Işık, Müsteşarlar Nazmiye ve Orçun Başaran, Müsteşar Türker Yılmaz, Eğitim Müşavir vekili Necip Demirci,  KKTC Konsolosu Ülkü Alemdar ve Şakir Alemdar,Sunay Akın’ın eşi Belgin AKın’ın da aralarında bulunduğu yemekli toplantıya 150’ye yakın konuk katıldı.

Holborn’daki Double Tree by Hilton Hotel’inde gerçekleşen “Çanakkale Hikayeleri” adlı etkinliği düzenleyen , Londra’da kurulu etkin sivil toplum örgütlerinden BTKD ve TFUK’un başkanları Maviş Fuchs ve Zeren Safa’nın evsahipliği yaptığı toplantıda, ayrıca Çanakkale Anma Platformu Başkanı Servet Hassan, İngiltere Kıbrıs Türk Dernekleri Konseyi Başkanı Çetin Ramadan, İngiltere Türkiye Sağlık Elemanları Birliği (İTSEB) Başkanı Dr. Ali Demirbağ, Mustafa Kemal Derneği Başkanı Ahmet Baştürk, Batı Trakya Türkleri Başkanı Ercüment Mustafa, İngiltere Kanser Hastalarına Yardım Derneği Başkanı Ayla Derya, Yaşlılar Derneği Başkanı Nilüfer Yiğit de hazır bulundu.

Şehitler İçin Saygı Duruşu

Toplantı, “Mustafa Kemal Atatürk ve vatanları uğruna canlarını feda eden aziz şehitler ve terör saldırılarında hayatını kaybeden asker, polis ve sivil vatandaşlar “ için, saygı duruşu ve İstiklal Marşının” okunması ile başladı.

BTKD Başkanı Maviş Fuchs, TFUK ile ortaklaşa düzenledikleri, Çanakkale Savaşının 101’inci yıldönümünde kahramanca savaşarak destan yazan atalarımız ve şehitlerimizi anma toplantısına gelenlere “Hoşgeldiniz” dedi. Fuchs, bu özel günde çok özel bir misafirleri olduğunu kaydederek, “ünü Türkiye dışına taşmış şair, gazeteci, araştırmacı, tiyatro sanatçısı ve dünyanın dört bir yanından topladığı antika oyuncakların bulunduğu İstanbul Oyuncak Müzesinin kurucusu Sevgili Sunay Akın. Bugün, Çanakkale’de savaşan kahramanlarımızın efsanevi hikayelerini Sunay Akın’dan dinleme ayrıcalığını yaşayacağız” diyerek, mikrofona TFUK adına Nazif Akpınar’I davet etti.

Nazif Akpınar, 2003 yılında kurulan Turkish Forum UK’in Birleşik Krallık’ta yaşayan Türk toplumunu ilgilendiren pek çok alanda faaliyet yürüttüğünü, 2004 ile 2013 yılları arasında Thames Nehri kıyısında yaptıkları ve her yıl yüzbinlerce ziyaretçi ile ses getiren “ Türk Festivalleri” ile öne çıktıklarını belirtti. Turkish Forum’Un ilkeleri çerçevesinde diğer sivil toplum örgütleri ile işbirliği yapmaya ve birlikte çalışmaya da önem verdiğini belirterek, BTKD ile birlikte bu etkinliği organize etmekten son derece mutlu olduklarını ekledi.

Büyükelçi Bilgiç;” Bir neslimiz, gelecek nesillerin istikbali ve bir milletin doğuşu için Çanakkale’de toprağa düşmüştür”

Daha sonra kürsüye gelen Londra Büyükelçisi Abdurrahman Bilgiç, bu anlamlı etkinlikte bir araya gelmekten mutluluk duyduğunu kaydederek,şunları söyledi;

“Brookwood Türk Hava Şehitliğinde düzenlediğimiz törende şehitlerimizi kıymetli vatandaşlarımızla birlikte andık. Orada da belirttiğim üzere, Çanakkale Zaferi, milli mücadelemizin en önemli aşamalarından birini teşkil etmekle kalmamış, milletimizin bitmek tükenmek bilmeyen fedakarlıklarını bir kez daha kanıtlamıştır.

Bir neslimiz, gelecek nesillerin istikbali ve bir milletin yeniden doğuşu için, Çanakkale’de toprağa düşmüştür. İnsanımız, toprağı, hürriyeti, bayrağı ve değerleri için bin türlü zorluğa göğüs germiştir. Ve asırlarca unutulmayacak acılara ragmen, ayakta kalmayı her zaman başarmıştır. Bu yüzden şehitlerimizi rahmetle anmak, Çanakkale’de çekilen acıları ve katlanılan fedakarlıkları unutmamak ve bu duyguları geleceğimizin teminatı gençlerimize aktarmak bizlere düşen en büyük sorumluluktur.

Yurtdışında Çanakkale ruhunu anlatma sorumluluğu bizlerden ziyade biraz da işin ustalarına düşüyor. Ne de sizler gibi bu destanın ne zorluklarla, ne acılarla ve hangi bedeller ödenerek yazıldığını bir kez daha hatırlamak istiyorum.  Bunun için Sayın  Sunay Akın’a öncelikle Londra’ya hoş geldiniz diyor, bize anlatacağı ibretlik tablolar için şimdiden kendisine teşekkür ediyorum.

BTKD Başkanı Maviş Hanıma ve TFUK Başkanı Zeren Beye bu etkinliği düzenledikleri için, ÇAP Başkanı Servet Hanıma da destekleri için ayrıca teşekkürlerimi sunuyorum. Bu vesile ile başta Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları olmak üzere, milletimiz ve vatanımız uğruna hayatlarını feda eden bütün şehitlerimizi burada bir kez daha rahmet ve şükranla anıyorum. Ruhları şad olsun”

“Çanakkale 3’üncü dalgadır”

Alkışlarla sahneye gelen Sunay Akın, sözlerine “ Çok yorgundular.. Hasta, yaralı.. Pek çoğu yatak yüzü bile görmemişti. Çoğu Bulgar harbinden, Balkan harbinden Çanakkale’ye gelmiştr.. “ sözleriyle başladı..Çanakkale’nin Rus harbi ve Balkan harbinden sonraki üçüncü dalga olduğunu kaydeden Akın, “Çanakkale aslında 1870’li yıllarda Japonya’da başlar..” diyerek, bu hikayenin başlangıcına gitti.

Çanakkale ile Japonya’nın çok ilgisi olduğunu belirten Sunay Akın, dönemin Japon imparatoru zamanında ülkenin açılmaya başladığını ve imparatorun Osmanlı Padişahı 2. Abdülhamit’e hediyeler yolladığını kaydederek, şunları anlattı;

“Japon Prensi, İstanbul’da büyük bir törenle karşılanmıştı. Padişaha da bir sürü hediyeler getirmişti. Biz de oraya gidecektik, gidecektik de nasıl ? Unutmayın ki denizlerde yoksan, dünyada yoksun. O zaman Kasımpaşa denizcilerin üssüydü. Haritada yerini zor buldukları Japonya’ya gönderilmek için Ertuğrul fırkateyni seçilir.. Ancak Ertuğrul, 11 yıl Haliç’te dubaya bağlı, altını midyelerin kapladığı bir gemiydi. Haliç tersanesinde gemi yeniden elden geçirilir. İlk defa o tarihte okyanusa açılacaktık. Geminin kaptanlığına Kaptan Ali Paşa getirilir.. Gemiyi, yelken açarak gitmesi istenir. Kömür alacak para yoktur..

Denizlerde yoksanız, dünyada da yoksunuzdur..Bunları size değil, çocuklarımıza anlatıyorum.. Ertuğrul gemisi hem yol alacak, hem de yolda bakılacaktı.. Gemiye tersane işçilerinden 40’I gönüllü olmak üzere 600 kişi alınır. Ertuğrul okyanusa açılan ilk gemimiz olur.. “

Ertuğrul gemisi ile Çanakkale’nin ilgisi

“Bir sabah Japonlar, Yokohama limanında bir gemi görürler.. Bu gemi 3 direkli Ertuğruldur. O kadar yolu, okyanusu aşarak gelmesi bir mucizedir. Hediyeler  Japon imparatoruna verilir.. Yola çıkma zamanı gelir.. Japonlar der ki “ Mucize bir kere olur. Siz buraya kadar geldiniz. Ancak nasıl döneceksiniz ? Bu mevsimde denizlerde fırtına patlar, Biz değil gemilere izin vermek, balıkçılarımızı bile denize çıkartmayız. İki ay kalın, sonra yola koyulun.. Size yeni gemi satalım” derler.. Ancak Ali Paşa ve gemicileri gururludur, onurludur.. Teklifleri geri çevirirler.. Birlikte geldik, birlikte döneceğiz derler ve yola çıkarlar.. Dört gün herşey tamamdır, ancak beşinci gün fırtına patlar. Dalgalar 25-30 metredir. Fırkateynin direkleri kırılmıştır. Birden ufukta bir deniz fenerinin ışığı görülür. İkinci mucize bu derler .. Dümeni oraya kırarlar, ancak dalgalarla başa çıkamazlar ve kayalıklara çarpıp, batarlar.. Ertuğrul’dan 600 gemiciden sadece 69’u kurtulur.. 16 Eylül 1890 Ertuğrul faciasının tarihidir. Oshima adasının sahillerinde günlerce denizcilerin kopan uzuvları bulunur. Facianın haberi Kasımpaşa’da Tokatlıyan’ın da kahvesine ulaşır. Bu denizcilerin eşleri, çocukları , aileleri bir yıl boyunca hergün Sarayburnu’na gelir, eşlerini bekler..

Bir milletin zenginliği hisse senetleri değil, hissi senetleridir.. Kaptan Ali Beyin torunu Hasan Ali Yücel’dir.. Türkiye’de Köy Enstitülerinin kurucusudur.. Onun da ikizleri olur ve biri Can Yücel’dir..

Gelelim, Ertuğrul ile Çanakkale’nin ilgisine..

Hiç düşündünüz mü , Ege’yi, Akdeniz’I geçen düşman gemileri Çanakkale’de nasıl takıldılar..
Nusrat’ın denize döşediği mayınlarla.. Nusrat, İstanbul’a açılan kapıya büyük kilit astı.. İngilizler, Fransızlar bizim mayın döşeyeceğimizi hiç mi akıl etmediler?

Çanakkale savaşı başlamadan, orada bir keşif uçuşu yapılması istendi. . Ancak uçak yoktur.. 1913 yılında Kaz dağlarına düşen bir uçağın enkazı alınır, Yeşilköy’e getirilir. İstanbul’un en iyi makina ustası uçağa bakar ve uçağı biraraya getirir.. Ancak kim uçuracaktır ? Bir kahraman pilot çıkar. Cemal Bey.. Ustanın adı ise Vahram’dır. Bir İstanbul Ermenisidir.. İşte bu Cemal ve Vahram Beyler uçağı uçururlar.. Ancak Çanakkale’ye nasıl gidecektir ? Oraya kadar uçacak durumu yoktur. Uçak yeniden sökülür, sandıklarla gemiye konur ve Çanakkale’ye gider.. Orada yeniden yapılır.. Ve keşfe çıkar.. Bir bakarlarki denizde mayın yoktur, hepsi toplanmıştır.. İşte Fransız, İngiliz donanmasının geldiği günün gecesi bu keşfi gerçekleştiren uçağın adı “ Ertuğrul”dur.. Bunun üzerine Nusrat gemisi Çanakkale Boğazına mayınları döşer ve Ertuğrul uçağı, 125 yıl sonra Çanakkale’yi kurtarır.. “ 

“Devlet biziz..Kimseye küsmeyin. “

Çanakkale’de binlerce Rum, Ermeni, Yahudi’nin şehit düştüğünü kaydeden Sunay Akın, “ Biz terör belasından güçlüyüz. “ diyerek,  Dr. BEsim Ömer’in ilk ebelik okulu ve kadınların gaz maskesi yapıp, Çanakkale’ye gönderdiğini, Dr. Taruk Nusret’in “hakkı değil” diye, ağır yaralı öz oğluna morfin yapamayışını anlattı..

Anafartalar kahramanı Mustafa Kemal’in, süngü tak ve yat emriyle düşman güçlerin 261 rakımlı tepeyi geçemediğini anlatan Sunay Akın, Sabahattin Ali, Rıfat Ilgaz, Nazım Hikmet’in hep Çanakkale kahramı bir büyüğün akrabası, torunu olduğunu sözlerine ekledi. Ayrıca Conk bayırına adı verilen Cemil Conk’un da Atatürk’ün kahramanlığına ilişkin ses kaydını dinletti.

Mehmet Akif Ersoy’un “ Bir hilal uğruna yarab, ne güneşler batıyor” dizelerinin Çanakkale’yi çok iyi özetlediğini de söyleyen Sunay Akın, sözlerini şöyle tamamladı.

“Büyüklük çocukluğun işgal edilmiş topraklarıdır.. Bu nedenle Atatürk, hep “çocuk” derdi.. Bilgi en büyük hazinedir.. Bilginin yanında yürüyen, okuyan, merak eden, soruşturanlar olun..Dama değil, satranç oyuncusu olun.. Politikanın sığ sularında gezinmeyin.. Bİlgi derinliktir.. Kuvvet var.. Ama akıl ve kudret olmazsa olmaz.... Onlara ışığı götürelim. Devlet biziz.. Kimseye küsmeyin. Vatanseverlik budur. ”

İki saate yakın süren konuşmasında, dinleyiciler zaman zaman gözyaşlarını tutamadılar. Sunay Akın, BTKD ve TFUK yöneticilerine etkinlik için teşekkür etti.

Alkışlarla konuşmasını tamamlayan Sunay Akın, daha sonra kitaplarını imzalayarak konuklarla sohbet etti. Konuşmadan sonra yemekte de Akın’a gösterilen ilgi devam etti ve konuklar birlikte fotoğraf çektirdiler.