Eski, yavaş ve sakin akan hayatı ile acelesi olmayan şehirler, kasabalar listesinin başında gelir Rye. Eskiliği ve iyi korunmuşluğu da çekici yapar kasabayı köşe bucak.

Rye için çeşitli tanımlar vardır; biri der ki…..‘sanki birisi zamanın düğmesine basmıştır ve her şey durmuştur.

Yürürken sokaklarında hatırlanmalı şunları; kaçakçılık, konyak, parfüm ve hayalet hikayeleri…bakmalı isimleri porselene çizilmiş evlerin ilginç isimlerine.

Lakabı da İngiltere’nin Granadası’dır.

Ağustos ayının son haftası canlanır bu yaşamın yavaş akışı, her üç ayda bir olan ve ‘Bank Holiday’ denen resmi tatille beraber de Pazartesi gününün tatil olmasının verdiği coşkuyla kasaba halkı ve elbette dışarıdan gelenler de müzik dolu bir hafta geçirirler. Sıradan da değil tabi…entellektüel seviyenizin ve dünya algınızın arttığının beyanı ve göstergesi olan Rye Jazz ve Blues Müzik Festivali…

Uygun bir tarihte gitmek lazım gelir, benden söylemesi.

Bu festival vesilesi ile yüzeysel kalmayıp biraz daha derinine varmak isteyenler için gündeme getirmek uygun olmaz mı? Benden duyun istedim.

Önce antik liman ve ticaret sözcüklerinin bizlerde çağrıştırdığı şeyle başlayalım o halde. Hastings, New Romney, Hythe, Dover ve Sandwich ile birlikte…antik dünyanın en yakışıklısı; Cinque Ports liman şehirlerinden biri.

Alüvyonlarla dolmadan önce bir kıyı kasabasıydı. Tarih boyu yoğun Fransız saldırılarına maruz kaldığı için ürkütücü ‘deniz saldırısı’ nasıl olur diye düşünebilirsiniz. Lakin kasaba şimdi denizden 3 km kadar içeride kalıyor ama hala çekici…

İlgi çekici birkaç bilgi şöyle olabilir;

Rye Aziz Maria Kilisesi Ortaçağ’dan kalma enteresan bir kilisedir, hatta Sussex’in katedralidir adeta.

İngiltere’nin en eski sarkaçlı ve çalışan saati buradadır, Aziz Maria Kilisesi’nin saatidir. Kulesine çıkmaya cesareti, takati ve vakti olanlara da meşakkatli birkaç merdivene tırmanışın şerefine beklenmedik bir ödül sunar; güzel bir kasaba, deniz, alüvyonlarla dolmuş bir sahil ve hava durumu elverirse karşı kıyıdaki Fransa’yı da vaad eder. Manş Denizi’ne bakarak kalırsınız öylece…Gelgit etkisini de hatırlayınız.

Rye güzeldir ve sokaklarında kaybolursunuz ama yorulunca Deniz Kızı'nın Mekanı’na gitmelisiniz. Tabi burası sadece 15. yüzyılın korunmuş güzel bir hanı değildir. Kaçakçılık devrinin kasabadaki merkezi olduğunu da düşünebilirsiniz.

Bu noktada İngiltere’nin en genç yaşta Nobel Edebiyat Ödülü yazarı Rudyard Kipling’in Kaçakçılığa Övgü şiirini okuyabilirsiniz…

Birkaç hoş dizesi şöyledir;

Soru sormayanlara yalan söylenmez.

Beyler geçerken duvara bak canım!

Parson için konyak,

'Katip için tütün;

Hanımlara dantel,

Casus için mektuplar,

Ve Beyler geçerken duvara bak canım!

Size söyleneni yaparsanız, 'muhtemelen bir şans var,

Fransa'dan buraya kadar size zarif bir oyuncak bebek.

Kadife Valensiya şapkasıyla

Kral George'un mavi ve kırmızı üniformalı adamlarıyla karşılaşırsanız,

Ne söylediğine dikkat et ve ne söylendiğine de.

Jakoben oyun yazarı John Fletcher’in doğduğu ev buradadır ve olduğu gibidir.

Ayrıca bozulmamış ortaçağa binaları, Georgian üslubu alçak boylu estetik kapı girişli yapıları ve yerel sanatçıların ellerinden çıkma desenli müstakil evleri…

İngiltere’nin yanı sıra İskoçya ve hatta İrlanda şehirlerine gidince Georgian Üslubu binalar çıkar karşınıza, bu binaların arka arkaya kral olan George’lar ile ilgisi vardır ama Rye kasabasındaki durum daha başkadır. Kral I George şiddetli bir fırtınadan kaçarken bu kendi adıyla ün salmış evlerde kalmıştır ama tarz tabi o zaman daha şekillenip isimlenmemişti elbette. Ama yine de bu alçak boylu ve çekici binalarla süslü dar sokaklarda yürürken aklınıza gelebilecek şahane kıymette bir bilgi olabilir elbette. Haksız mıyım?

Ama tabi bu küçük bir kasaba nasıl olur da uluslararası bir müzik festivaline ev sahipliği yapar demiyor değil insan. Yani kapasitesi açısından, nüfus yoğunluğunu ve müziksever katılımcıları da düşünürsek şaşırtıcı da gelebilir. Yaz konserleri Türkiye'nin sadece batıdaki tatil kasabalarında olduğu düşünülürse…

Cinque Ports liman şehirlerinin en yakışıklısına…çok iddialı olmamalı ama yine de Rye tabi…

Ne de olsa…

Antik vergi cenneti, eski bir ada, yerinde yönetimin ilk örneklerinden, kendi vergi sistemi olan, kan akıtanı, kanundan kaçanı, barışı ve huzuru bozanı, cezalandıran ve Fransız etkisinden hoşlanmayan Fransa'ya doğru bir bakışla…Rye

Jazz ve Blues festivalini de hak ediyor…Rye