Sevgili okurlarım,


Bir kaç haftadır taktım bu canlı türüne. Balıklara.  Şimdide eve akvaryum alma derdindeyim. Bir süredir ilgilendiğim feng shui felsefesine göre her evde mutlaka  bulunmalıymış, bed bereket, şans için ama  küçük sevimli, her yere sığabilen,  yeni model bir benim baktığım. Benim gibi minimalizmi sevenler için  ideal en küçük boy (tabi ki bu küçük boyların bakımı da bir hayli zormuş)


Hatırlıyorum da eskiden ahbaplarımızın evindeki xl akvaryumlardan su fobim yüzünden ödüm patlardı. Yinede balıkların nazlı nazlı salınmaları hoşuma gider biraz bakayım isterdim bu kez de anında öğürmeye başlardım,  sanırım deniz tutardı bu kez de. Anne babamın keyifli evcilik oyunu yarıda kesilir acil eve dönülürdü.  Bu yüzden ne deniz yolculuğu yapabilirdik,  ne sahil kasabalarına tatil.  Sırf benim fobilerim ve su sendromlarım yüzünden. Sonra korkularımızın üzerine gittik. Karmalarımızı temizledik. Doğuştan gelen kodlanmış şifrelerimizle oynadık ve suyla barıştık. Ama bu kez canlılarına düşman kesildik. Onla da kalmayıp,  canlı canlı eve getirip,  katlettikten sonra  ateşte pişirip mideye indirmeyi zevkedindir. Bazı türlerine  bayıldık.   Hamsiye, levreğe,palamuta. Hele ki çingene palamutuna. Neden çingene denmişse. Öyle insana  benzer bir yanı da yok zavallının. İnsanın balığa benzeri olabilirde , balığın çingeneliği nasıl teşhis ediliyor. Araştıracağım bakalım neden bu balığa  bu toplumun adı verilmiş. Acaba bu milletin insanları gibi çok eğlenceli, hareketli, sevimli, sevgi dolu olmalarındanmı?  Peki balığın bu yanını nasıl teşhis ettiler. Hadi hamsinin ki tescillide tavaya konduğunda hopluyo, zıplıyo… Palamutun ki nasıl belirlendi.?  İnatçı kişiliğimiz icabı korkularımızın üzerine gittiğimiz gibi, araştırmacı yanımız icabı da  bu konununda tabi ki üzerine eğilip bir karıştıralim bakalım kitapları, internet sayfalarını. Tabi ki yine  rötarlı yanımız göz önünde bulundurula.


Feng shui ve akvaryum konusu güme gitti bu arada Ama şu kadarını yazayım bu felsefeye göre akvaryumun içinde sekiz turuncu birde siyah Japon balığı olmalıymış. O küçücük akvaryumda artık  balıklar tıpkı  Amerikan ordusu gibi heran teyakkuz durumunda ayakta  bekleyebilirler sadece neyse sayı ve akvaryum ebadını tekrar gözden geçirmeli ve asıl konumuz yemek tarifine geçmeli.


Sevgili merhum annemin memleketinden bir tarif. İzmit, Sakarya, Adapazarı yöresinin meşhur iftar, sahur  yemeği. Pide dolması. Kıymalı, peynirli, pastırmalı yapılabiliyor. Arzunuza göre. Yanında çay, ayran, yada meyve suyu olmazsa olmazzzzz. Afiyetle.

  

                                      PİDE DOLMASI

MALZEMELER

 

1 adet ramazan pidesi

200gr kıyma

1 adet orta boy kuru soğan

1 adet orta boy domates

5-6 sap maydonoz

2 adet yumurta

1 su bardağı zeytinyağ

Yarım çay kaşığı tuz

Yarım çay kaşığı tuz

 

 

HAZIRLANIŞI

 

Pidenin, (kenarları üç parmak kalacak şekilde)  ortası çıkarılır. Simit şeklindeki pide sekiz eşit parçaya bölünür. Soğuk suya batırılıp çıkarılır, avuç içinde sıkılır. Kenara alınır. Diğer yanda kıyma kıyılmış soğanla birlikte on dakika kavrulur, küp doğranmış domates ilave edilir. On dakika daha kavrulur. Tuz, biber ve kıyılmış maydonoz  ilave edilir, ateşten alınır.

Pidelerin aralarına doldurulur. Çırpılmış yumurtaya bulanır, kızgın yağda iki taraflı kızartılarak, kağıt havlu serilmiş tabağa alınır. Yanında bir içecekle servise yapılır.