Kendi bakışlarına, değerlendirmelerine ve tutumlarına göre ÜÇÜ de haklı.
Kimlerden bahsettiğimi anlamış olmalısınız.
Son zamanlarda yaşanan olayların kahramanları ; Cumhurbaşkanı Eroğlu, Başbakan İrsen Küçük ve eski Sağlık Bakanı Ahmet Kaşifden söz etmekteyim.

Her üçü de UBP , Kıbrıs Türk halkı ve devleti(KKTC) için kendilerini adamışlar.
Öyleyse nedir pay edilemeyen, nedir aralarındaki bu güç yarışı...?
Bu kadar inatcılık olur mu ?
Farkında olmuyorlar mı UBP ye, halkımıza ve devletimize verdikleri zararlardan...?

Dış müdahalelere, dürtülere uyarak kavgayı daha da büyütmeleri doğru mu, yakışık alır mı bu üç güzide insanımıza?

Sıra ile; önce Eroğlu, İrsen Küçük ve en son da Ahmet Kaşif, peş peşe basın toplantısı düzenlediler.
Eskiden bir telefonla olsun arananlardandım. Şimdi hiçbiri aramadı, davet etmedi. Ben de katılmadım.
Rahmetli genç gazeteci Sertaç Aliriza Görgün, davet edilse de edilmese de her basın toplantısına koşardı. Soruları ile ortalığı alt üst ederdi. Bazılarının hoşlarına gitmezdi...ve onu salondan attırmaya bile kalkıştıklarına tanık oldum. Israrla kaldı ve sorularını sıraladı...
Beklenmedik bir şekilde, bilinmeyen nedenlerle genç yaşta öldürüldü.

Esas konumuza değinmekti amacım. Fakat, ben de çok zaman katıldığım basın toplantılarında, gerek bizimkileri, gerekse yabancıları, sorularımla çoklarını rahatsız ettim. İstenmeyen gazeteci olarak da muameleye tabi tutuldum.
Önemi yok.
Sağolsun genç medya çalışanlarımızdan, radyo, televizyonlardan, internetten ilgilendiğim haberleri alabiliyorum.

Üç silahşörümüz (Three Musketeers) den neler işittik, neler öğrendik.!!
Ne yersiz, gereksiz, ithamlar, suçlamalar, alayımsı, küçük düşürücü ifadeler!! İşittik.

Değerli yorumcu Ülker Fahri kardeşimin, dünkü Afrika gazetesinde yayınlanan analiz ve yorumunu herkesin okumasını tavsiye ederim. Belgeleri, rakamları, alınan kararları, hazırlanan raporları, protokolleri ne de güzel sıraladı. Veee, Kıbrıs Türk halkının nasıl bölündüğüne, birlik ve beraberliğin torpillenip berhava edildiğine dikkat çekti. Uzun vadeli hedefleri gündeme getirdi.
O da haklı. Kıbrıs Türkü siyaseti, ticareti, turizimi, eğitimi, dini inançları ile, kısacası bütün yaşamı ile hallediliyor, güçsüzleştiriliyor, bitiriliyor. Bunun farkında değil mi yöneticilerimiz ? Yok mu akıllı, dirayetli, kendi halkını seven, vatanına ve milletine hizmet edecek olan...? Kul köle olmak mı lazım koltuk, makam, kara marsedesler, muhafızlar, güç uğruna? Hem de eğreti güç!!. Esas gücün başka ellerde olduğunu bile bile!!

Yarınki UBP kurultayından ne sonuç çıkarsa çıksın UBP daha da hırpalanacak, yara almayacak mı? Bu da kimlerin işine geldiğini, geleceğini hesaplayan, düşünen yok mu?

Basın toplantılarında söylenenlerden öyle anlaşılıyor ki
UBP de, halk da derin yaralar alacak.
Ne olur, aklı selim galip gelsin. Hep beraber dua edelim, başkaları uğruna, koltuk, makam ve çıkarlar uğruna Kıbrıs Türk halkının birliği, bütünlüğü, beraberliği kökten berhava edilmesin.
Hepimiz, bu, Kıbrıs gemisinde seyahat etmekteyiz. Gemi batırılırsa hepimiz de batıp, boğularak mahvolacağız.
Öfke ile kalkan zararla otururmuş.
Lütfen, serin kanlı, öfkesiz, kavgasız, hoşgörülü, anlayışlı davranarak, geleceğimizi iyi değerlendirerek hareket edelim. Birbirimizi yemiyelim.
Yarın ola, hayır ola, UBP kurultayı hayırlara vesile ola!!

(Star Kıbrıs)