Dünkü 1 Mayıs kutlamalarını değişik boyuttan analiz etmek gerekiyor. Bizim solcuların 1 Mayıs’ı kutlama anlayışları, tamamen siyasal amaç gütmektedir. Taksim de inatla kutlama isteği de kendi zihniyetinden olmayan iktidara karşı başkaldırma, gövde gösterisi anlayışından başka bir şey değildir. Bu da üst siyasal aklın ürünüdür.

1 Mayıs bahane edilerek aylar öncesinden Provokatif eylem için hazırlık yapan yasa dışı grupların değirmenine daima su taşımıştır Taksim’de kutlama inadı.

Devlet elbette ki hem kutlama yapacak vatandaşını korumak, hem de esnafının ve vatandaşlarının huzur ve güvenini sağlamak zorunda. Bu nedenle de alınan istihbaratlar doğrultusunda devlet tedbir alır, bu tedbirlerle de milletin mal ve can güvenliği sağlanmış olur. Onlara kalırsa bırakın ortalık karışsın, ölen ölsün, böylece iktidar zora düşsün. Başka dertleri yok inanın…

1 Mayıs İşçi ve Emekçilerin Bayramıdır.  İşçi ve emekçiler tarafından dünya çapında birlik, dayanışma ve haksızlıklarla mücadele günü olarak da kutlanıyor.  Dünya üzerindeki pek çok ülkede, resmî tatil olarak kabul edilmektedir. 

Türkiye'de ise ilk kez 1923'te resmî olarak kutlanmıştır. 1 Mayıs’ı Taksim’de kutlama inadı ile illegal oluşumların işini kolaylaştırma çabaları gösterenler ve onlara destek veren siyasal partiler bu ülkede iktidara gelmedi mi?

Tabi ki geldiler. İktidara gelenler bugüne kadar 1 Mayıs’ı resmi tatil yapmayı neden düşünmediler? Çünkü bu ortamdan yararlanmak daha da işlerine geldi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Ak Parti Genel Başkanı ve Başbakanlık koltuğunda otururken 2008 Nisan'ında, "Emek ve Dayanışma Günü" olarak kutlanması kabul edilmiş ve 22 Nisan 2009 tarihinde TBMM'de kabul edilen yasa ile de 1 Mayıs tatil ilan edilmiştir. 30 yıldan fazla süre Taksim’de yasak olan kutlamalara da izin verilmişti.

Ne yazık ki işçinin haklarını savunduklarını ileri sürenler, Gezi olaylarında Taksim’i illegal örgütlerin gövde gösterisi haline dönüşmesine katkıda bulundular. Bunu yaparlarken de vatan millet edebiyatı yürüttüler. Millet Taksim’de yapılmak istenen oyunun ne olduğunu çok açık ve net bir şekilde gördü.

Eğer 1 Mayıs’ı solcu iktidarlar tatil yapmış olsaydı, ya da solcu bir lider. Türkiye’de o kişiye her 1 Mayıs’ta teşekkür edilirdi. Kim bilir belki de büstü dikilirdi. Bunu yapan Recep Tayyip Erdoğan ve Ak Parti olunca görmemezlikten geliniyor. Dahası hala Ak Parti’yi nasıl yıkarız mantığını güdenler de aynı zihniyet.

1 Mayıs’ta milletin can ve mal güvenliği için gösterilere yasak getirilmesine rağmen, Taksim ısrarına destek veren legal tüm yapıların sanmayın ki amaçları sadece kutlamadır. Onlar beslendikleri, nemalandıkları zihniyetin temsilcisi olarak yaptıkları görevin karşılığını verme çabasındadırlar.

İşte bahsettiğimiz o üst akıl ise olayların çıkmasından, akacak kandan medet umar. Ölüme sürükledikleri gençler üzerinden de daha büyük kitleleri kandırma ve böylece sempati toplama amacını gütmektedirler.

Huzur ve güven içinde yapılacak her türlü gösteri ve demokratik eyleme kimse yasak koymaz. Dün Taksim’de konan 1 Mayıs yasağı, kana susamış ve kandan beslenen ipi dış ülkelere kadar giden üst akla fırsat vermemek içindir. Ama iktidar ne yaparsa yapsın kötüdür. Çünkü onların zaten beslendikleri zemin kargaşa zeminidir.

Sol denince, köylünün ve işçinin hakkını koruyan siyasal sistem diye düşünebilirsiniz. Bugün bakıyoruz solu temsil ettiğini ileri süren CHP, sosyal devlet olmanın yolunu bütçedeki parayı dağıtmak olarak bulmuş. İşçinin, emekçinin hakkını konuşan yok.

Bugün iş davaları neredeyse 10 yıl sürüyor. Hem işsiz kalıp hem mahkemelerde mücadele etmek zorunda kalan belki on binlerce işçinin hakkını da konuşan yok. Bakırköy Özgürlük Meydanı’na yakın zamanda gidenler bilir. Bakırköy Belediyesi’nin işten çıkardığı onlarca işçi orada haftalarca oturma eylemi yaptılar. Haberiniz yok değil mi?

İşçinin hakkını korumak adına ortalığı yakıp yıkmaya yeltenenler bu işçilerin hakkı için ne yaptılar?

Ey milletim! Kargaşa ve kaostan nemalananları sana söyleyeyim mi?

Türkiye’yi hizaya getirip, ülke rantını kendi ülkesi çıkarına döndürmeye çalışan dış istihbarat güçleri ve onun Türkiye’deki uzantılarıdır. Bu uzantıların içinde parasal destek alan sivil toplum örgütleri de var, illegal faaliyet gösteren gizli örgütler de…  Zaten benim milletin bunun farkında. Bundan dolayıdır ki, bu tür organizasyonlara yeterince destek vermiyor. Biliyor ki niyet kötü, akıbet kötü.

1 Mayıs 1977 İşçi Bayramında, Taksim olaylarında hayatını kaybeden işçileri rahmet ve şükran ile anıyorum. O işçilerin ölümüne sebebiyet verenler ve onların kanları üzerinden yıllarca beslenenleri de bir kez daha nefretle kınıyorum.