Türkiye 7 Haziran seçimi öncesi daha önce yaşamadığı bir siyasi söylemi yaşıyor.

Bu seçimlerdeki söylemleri iyi anlamak için geçmiş dönem seçimlerini hatırlamamız gerekiyor.

Türkiye 2015 seçimlerine kadar, laiklik, terör, irtica ve kemalizmi gündemine oturtmuş, bu doğrultuda seçimlere gidiyordu. Laik Cumhuriyetin irtica tehdidi altında olduğuna vurgu yapılıyor, hatta Cumhuriyet mitingleri düzenleniyordu. 

2007 Türkiye cumhurbaşkanlığı seçimi öncesinde Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan veya başka bir Millî Görüş kökenli siyasetçinin olası cumhurbaşkanı adaylığına karşı düzenlenen mitingleri unutmamak gerekiyor. Ankara, İstanbul, İzmir gibi büyük şehirlerde medya kuruluşlarının canlı yayınları ile milletin aklı ile oynanıyordu. 2007 yılının Nisan ve Mayıs aylarında milyonlarca kişinin katıldığı mitinglerin duyurulmasında "cumhuriyetine sahip çık" mesajı kullanıldı.

Cumhurbaşkanlığı seçimleri yaklaştıkça başta CHP olmak üzere bir kısım muhalefet partisi Ak Parti’ye erken seçim kararı aldırma ve cumhurbaşkanını meclis tarafından seçilmemesi çağrısı yapmakta idi. Tüm bu çağrılara karşı Ak Parti dik durmuş ve inandığı yoldan bir adım dahi geri atmamıştı.

12 Nisan 2007 tarihinde Genelkurmay başkanı Yaşar Büyükanıt cumhurbaşkanlığı seçimiyle ilgili olarak "Cumhuriyetin temel değerlerine, devletin üniter yapısına, laik demokratik devlete sözde değil özde bağlı bir cumhurbaşkanının seçileceğini umut ediyorum" açıklamasını yapmıştı.

Millet inandırılmaya çalışılmış ve yansıması olarak da Anıtkabir bir günde en çok ziyaretçiyi (370 bin) 14 Nisan 2007 tarihinde ağırlamıştı. Bazı yerli ve yabancı haber ajanslarına göre bu miting Cumhuriyet tarihinin en kalabalık mitingi olarak kayda geçmişti.Atatürkçü Düşünce Derneği mitinge en az 1 milyon kişinin katıldığını duyurmuştur.  Seçimdeki dertleri işte buydu. Yani kaç kişiyi kandırıp kendi safına çektikleri idi…

Cumhuriyet Gazetesi tüm televizyon ve gazetelere ilan vererek, “Tehlikenin farkında mısınız?, Cumhuriyet’e sahip çık” ilanları vermişti. Bu ilanların parasal kaynağının ne kadar olduğu ve bu kaynağın nereden kullanıldığı hala bilinmemektedir.

Ak Parti öncesi bütün seçimlerde siyasi parti sözcülerinin tek endişeleri “Şeriat”ın gelmesi idi. Bu nedenle söylemlerinde “Laiklik” vurgusu yapmakta idiler. Adeta siyasi partilerin başlarında “Laiklik” kılıcı dönüp duruyordu. Laikliğin güvencesi ise Türk Silahlı Kuvvetleri olarak gösteriliyor, böylece toplum korku ile dizayn ediliyordu.

İnancını yaşamak isteyen Müslümanlar bile inançlarını saklar durumda idiler. Hele devlet memurları her ortamda kendilerinin ne kadar Laik olduklarını övünerek anlatırlardı. Böylece yükselmeleri daha kolay oluyordu. Bir de herkesin gözü önünde içki içmeleri laikliğin kanıtı idi. İnancından dolayı başını kapatan, ya da başı kapalı eşe sahip olanlar, alkol kullanmayanlar ise ezik ve suçluluk psikolojisine sokulmuşlardı adeta…

Çocuğunun yemin törenine başı kapalı olduğu için alınmayan anneler ve bacılar bir yana üniversitelerde bile inancından ötürü başını kapatan kızlarımızın başları zorla açtırılmakta idi. Daha ileriye bile gidilerek, ikna odaları oluşturulup inançlı insanın cahil olduğunu, başını kapatmak isteyenin neredeyse okumaması gerektiği anlatılıyordu.

Tüm siyasi partilerin dertleri milletin geçimi ya da emeklinin maaşının azlığı asla değildi. Onlara göre Laiklik ve cumhuriyetin kazanımları idi. Tüm bu argümanları savunmada lider olan parti de CHP idi. Laikliğin teminatı idi CHP… CHP’li olmak ayrıcalıktı. Çünkü CHP demek laiklik demekti.

Tüm bunlar yaşanırken insanların aklı ve gözü terör olaylarında idi. Hemen her gün şehit haberleri duyulur, toplumun yüreğindeki acılarına derman olmak için de peşinden, dağları bombalayan uçakların görüntüsü ile operasyon haberleri ve öldürülen teröristlerin cesetleri görüntüleri gösterilirdi. 20 yaşında şehit düşen Mehmetlerin Şehit cenazelerinde akan göz yaşları yürekleri dağlardı.  Kan ve göz yaşı bir taraftan, milyarlarca dolar paramız ise teröre akıyor, ekonomik buhran diğer yandan devam ediyordu.  Siyasilerin tek dertleri ise Laiklik idi… İrtica tehdidi… Memurun maaşı, esnafın ezilmişliği, çiftçinin çaresizliği ya da emeklinin sefaletliği kimsenin aklına bile getirilmiyordu. Siyasilerin umurunda bile değildi.  Bir dönem başbakanımızın altının bezlendiği haberlerini bile okur olmuştur.

2014 Cumhurbaşkanlığı seçiminde de gördük ki, bu ülkeye bu kadar sorun ve sıkıntı yaratan laikler ve milliyetçiler, en soldakiler ve en sağdakiler tek aday üzerinde anlaşmışlar. İsmini bile bir ayda telaffuz edebildikleri Ekmeleddin İhsanoğlu’nu CHP önermiş ve MHP dahil hepsi onun peşinden gitmeye karar vermiş ve Cumhurbaşkanı adayı göstermişlerdi. Tek dertleri Ak Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı Cumhurbaşkanı seçtirmemek.

Tüm bunlara rağmen milletin yüzde 52 oyu ile seçilen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da sizin karşınızda elbette duracak ve milleti uyaracak. Niye şaşırıyorsunuz? Siz de 14 parti artı paralel birleşip Erdoğan’ın üstüne gelmediniz mi?

Dahası var, ancak sadece bazılarını hatırlatmanın yeterli olacağını düşünüyorum. Yazıyı çok uzatıp kafanızı ülkenin geçmişinde, milleti ile çatışan siyasi tavır ve söylemlerle yeniden bulandırmak istemiyorum.

Şimdi seçime sayılı günler, hatta saatler kaldı. Ak Parti 13 yıldır yukarıda anlattıklarım ile mücadele etti. Kapatılmaya çalışıldı. Darbelerle durdurulmaya kalkışıldı. Buna rağmen tüm bunlarla mücadele ederken de ülkeyi yatırımlarla geliştirdi büyüttü. Kalkınmışlığı insanımıza yaşattı. Dünyanın neresinde ne varsa insanımızın ayağına getirmeyi başardı. Beğenin ya da beğenmeyin. Milletimize salınan ve içinin boş olduğu anlaşılan korkuların hiçbirisinin kalmadığını gösterdi.

Laikliğin baş savunucusu, irtica tehdidinin baş güvencesi olarak kendini gösteren CHP, bugün seçim meydanlarında hiç bunlardan söz ediyor mu? Dahası artık CHP seçim reklamlarında baş örtülü kızlarımızı kullanmıyor mu? Ya da reklam için başını örttüğü kızlarımızı diyelim.  Bugün hala Cumhuriyet mitinginin baş mimarı Tuncay Özkan’ı aday gösteren CHP değil mi?

CHP esasen bugün milleti kandırma derdinde. Aynı zihniyet ile iktidara gelecek ama onların zihniyetini sandığa gömen milleti kandırarak ve onlardan oy alarak. CHP zihniyetinden asla vaz geçemez. Göstermelik reklamına sakın kanmayın. Göstermelik vaatlerine de kanmayın. Çünkü Ak Parti CHP ve onunla hareket eden 14 partinin siyasi dayanaklarını ortadan kaldırdı. Tek dayanakları kaldı vaatler… Millete bol keseden dağıtmak. Nasılsa iktidar olamayacaklar. Ne kadar kişiyi kandırırlarsa kendilerini o kadar başarılı sayacaklar. Kanmayın… Esas amaçlarını açıklayayım mı? Ak Parti’yi koaliysona çekmek…

Türkiye için önemli kararları içki masalarında verenler, bugün CHP’de toplanmış ve seçim öncesi milleti kandırarak yüzde 30’u bulma telaşına düşmüşler. Buradan açıklıyorum CHP’nin oy oranı yüzde 22’dir.

Kasetle giden Deniz Baykal’ı ilk ziyaretinde “Genel Başkan adayı olmayacağım” diyen ve ertesi gün adaylığını açıklayan Kemal Kılıçdaroğlu’nun bu millete vereceği hiçbir şey yoktur. CHP’nin ve onun gösterdiği Laik adayların da Meclis’te milletime vereceği bir şey yoktur.

HDP’nin ise terör örgütünün siyasi kanadı olduğunu sanırım söylemeye bile gerek yok.

Ey milletim, tüm bunları iyi düşünün ve milletimizin geleceği için oy kullan. Duyguyla veya kızarak değil, akılla ve mantıkla oy kullan. Çünkü ülke adına yapılacak bir hatanın bedelinin faturası milletimize ağır olabilir.

Millete yıllarca eziyet çektiren partileri silin gitsin.  Yeni Türkiye, Yeni Anayasa gelsin.