28 Nisan 2003'de İngiliz Observer gazetesinde Joe Hagan imzalı bir haber- yorum yayınlandı. Hagan, Bush'un neo-muhafazakârlarının Amerika'nın yeni sağını temsil ettiğini ve bu ağın örgütlenme biçimini detaylı bir şekilde yazdı. Irving Kristol yeni-muhafazakârların akıl hocası ve fikir babasıydı. Oğlu William Kristol, Weekly Standard'ın baş editörüydü. Hagan'a göre neo-conları finanse eden derginin sahibi Rupert Murdoch'tu.*
Rupert Murdoch ayrıca meşhur Wall Street Journal'ın da sahibi. 4 Mart 2009'da Amerikan Yahudi Komitesi'nde yaptığı konuşmada Murdoch yeni bir döneme girildiğini söylemiş ve İsrail'i NATO'ya almayı önermişti.
'Batı artık bir coğrafya meselesi değildir. Batı artık özgürlük ve demokrasinin merkezi olarak tarif ediliyor... Eğer terörizmle mücadelede ciddiysek, Batı'yı korumak için savaş cephelerine dahil etmek için askeri ittifaklarımızı genişletmek zorundayız. Yani İsrail gibi ülkeleri NATO'ya dahil etmeliyiz.'**
Murdoch Amerikan sağının tipik bir temsilcisidir. Onların çıkarına göre yayın politikası izlemekte bir beis görmez. Bu elbette onun adına normal bir şey. Öte yandan Murdoch ve medyası paralı sınıfın sözcülüğünü de yapar. Hedefine koyduğu ülkelerin faizleriyle, para politikalarıyla oynar.
Wall Street Journal'de geçenlerde MİT Müsteşarı Hakan Fidan hakkında Washington'dan Adam Entous ile İstanbul'dan Joe Parkinson'ın ortaklaşa imzasıyla bir yazı yayınlandı. Adam Entous'u geçelim. Ama Parkinson ve gazetenin Türkiye temsilcisi Emre Peker özellikle twitter üzerinden Türkiye ekonomisini kötü göstermek amacıyla her şeyi yapıyorlar. Ekonomiyle ilgili en olumsuz bir haberi büyüttükçe büyütüyorlar.
Halbuki AK Parti hükümetlerinin en başarılı olduğu alan ekonomi. En az eleştirileceği saha ekonomi. Avrupa kriz yaşarken, ABD duraklarken, Türkiye krizden en az etkilenen ülke. Ekonomik rakamlar sürekli olarak büyüyor.
Tekrar Hakan Fidan konusuna dönersek. Türkiye tarihinde bugüne kadar en az gündeme gelen konu MİT Müsteşarlarıydı. Ne zaman ki Hakan Fidan 2010'da müsteşar oldu, birileri düğmeye hemen bastı. İsrail, Fidan'ı İrancı olmakla suçladı. İsrail, AK Parti ve Fidan'a kadar istihbaratta istediği gibi at oynatıyordu. Hatta eski büyükelçilerimiz İsrail Türkiye'de bazı konularda kendi ülkesinden bile daha güçlüdür diyorlardı.
İsrail'in neyine Türkiye'nin istihbaratta başına kimin geldiği ya da gelmediği... Türkiye Başbakanı İsrail'de MOSSAD'ın başına kimin geldiğiyle uğraşmıyorsa, İsrail de ilgilenmemeli. Türkiye artık İsrail'in arka bahçesi değil.
Hakan Fidan'ı İrancı diye suçlayanlar acaba ABD'nin İran'la attığı son diplomatik adımı nasıl yorumlayacaklar acaba? Ya da İngiltere'nin maslahatgüzar seviyesinde ilişkileri yeniden canlandırmak istemesine de itiraz edecekler mi? Obama, Kerry ya da Cameron'ı da İrancılıkla suçlayacaklar mı?
Ayrıca yazıda Hakan Fidan hakkında görüş alınan şahıs yeminli MİT düşmanı. Gareth Jenkins gibi MOSSAD'a çalışan ve neo-conların hamisi birine sahip çıkan biri. Dolayısıyla bu yazının direk hedefi Fidan ve Türk istihbaratını itibarsızlaştırmak.
Türkiye eskiden Batı merkezli politikalara yüzde yüz biat ederdi. Bunun bir getirisi olmadı. O yüzden füze ihalesi Çin'in CPMIEC şirketine verildi. O yüzden 2009'da Başbakan, İsrail'e one minute dedi.
İstiyorlar ki, Türkiye eskisi gibi her türlü isteklerini rahatlıkla yerine getirsin. Geçti o devirler. Beğenirsiniz beğenmezsiniz ayrı konu ama Türkiye kendi politikalarını uyguluyor. Zaman zaman yanlışlar da yapılıyor. Bu başka konu ama en azından fikrini açıkça dile getiriyor.
Gelelim bir diğer meseleye... Wall Street Journal Beyaz Saray'ın değil, neo-conların sözcüsüdür. Yani bir kısım Cumhuriyetçilerin sesidir. Ama Obama yönetimi ve neo-conların bugünlerde uzlaşacakları tek konu var. O da El-Kaide. Devlet dışı (non-state) aktörlerin en belirgin terör örgütü olan El-Kaide ortak düşman. Peki İran El-Kaide'den hazzeder mi? Asla. ABD o yüzen İran'la ilişkileri yumuşatıyor.
Hakan Fidan neyle suçlanıyordu? İrancı olmakla. Wall Street Journal ne diyordu? Fidan ve AK Parti Suriye sınırında El-Kaide'ye destek veriyor. Hakan Fidan İrancıysa ne diye El-Kaide'yi savunsun? Normalde İrancı birinin El-Kaide'ye düşman olması gerekmez mi?
Ha, o zaman dert başka. Bu konuya yarın devam edeceğim...





