Marmara Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Yard. Doç. Dr. Ali Satan, 1922 yılında 30 Ağustos zaferine giden yolu “İngiliz Yıllık Raporlarında Türkiye 1922” adıya kitaplaştırdı.

Kurtuluş Savaşı döneminde, İngiliz Yüksek Komiseri Nevile Henderson, İstanbul’daki İngiliz askerleri ve sivil misyonuyla birlikte hazırladıkları raporları dönemin İngiltere Dışişleri Bakanı Lord Curzon’a gönderiyordu. Henderson, 30 Ağustos Zaferi’nin ardından 12 Kasım 1923’te İngiliz Dışişleri Bakanlığı’na Lozan Konferansı için 1922 yılında Türkiye’de yaşananları anlatan bir yıllık rapor gönderdi. Raporda, Kurtuluş Savaşı, yeni Türkiye’nin kuruluş mücadelesi, müttefiklerin aralarında yaptığı görüşmeler, iç ve dış politika, Türkiye’nin Müslüman ülkelerle ilişkileri, panislamizm gibi konularla yeni Türkiye’nin doğuş süreci anlatıldı. İngiliz Yüksek Komiserliği, 1922 raporuyla, Türklerin savaşı nasıl kazandığının muhasebesini de yaptı. Yunanlılarla birlikte itilaf devletlerinin savaşı kaybetmesinde Fransız ve İtalyanlar ihanetle suçlandı. Raporda, Mondros Mütarekesi öncesi ve sonrasında itilaf devletlerinin arasındaki çekişmeler, tavizler ve planlarına da raporda ayrıntılarıyla yer verildi.

İngiliz Yüksek Komiserliği’nin 1922 raporunda dikkat çeken bazı tespitler şöyle: “Kendi küllerinden doğan Türkiye, doğuda Müslüman tebanın çoğunluğuna baskı yapan devletlere azametini gösterdikten sonra bir daha panislamizmin muzaffer başkahramanı olarak ortaya çıkmıştır… Mustafa Kemal, kendisinin olduğu gibi Türkiye’nin de kaderini tayin eden dört dörtlük bir yönetici olarak kendini kanıtlamıştır. Türkiye’nin anlayacağı tek hükümet biçimi aracısız ve kişisel olandır ve eğer Türkiye tek bir kişi tarafından yönetilecekse, onu yönetmesi için Mustafa Kemal kadar yetenekli olan bir rakip yoktur…”

Raporda, Büyük Taarruz’dan önce Temmuz 1922’de Yunan kuvvetlerinin İstanbul’u işgal etmek için harekete geçtikleri, bu durum karşısında İngilizlerin Akdeniz Üssü’ndeki bütün gemilerinin İstanbul’da toplandığı, itilaf devletlerinin ortak kararıyla Yunanlıların şehre girişinin engellendiği de gün ışığına çıkıyor.

Raporda Refet Paşa’nın (Refet Bele) Kurtuluş Savaşı döneminde İngiliz işgal kuvvetleri komutanı olan Sir Charles Harrington ile yaptığı gizli anlaşmayla itilaf devletleriyle ilişkisi ortaya çıkan Osmanlı vatandaşlarının ülke dışına çıkarılmasına müsaade edildiği de bildiriliyor.

SULTAN VAHDETTİN’İN ÜLKEYİ TERKEDİŞİ

İngiliz Yüksek Komiserliği, İngilizlerin aracılığıyla Sultan Vahdettin’in ülkeyi terk edişiyle ilgili ise raporlarda şu bilgilere yer verdi: “15 Kasım öğleden sonra General Harrington adının Zeki Bey olduğunu söyleyen bir Türk’ün genel karargâha gelerek, hayatının tehlikede olduğunu düşünen padişahın İstanbul’dan hemen kaçmasında yardımcı olmasını generalden rica ettiğini bana bildirdi. 16 Kasım’da General Harrington padişahtan Müslümanların halifesi olarak imzaladığı ve İngiliz hükümetine sığındığını ve bir an önce başka bir yere götürülmesini rica ettiği özel mektubunu aldı. Padişahın ayrılmasıyla ilgili plan General Harrington tarafından ustalıkla yapıldı ve ertesi sabah hiçbir aksilik olmadan yürütüldü. Kalması ne kendi ne halkının çıkarınaydı. Gitmesiyle Ankara’nın ferahlamış olması büyük bir ihtimaldi.”