Robbie Williams, Take The Crown turnesi kapsamında 17 Temmuz akşamı Viyana Krieau Hipodrom’unda muhteşem bir konser verdi. 2006 turnesi sırasında İngiliz şarkıcının Viyana konserini radyodan dinlemiştim. O an Viyana’da olmayı ne kadar çok istediğimi hatırlıyorum. Aradan geçen 7 yılda Robbie, 3 albüm (Rudebox, Reality Killed The Video Star ve Take The Crown) ve 1 toplama albüm (Greatest Hits) çıkardı ama solo olarak turneye çıkmadı. Geçtiğimiz yılın sonlarına doğru yayınladığı Take The Crown albümüyle birlikte 2013 yazında Avrupa turnesine çıkacağını duyurduğunda “Bu sefer kaçırmamalıyım!” demiştim kendi kendime. Konserin ardından, şu ana kadar izlediğim şovların en büyüğüne tanık olmanın bu uzun bekleyişe değdiğini düşünüyorum.

 

Robbie, 14 Haziran’da başladığı 26 konserlik turnesinin ilk 3 haftasını İrlanda ve Büyük Britanya’da verdiği konserlerle geçirdi. Daha sonra Almanya ve Hollanda ile devam eden popstar, 7 yıl aradan sonra Avusturya’ya konser vermek için tekrar geldi. Viyana’da bu yıla kadar dünyaca ünlü müzisyenlerin konserleri genellikle Avusturya’nın en büyük stadyumu olan Ernst Happel’de düzenleniyordu. 2013’te ise konserler, stadyumun çok yakınında bulunan hipodrom Krieau’ya taşındı. 17:15’te konser alanına girdiğimizde sahne önündeki kalabalık çoktan yerini almıştı. Arkadaşımla birlikte olabildiğince önlere doğru ilerleyip çimenlere oturduğumuzda sıcaklık 30 dereceyi aşmış ve Krieau giderek kalabalıklaşıyordu.

 

Robbie’den önce sahneye DJ ve ardından kendisinin de büyük destek verdiği Olly Murs çıktı. Olly’i en son 2 yıl önce çıktığı ilk İngiltere turnesi sırasında izleme fırsatı bulmuş ve performansına hayran kalmıştım. Turne boyunca her ülkede Robbie Williams’tan önce sahneye çıkarak seyirciyi büyük konsere hazırlayan genç İngiliz şarkıcı, Viyana’da sahnede kaldığı 45 dakika boyunca Troublemaker, Dance With Me Tonight, Heart Skips A Beat gibi hitleri ile seyirciyi hareketlendirip dans ettirerek İngilizlerin deyimiyle tam bir “born entertainer” (doğuştan şovmen) olduğunu bir kez daha kanıtladı. İngiltere’de çoktan büyük bir yıldız olan Olly’nin Avrupa’da her konser sonrası hayran kitlesini genişleterek Robbie’nin yolunda ilerlediğini söylemek yerinde olur.

 

Saat 20:45’i gösterdiğinde orkestra yerini alarak giriş parçası Hey Wow Yeah Yeah’i çalmaya başladığında sahnenin her iki yanındaki dev ekranlarda Robbie’nin çeşitli kliplerinden anlar gösteriliyordu. Şarkı sona erdiğinde çığlıklar ve bağırışlar giderek yükselirken sahnenin orta kısmında bulunan kendi devasa büstünün tepesinden çıkan Robbie, 15 metre yükseklikten bağlı olduğu raylı sistemde aşağı doğru kayarak sahnenin catwalk bölümüne indiğinde Viyana yıkılıyordu! Kendisini “ilginç” bir şekilde tanıtmasının hemen ardından kalabalıkları her daim coşturan Let Me Entertain You (Sizi Eğlendirmeme İzin Verin!) ile konseri açan şarkıcı, hayranlarına teşekkür niteliğinde yazdığı eğlenceli şarkısı Monsoon ve yeni albümünden Not Like The Others ile devam etti.

 

Konserin en merakla beklenen anlarından biri hiç kuşkusuz Kids performansıydı. Robbie, şarkının rap kısmını söylerken son dizenin sözlerini “Olly Murs, come follow me!” (Olly Murs, gel beni takip et!) olarak değiştirip genç şarkıcıyı sahneye çağırdığında konser alanında bağırmayan bir tek kişi bile yoktu! Aslında bir Robbie Williams & Kylie Minogue düeti olan Kids, herhalde ancak Robbie & Olly düeti olarak orijinalini geride bırakabilirdi. Benim için de konserin en güzel anlarından biri bu düet oldu.

 

Konser boyunca Take The Crown albümünün teması olan hareketli Robbie büstleri şovu zenginleştiren önemli bölümlerdendi. Etrafına yüksek bir mini sahne kurulan büstlerden bir tanesinde Robbie seyircilere giderek yakınlaşarak Sin Sin Sin, Bodies ve Come Undone hitlerini söyledi. Bazen büstün tepesinden ateş püskürüyor, bazense ağzından seyircilerin üzerine su fışkırıyordu.  Yeni albümünden Gospel ve Be A Boy şarkılarını da yükselen bir kral tacının üzerinde söylerken, bu şarkıları canlı dinlemeye alışık olmayan seyircinin ilgisini, dev ekranlarda kullanılan renkli görsel efektler sayesinde maksimum seviyede tutmayı başardı.  

 

Akustik set öncesi seyirciyle sohbeti sırasında yaptığı esprilerle bizleri kahkahalara boğan Robbie, gitarını alıp sırasıyla Millenium, Better Man ve Sexed Up’ı çaldı. Sadece gitar eşliğinde Robbie’nin sesini duymak konserin yine en özel anlarından biri oldu. Madonna da dahil, hiçbir şarkıcıda göremediğim sahne hakimiyetinin seyirciyi etkisi altına alarak duygu seli yaşatması harikaydı. Bis öncesi sahneden ayrılıp, hareketli büstünün ağzında oturarak sahneye geri dönen şarkıcı, bu bölümde ilk olarak Robbie Williams denilince akla ilk gelen şarkılardan olan “Feel”’i söyledi. Sahnedeki mavi ışıklar dışındaki tüm ışıklar kapatıldı ve nakarata geldiğinde büst aydınlatma efektleri ile kurukafaya dönüştü. Diğer bir balad She’s The One’dan önce de seyirciyle ettiği uzun sohbetle birlikte dev ekranda gösterilen videolarda önce Olly Murs’un, sonra da kendisinin verdiği konserler sırasında sahnede düşüşlerini gösterip herkesi güldürdü.


Her zaman olduğu gibi kapanış şarkısı bir Robbie klasiği olan Angels’tı. Şarkının sonlarına doğru sahnenin tepesinden ardı ardına atılan havai fişekler ile Krieau’nun dört bir yanı aydınlanarak olağanüstü bir görüntü ortaya çıktı. Orkestrasıyla birlikte seyirciyi selamlarken alkışlar, çığlıklar, tezahüratlarla yer yerinden oynuyordu sanki. Robbie sahneyi terk etmedi ve Angels’ı tekrar söylemeye başladı. O an konser alanındaki 65.000 kişi hep bir ağızdan şarkıyı söylerken Robbie sahnenin bir köşesine oturdu, seyircinin Angels’ı söyleyişini dinledi ve şarkının bir kısmını daha söyledikten sonra sahneden ayrıldı. Sahneden ayrılmasına rağmen şarkıyı sonuna kadar söylemeye devam ettik. Konser alanından ayrılırken etrafıma baktığımda en mutlu kalabalık olduğumuzu düşündüm; çünkü o kadar muhteşem bir konser sundu ki, benim de dahil olduğum birçok insanın gözyaşlarına hakim olamadığına tanık oldum.

 

Ertesi gün Twitter’ında Viyana’nın kariyerindeki en iyi konserlerinden biri olduğunu yazdı. Robbie Türkiye’ye hiç gelmedi; ama önümüzdeki yıllarda gelirse bir stadyumu rahatlıkla doldurabileceğine eminim. Playback yapan, performans olarak ve görsel açıdan yetersiz bir şov sunan Rihanna doldurabiliyorsa neden olmasın? On yılı aşkın süredir belki de yüzlerce kez dinlediğim şarkıları bu sefer canlı olarak duyduğum ve kusursuz bir şova tanık olduğum için kendimi şanslı hissediyorum. Umarım Robbie, bir sonraki turnesine çıkmak için bir 7 yıl daha bekleyip bizleri canlı müziğinden mahrum bırakmaz.