Meditasyondan yapmadan önce vücudumuzda bulunan çakraları keşfetmek ve tanımak gerekiyor diye düşünüyorum. Fakat Aura ve çakraların birbiriyle bağlantısını ve farkını  da gözetmeksizin. 


Aura; Canlı ve cansız her varlık, aura adı verilen bir enerji tabakasıyla çevrilidir. Kolay kavranmayan, görünmez, akışkan bir özdür. Canlıların bedeni etrafında yer alan ve uzun süreli elektrik akımları olarak alan oluşturan elektromanyetik alanlardır. Bu frekanslar çakralarla da yakından ilişkilidir. Eterik, duygusal, zihinsel ve ruhsal olarak farklı tabakalar oluştururlar. Bütün aura alanlarının kendi titreşim frekansları vardır.. Frekans alanları genişleyip yükseldikçe, farkındalığın yüksek şekillerine ulaşılır. Kendimizi korumak için, bu enerji tabakalarını güçlendirmek mümkündür ve gereklidir. Rahatsızlıklar önce aura tabakalarında başlar ve fiziksel bedene doğru hareket eder. Aura, canlının enerji olarak gerçek ifadesidir. O, insanın güçlerinin, düşüncelerinin ve duygularının toplamıdır.

 

Çakralara gelince; Bedenimiz üzerinde, çakra adı verilen enerji merkezleri vardır. Çakra, Sanskritçe (eski Hint dili) bir kelimedir. Birçok eski metinde ya da kutsal kitapta değişik isimlerle anlatılır. Sözlük anlamı olarak baktığımızda, “tekerlek” veya “çark” anlamındadır. Bu bize, enerjinin spiral dönüşlerini hatırlatmaktadır.
Her çakra, farklı frekanstaki bir enerjinin giriş kapısıdır. Bu enerji kanalları, insan vücudunda yaşam enerjisini dolaştırır ve enerji akışını dengeler. Ne zaman bu kapılardan birinde tıkanma oluşursa, bedenin enerji alımı güçleşir: İşte problemler böyle başlar. Çünkü, bedeni besleyen enerji akımı kısıtlanmış olur.
Tıpki Nuray Sayarı’nın Aşk Kuantumu kitabında bahsettiği gibi; çakraların düzenli olması ve birbiriyle dengeli çalışması çok önemlidir. Konuyu çok da güzel özetlediğini düşünüyorum ayrıca… Her çakranın  titreşimi farklıdır ayni zamanda simgeledikleri organlar fiziksel ve duygusal karışıklıkları vardır. Ayrıca, çakraların dişi ve eril dönüşümleri  olduğu gibi,   rengi notası ve mantrası  da bulunmaktadır. Çakra renkleri gökkuşağının  sırasında dizilir. Enerji blokajları çakraların çalışmasına neden olur.  Çakralar düzgün çalışmaz ise; Duygusal ve psikolojik karışıklıklara neden olur . Bu karşısındaki insanlara  aile içinde,  aşkta,  okulda vs.  yansır. Yaşam enerjisi, çakralar yolu ile bedende dolaşım sağlar. Çakralar, birçok insanda düzenli çalışmamasından kaynaklı olarak düşük hızda hareket ederler. Kendi ruhsal bedeni ile çalışan ve düzenli meditasyon yapabilen kişilerin hem enerji bedenleri arınmış olur hem de  bilinç düzeylerinde artışlar gözlemlenir.


Vücudumuzda 7 tane çarka vardır ve bunlar merkezi sinir sistemimizin altında bulunurlar.
Beden üzerinde, omurga boyunca yer alırlar. Çeşitli şekillerde, büyük salgı bezleri ve sinir ağı merkezleriyle kesişirler. Şifa enerjileri (reiki, shamballa,..vs..), çakralar ve salgı bezlerinin ortak çalışması ile beden üzerinde bir hareket kabiliyeti kazanır.

 


çakra
; ( Kök çarka) Tek tek incelemek gerekirse; Kök çakramız; cinsel organla anüs arasındadır, yani; kuyruk sokumu üzerindedir. En yavaş dönen çarkadır.  Burada böbrek üstü bezleri vardır. Böbrek üstü bezleri, her iki böbrek üzerindedir ve beden sıvılarının kimyasal yapısını kontrol ederler. Rengi kırmızıdır.

İkinci çakra (Sakral): Göbek deliğinin altında, karın bölgesindedir. Burada yumurtalıklar, erbezleri ve prostat bezi vardır. Bu çakra hem cinsel, hem de yaratıcı enerjiyi kontrol eder. Rengi turuncudur.

 Üçüncü çakra (Solar pleksus–güneş sinir ağı merkezi): Mide çakrasıdır. Göğüslerin altında göbek deliğinin üzerindedir. Burada mide, karaciğer, dalak gibi organlar bulunmaktadır. Pankreas ensülin salgılar, bu da kan şekeri düzeyinin dengelenmesinde ve karbonhidratların metabolizmasının kontrolünde önemli rol oynar. Rengi sarıdır.

 
Dördüncü çakra
(Kalp çakrası):  Tüm çakraların merkezindedir. En belirgin özelliği sevgi çakrasıdır. Kalp sevgi aşk bu çakranın etkilediği alanlardır. Bu çarka ayni zamanda maddesel olanla, ruhani olan arasındaki köprü işlevini de üstlenir . Bir iletişim görevi görür ve göğüslerin ortasındadır. Burada timüs bezi bulunur. Timüs bezinin çalışması ile bağışıklık sistemi arasında yakın bir ilişki vardır.
Rengi yeşildir.


Beşinci çakra
(Boğaz çakrası): Kendisini mavi ile ifade eder. Önde gırtlak çıkıntısından başlayarak boynun arkasında, omurilik soğanının hemen altında son bulur. Burada tiroit bezi vardır. İletişim çakrasıdır ve söylemek istediklerimizi söyleriz. İletişimden kastımız kişinin kendisi ve içinde yaşadığı tüm ortamla olan ilişkisi ve iletişimidir. Ses kendini ifade etme, konuşma ve yazma bu çakranın etkilediği özelliklerdir. Uyumsuz çalıştığında kendini ifade etme sorunları yaşar. Kişi bunun sonucunda öfkenin biriktirildiği bölge olabilir. Eğer kapalıysa; uzun ses kısıklıkları ve çatlamalar olabilir. Rengi mavidir.


Altıncı çakra
(Alın çakrası–üçüncü göz): Alın üzerindedir. İki gözün arasında kaşların ortasında yer alır. Üçüncü göz çakrası sezgiyi simgeler. Kuvvetli olduğu kişilerin yüzyıllardır medyum ve fal ile uğraşması tesadüf olmasa gerek. Uyumlu çalıştığı durumlarda kişi geçirgendir. Yani, dışarıda meydana gelen olaylar veya durumlardan etkilenmeden merkezinde durabilmektir. Ayni zamanda  iyi çalışan bireyin; ortamdaki tüm olumsuzlukları olumluya çevirebilme ve  her şeyin üstüne çıkıp dışarıdan bakabilme yetisi vardır. Rengi mordur. Sezgi yetenekleri sayesinde analiz yapabilir ve bundan şüphe etmez . Gözlerin görebildiğinin ötesini görür ve duygusal zekası çok kuvetlidir. Telepatik yetenekleri çok gelişmiştir. Bu yüzden yükselmiş varlıklarla bağlantı kurabilir ve onlardan ruhsal yardım alabilir.  Kısacası çakra hem fiziksel, hem de spiritüel anlamda görme ile doğrudan bağlantılıdır.

 
Yedinci çakra
(Taç-Tepe çakra): Başın üst kısmında bulunmaktadır. Burada epifiz salgı bezi vardır. İşlevi tıbbî açıdan tam olarak kanıtlanmamış olsa da büyüme ile ilgili olduğu sanılmaktadır. Melatonin salgılar. Yani diğer adı tepe çakrasıdır. En hızlı dönen çarkadır. Beyaz altın ya da koyu mor renkle belirtilir. İhtiyacımız olan hayat gücünün geldiğine inanılan bağlantı noktasıdır. Aura bedenlerini evrene ve ilahi olan bağlayan gümüş kordon taç çakradan çıkar. Benliğin ve bedenin çok ötesindedir. İlahi boyuttadır. Yani aslında bir nevi ruhsal merkezdir. Aydınlanma kozmik bilince ulaşmaya ve erdemin akışına olanak sağlar.  Ruhsallığı her şeyiyle birlik olma duygusunu simgeler ve ayni zamanda yuva ve evi de simgeler. Hindu geleneğindeki çizimlerde, bin yapraklı sonsuzluğa doğru kendi içinde sürekli açan bir lotus şekli  olarak resmedilir.  Kelime karşılığı da bin katlı demektir. Bu yüzden bütün vücuttaki çakralar önce kendi içinde  en son  ise tepe çakrasında lotus gibi açılır. 


Çakralarımızı iyi tanımak ve enerji alanımızı genişletmek dileğiyle… Sevgiyle