Siyaset, milleti ikna etme ve onların oyunu alma sanatıdır. Milleti kandırma ve kişisel egolarınızı tatmin etme yeri değildir.

Siyasetçi, milletine vereceği hizmetin projelerini ortaya koyar ve onları hangi kadro ile nasıl hayata geçireceği konusunda milletini ikna etmeye çalışır.

4-5 yıl öncesine kadar bazı siyasetçiler, “laiklik elden gidiyor, şeriat geliyor” söylemleri ve millet ile dalga geçercesine korkutma amaçlı oy toplama yöntemleri içinde idiler. Bu nedenle 7 Haziran’da farklı bir seçim yaşadık. 13 Yıllık Ak Parti iktidarı tüm bu argümanları boşa çıkardı. Ak Parti Aslolanın millete hizmet olduğunu ortaya koydu. 7 Haziran seçiminde bu nedenle CHP, MHP ve diğer partiler vaatler üzerinden kampanya yürüttüler. Ak Parti ise yaptıkları hizmetlerin, yapacaklarının teminatı olduğuna vurgu yaptı.

Sandık günü geldi ve millet de 7 Haziran seçimlerinde sözünü söyledi. Tüm partilerin Ak Parti’ye karşı kampanya yürüttüğü, hatta partiler dışında paralel yapı olarak adlandırılan yapının da Ak Parti ve Recep Tayyip Erdoğan düşmanlığı üzerinden, en radikal parti olan HDP’ye el birliği ile oy toplama gayretine gittikleri sandık sonucunda net bir şekilde ortaya çıkmış oldu. Bu noktaya gelinmesinde Ak Parti’nin hatalarının olduğunu söyleyebiliriz. Zaten Başbakan Ahmet Davutoğlu, bunu gördüğünü hatalarını telafi etme çalışmaları başlattıklarını açıkladı. Dilerim ülkem adına bunu başarırlar.

Yıllarca hemen her siyasetçi hani terör örgütü PKK’ya çağrı yapıyordu ya. Bırakın silahı gelin siyaset yapalım diye. Ak Parti özgürlüklerin önünü açarak, Kürtlerin de siyaset yapmalarının önünü açtı. Dahası güneydoğu Anadolu Bölgesi’ne sınırsız hizmet götürdü. Havaalanları, duble yollar, elektrik, su, yatırımlar götürdü. Fakirlere yardım ve destek sundu. Devletten yardım alan aileler ve bölge öğrencileri hep ayrıcalıklı tutuldu. Recep Tayyip Erdoğan’ın “Yaratılanı yaratandan ötürü sevdik” felsefesi ile ayrımcılık sona erdirildi.

Aynı bölge insanı tüm bunlara karşı,  7 Haziran seçimlerinde, terör örgütü güdümlü parti olan HDP’ye topyekün oy vererek, tüm bu hizmetlerin karşılığını kendilerince vermiş oldu. Bölgede barışı sağlayan Ak Parti’nin tüm yaptıklarını da elinin tersi ile itiverdi. Yani umutları şimdi HDP’ye bağladılar.  

CHP’li ve hatta bazı MHP’li seçmenler dahi Recep Tayyip Erdoğan ve Ak Parti düşmanlığı oyununa gelerek, inadına HDP’ye oy verdiler. Esasen düşmanlığı bu asil millete yapmışlardır. Ancak bunun farkına ne zaman varacaklarını ben merak ediyorum.

Şimdi PKK’nın aday gösterdiği 80 kişi Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde temsil hakkı kazandı. HDP’nin Meclis’e girmesi için elinde silah tehditle oy toplayan terör örgütü üyelerinin katkısını görmezsek başımızı kuma gömmüş oluruz.

Bana göre terör örgütü silahlarının gölgesi altında HDP’nin tulum çıkardığı illerdeki seçim şaibeli bir seçimdir. YSK bu bölgede imzalı mühürlü mektuplar ve silahlı grupların resimleri ve görüntülerinin net bir şekilde seçime gölge düşürdüğü delili ortada iken bu bölgedeki seçimi iptal etmesi gerekirdi. Devletin sahipsiz olmadığının gösterilmesi gerekirdi.

Bu suskunluk ve sessizliğin sonu sanmayın ki daha fazla demokrasi getirecektir. Milletin kanına dokunacak eylem ve söylemler Allah korusun iç çatışmanın yolunu açacaktır. Terör örgütü PKK, öldürdüğü bebek, kadın, çoluk çocuk, masum vatandaş ve şehitlerin kanı o meclisin üstünde bir gölge gibi duracaktır. Polise attıkları tokat, askere attıkları taşlar ve dahası milletin vicdanında sızı ve izi bir yanda dururken, bu yapıya müsamaha göstermek bunların daha çok şımarmalarına ve ülkeyi istedikleri gibi uşaklık ettikleri ülkelere peşkeş çekmelerine fırsat verecektir.

Şimdi seçimin hemen ardından CHP, Ak Parti dışında koalisyon demesinin arkasında üst aklın talimatı vardır. Ancak, milletin sözü bu yönde değildir. Ak Parti’yi yok saymak yüzde 41 seçmeni yok saymaktır. Siyasetçilerin bunu bilmemesi düşünülebilir mi? Daha önce yüzde 52 seçmeni yok sayan CHP aynı zihniyetini değiştirmemekte kararlı. Cumhurbaşkanı Erdoğan’a düşmanlık etmek aynı zamanda ülkenin yüzde 52’sine düşmanlık etmektir. PKK’nın döktüğü kanlar dururken, CHP’nin MHP destekli PKK’nın partisi ile koalisyon yapmaya hazır olduğunu söylemesi, Ak Parti’ye ve onun seçmenine sırt çevirmesi siyaseten bitiş noktasına doğru gidişlerinin açık göstergesidir.

Bu millet bir daha CHP’ye değil koalisyon kurmayı, meclise girme yetkisi bile vermeyebilir. Çünkü her durumda kaos yaratmada ustalıklarını konuşturma becerilerini ortaya koymaktalar. Çözüme uzak durma nedenleri hala üst aklın peşinden gitmelerindendir.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan millet iradesine en fazla değer ve önem veren liderdir. Ona düşmanlık edenler belli kesimin akıl oyunlarının esiri olduğunu artık görmeliler.

Bakın Cumhurbaşkanı Erdoğan 7 Haziran’da ortaya çıkan siyasi tabloyu nasıl değerlendirdi:

“Ortaya çıkan sonuç milletin iradesidir, herkes milletin takdirine saygı göstermek zorundadır. Seçim sonuçları milletimizin tek bir partinin iktidara gelmesine imkan sağlamayan bir siyasi tablo takdir ettiğini gösteriyor. Bu tabloyu siyasi partilerin hepsinin de doğru şekilde okumasını temenni ediyorum. Siyasi alanda yaşanan hiçbir gelişmenin kazanımları tehdit edecek boyuta ulaşmasına izin veremeyiz. Bu bizim 78 milyon insanımızın her birine karşı sorumluluğumuzun gereğidir. Asla kimse, hangi siyasi olursa olsun, ‘ben’ deme hakkına sahip değildir, ‘biz’ demek zorundayız. Türkiye’yi hükümetsiz, Türkiye’yi başsız bırakan, egolarına mahkum olanlar ne tarihe ne de milletimize bunun hesabını veremezler. Herkes egolarını bir kenara koyup hükümet bir an önce kurulmalı.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın tespiti çok yerinde ve net… Bana göre de milletin kararını iyi okumak gerekiyor. Millet bu seçimde tüm partileri test etmek istedi. İlk seçimde yine tek başına bir iktidarı daha emin bir şekilde çıkarabilmek için. HDP silah bırakmaz ve teröre devam ederse bu onun siyasi sonu olur. Akıttıkları kanın altında ezilirler.

Bana göre en doğru koalisyon Ak Parti ve MHP koalisyonudur. CHP zaten Ak Parti’nin ne seçmenine, ne de yönetimine bir saygısı yok.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın CHP eski Genel Başkanı, Antalya Milletvekili siyaseten de usta olan Deniz Baykal ile görüşmesi siyasi düğümü çözmüştür bile. Bekleyelim ve görelim. Milletle kavga edenler değil, milletin takdirine göre hizmete talip olanlar kazanacaktır.

Yani millet kazanacaktır.