Türkiye'de kentsel bölgelerde obezitenin görülme sıklığının daha çok olduğuna değinen Dr. Selda Ayça Altıncık, “Ülkemizde Sağlık Bakanlığı verilerine göre, kentsel bölgelerde obezite görülme sıklığı yüzde 23,8 iken kırsal bölgelerde yüzde 19,6 olarak görülmüştür. Obezite gelişimindeki artış, tek başına hareketsizlik ve aşırı kalori alımı ile açıklanamamaktadır. Günlük yaşamımızda sıkça karşılaştığımız çeşitli kimyasal etkenlerin, obezite ile ilişkili genlerde, kalıtımsal değişikliklere yol açtığı ve obeziteyi kolaylaştırdığı da görülmektedir” diye konuştu.
"HAZIR GIDALARDAN UZAK DURUN"
Obeziteye neden olan 20'ye yakın kimyasal madde bulunduğunu ve bu maddelerin beyinde bağımlılık yapıcı etkilerinin görüldüğünü anlatan Uzman Dr. Selda Ayça Altıncık, şunları kaydetti:
“Obezite ile ilişkilendirilen kimyasal maddeler arasında başlıca mono sodyum glutamat, fruktoz ve yüksek früktozlu mısır şurubu, plastik madde yapımında kullanılan ham maddeler gibi 20'ye yakın etken madde yer almaktadır. Yüksek früktozlu mısır şurubu (glikoz-früktoz şurubu) özellikle hazır gıda, meyve suları ve şekerlemelerde, şekere göre daha ucuz ve daha tatlı olması nedeniyle tercih edilmektedir. Bu ürünler insulin salınımını direkt olarak uyarmadığı için tokluk hissi oluşturmazlar ve beyinde bağımlılık yapıcı etkileri olduğu düşünülmektedir. Yüksek früktozlu mısır şurubunu çok tüketen bireylerde özellikle karın bölgesinde yağlanmaya, bu da ilerleyen dönemde tip 2 diyabete yol açmaktadır. Bu nedenle çocuklarımızı glikoz- früktoz şurubu içeren gıdalardan uzak tutmak, doğal beslenmeye ve günlük 45 dakika - 1 saat arası egzersize teşvik etmek, obezite ve tip 2 diyabeti önlemek adına önemlidir.”





