İngiltere'de kraliyet bir geçiş sürecine girdi. 70 yıl süren uzun Kraliçe II. Elizabeth döneminde kraliyet ailesi içinde ciddi çalkantılar yaşanmış olsa da genel olarak bir devamlılık ve istikrarın egemen olduğu söylenebilir. Şimdi yeni bir dönem, Kral III. Charles dönemi başladı.

Ama acaba yeni kral ile birlikte, kamuoyunun monarşi hakkındaki düşünceleri değişti mi?

Kral Charles'ın yakınlarda göründüğü yerlerde monarşi karşıtı protestocular gayet duyulur bir şekilde itirazlarını dile getirirken, krala desteklerini belirtenler de az değildi.

Kraliyet rejimine karşı olanlar Kraliçe İkinci Elizabeth hayattayken, halkla karşı karşıya gelmemek kaygısıyla bu tür protestolar yapmaktan kaçındıklarını itiraf ediyorlar. Ama artık kılıçlar kınından çıkarılmış görünüyor.

BBC televizyonunun araştırmacı gazetecilik programı Panorama, Kral Üçüncü Charles'ın 6 Mayıs'taki taç giyme töreni öncesinde, YouGov anket şirketinden kamuoyunun eğilimlerini ölçen bir yoklama yapmasını istedi.

14 Nisan'da başlayan hafta 4.592 yetişkinin katıldığı ankette monarşinin devamından yana olanların oranı yüzde 58, seçilmiş bir devlet başkanını tercih edenlerin oranı ise yüzde 26 çıktı. Yüzde 16 ise bu konuda bir fikri olmadığını söylüyor.

Fakat bu genel eğilimin yanında, anket kamuoyunda monarşiye yönelik algıların değiştiğine ve yeni kralın karşı karşıya olduğu bazı sıkıntılara işaret eden bir çok alt başlık da içeriyor.

Özellikle de monarşinin genç kuşaklara ulaşmada ciddi sorunlar yaşadığı görülüyor.

Yaş, kraliyete destek konusunda bir faktör gibi görünüyor.

Örneğin araştırmaya katılan 65 yaş üzerindekilerin yüzde 78'i kraliyeti desteklerken, bu oran 18-24 yaş arası katılımcılar arasında yüzde 32'ye kadar düşüyor.

Bu yaş grubundakilerin yüzde 38'i seçilmiş bir devlet başkanı istediklerini söylüyor ama kalan yüzde 30 bu konuda bir fikirleri olmadığını ifade ediyorlar.

Kraliyete destek yaşla birlikte yükseliyor, fikri olmayanların oranı da yine yaşla birlikte azalıyor.

25-49 yaş grubunda kraliyete destek yüzde 48'e, 50-64 yaş grubunda yüzde 67'ye çıkıyor.

Burada destekleyen ve desteklemeyenler kadar genç kuşaktaki ilgisizlik de önemli. 18-24 yaş arasındaki yetişkinlerin yüzde 78'i kraliyetle ilgilenmediklerini söylüyorlar.

YENİ KRALI ZORLAYACAK KONULAR NELER?

Kraliyetin serveti, özellikle de hayat pahalılığı nüfusun çok önemli bir kısmını zorlarken bu konuların başında geliyor. Ama bu konuda da yaş grupları arasındaki eğilimler keskin bir şekilde farklılaşıyor.

Ortalama olarak bakıldığında ankete katılan yetişkinlerin yüzde 54'ü kraliyetin, masraflarının karşılığını verdiğini, yüzde 32'si ise fazla masraflı olduğunu düşünüyor.

Fakat kraliyetin masrafına değdiğini düşünenlerin oranı 18-24 yaş grubunda yüzde 40'a kadar düşüyor.

Kraliyetin masraflarını eleştiren bir siyasetçi, Liberal Demokrat Parti'den bakanlık yapmış bir isim Norman Baker.

Baker "Sahip oldukları sarayların sayısı gerçeküstü. Açık konuşmak gerekirse devlet törenleri için bir saray yeterli. Buckingham Sarayı ve hadi belki bir tane de kırsal bir bölgede tatil yapacakları bir saray olsun" diyor.

Baker ayrıca Kral Üçüncü Charles'ın bir yandan insanlara "iklim değişikliği konusunda nutuk çekerken" diğer yandan kullandığı helikopter ve özel uçak sayısının yüksekliğine dikkat çekiyor.

Kral'ın yakın dostu Lord Nicholas Soames ise kamusal görevleri yerine getirirken helikopter kullanmanın son derece yerinde olduğunu savunuyor ve "Gezip tozmak için kullanılmıyor" diyor.

Anayasa uzmanı Sir Vernon Bogdanor da kraliyet harcamalarıyla ilgili eleştirileri kabul etmeyenlerden.

"Kraliyet Ailesi'nin genel olarak harcamalarına kıyasla katkısının çok yüksek olduğunu düşünüyorum. Ayrıca ailede sadece kamusal görevler üstlenenlere ödeme yapılıyor" diyor.

Fakat YouGov anketi kamuoyunun harcamalar konusunda hassas olduğunu da ortaya koydu.

Katılanların çoğu Kral Üçüncü Charles'ın taç giyme töreninin masraflarının kamu bütçesinden karşılanmaması gerektiğini düşünüyor.

Taç giyme töreninin hazineye yani vergi mükellefine ne kadara mal olduğu hükümet tarafından, etkinlikler tamamlanana kadar açıklanmayacak.

Bir de City Üniversitesi'nden çağdaş Britanya'da kraliyetin rolünü araştıran Profesör Anna Whitelock gibi, kralın neden ölen annesinden kalan servet için miras vergisi ödemediğini sorgulayanlar var.

Ama Saray, vergi konularındaki kararların Kraliyet Ailesi değil hükümet tarafından alındığını hatırlatıyor.

Her hâlükârda kraliyetin elindeki servet konusundaki tartışma kralın gündeminde olmaya devam edecek gibi görünüyor. Üstelik Kral'ın servetinin hesaplanışı konusunda da büyük bir belirsizlik var. Yakında Kral'ın serveti hakkında haber yapan bir gazete 600 milyon sterlinlik bir varlıktan söz ederken, diğeri ise bu rakamı 1 milyar 800 milyon olarak hesapladı.

KRAL CHARLES HALKTAN KOPUK MU?

BBC'nin Panorama programı için yapılan kamuoyu yoklamasına katılanlardan yüzde ortalama 45'i Kral'ın halkın yaşamından kopuk olduğunu, yüzde 36'sı ise olmadığını söyledi. Yüzde 19 ise fikri olmadığını kaydetti.

Kral Charles aslında onlarca yıldır kurduğu vakıflar üzerinden sosyal faaliyetler yürütüyor. Örneğin Prince's Trust vakfı üzerinden dezavantajlı aileleri destekliyor. Bu vakfın eski başkanı Martina Milburn, Kral'ın çok farklı bir insan yelpazesiyle iletişim kurabildiğini söylüyor.

"Onunla cezaevlerine, ıslah evlerine, işçi bulma kurumlarına gittim. İnsanlarla bağ kurabildiğini gördüm. Gerçekten olağanüstü bu konuda" diyor.

Kraliyet Ailesi açısından hassas bir konu da "ırkçılık" konusundaki tutumlarına ilişkin eleştiriler.

Kral Charles'ın oğlu Harry ile eşi Meghan'ın aileden kopuşu sırasında ortaya attığı ırkçılık iddialarından Kraliçe'nin ölümünden sonra Buckingham Sarayı'nda bir yardım kuruluşu yararına düzenlenen etkinlikte siyah bir vakıf kurucusu olan Ngozi Fulani'nin karşılaştığı davranışın yarattığı tepkilere kadar bu, kraliyet açısından zor bir konu.

YouGov anketinin ortaya koyduğu bir sıkıntı da etnik azınlıklar arasında, seçilmiş bir devlet başkanından yana olanların oranının genel ortalamanın çok üzerinde yüzde 40'larda olması.

Dahası kraliyetin "ırkçılık ve ayrımcılık sorunu" olup olmadığı sorusuna etnik azınlıkların yüzde 49'u evet yanıtı veriyor. Halbuki bu konuda anketin genel ortalaması yüzde 32.

Uzun yıllardır dostu olan Lord Soames Kral Charles'ın "damarlarında bir damla ırkçılık" olmadığını söylüyor.

Buckingham Sarayı da Kraliyet Ailesi'nin ırk ve diğer farklılıklar konusuna çok büyük ciddiyetle yaklaştığını söylüyor ve çeşitlilik ve kapsayıcılık konusundaki ilkelerini gözden geçirdiğini de ekliyor.

Fakat bu sadece iç kamuoyunu değil, aynı zamanda İngiltere'nin uluslararası ilişkilerini, bilhassa da sömürgecilik ve köleciliğin mirasının tartışıldığı İngiliz Uluslar Topluluğu üyeleriyle olan bağlantılarını da etkileyen bir konu.

Charles geçen yıl henüz annesi hayattayken Ruanda'da bir araya gelen Uluslar Topluluğu liderlerine hitaben yaptığı konuşmada kölecilik nedeniyle çekilen açılar konusunda "derin bir kişisel üzüntü" duyduğunu söylemişti.

Yine geçen sonbaharda Güney Afrika Devlet Başkanı Cyril Ramaphosa ile görüşmesi sırasında "Eğer ortak geleceğimizin gücünü harekete geçirmek istiyorsak o zaman geçmişimizi şekillendiren hataları kabul etmeliyiz" demişti.

Fakat Barbadoslu tarihçi ve Caricom Tazminat Komisyonu adlı kuruluşun başkanı Sir Hilary Beckles bunların yeterli olmadığını çünkü şu anda monarşi ile Karayipler arasındaki ilişkinin gergin olduğunu söylüyor.

"Bu gerginlik Kral tarafından, bir özür dili ile başlayan ve Karayipler'in ekonomik gelişmesine katkıda bulunacak günlük faaliyetlerle sürdürülecek bir onarıcı adalet yolu izlenmek suretiyle kolayca yatıştırılabilir" diyor.

BÜYÜK DEĞİŞİKLİKLER VAR MI?

BBC'nin Panorama programı için yaptırılan anket kraliyette değişim yaşanan şu günler açısından bazı soruları gündeme getiriyor.

Ama aynı zamanda bir devamlılık tablosu da çiziyor.

Anketin genel sonuçları çoğunluğun hala kraliyeti desteklediğini ama özellikle genç kuşaklardan başlayan bir kayda değer kesimin de kraliyete karşı olduğunu gösteriyor.

Aslında kraliyetin popülerliği konusunda yıllar içerisinde yapılan yoklamalar iniş ve çıkışlarla buna benzer sonuçlar vermişti.

Kraliyetin en popüler olduğu nokta 2011-2012 yıllarında Prens William ile Kate'in düğünü ve Kraliçe'nin tahttaki 60. yılı kutlamaları sırasında yaşanmıştı.

İzleyen yıllarda Prens Andrew hakkında, kamu görevlerinden dışlanmasıyla sonuçlanan iddialar, Prans Harry'nin aileden kopuşu ve yazdığı kitabın yarattığı tartışmalarla bu destekte erime yaşandı.

Ama bu erimenin sürekli olmayabileceğini de öngörmek mümkün. Örneğin Prenses Diana'nın 1997 yılındaki ölümünden sonra yaşanan büyük popüler destek düşüşü zaman içerisinde yerini yeniden yükselişe bırakmıştı.

Burada, gençler arasındaki Kraliyet karşıtlığı ve ilgisizlik tutumunun yaşları ilerlediğinde de devam edip etmeyeceği belirleyici olacak. Daha önceki kamuoyu yoklamaları, insanların yaşlandıkça monarşiye daha sıcak bakmaya başladıklarını ortaya koymuştu.

Yeni Kral da kuşkusuz önümüzdeki yıllar içerisinde bu konudaki eğilimleri yakından izleyecek.