Geçtiğimiz gün Ankara Barosu’nun mesleğe giriş töreninde yaşandı “örtü krizi”. Adliye ve büro stajlarını tamamlayanCeren Turgut, avukat olmaya hak kazanmıştı ve Baro’da düzenlenecek mesleğe giriş töreni onun hayatındaki en önemli günlerden biriydi. Genç avukatların mesleki cübbelerini gelenek gereği üstat konumundaki öncüllerin giydirmesi adeti vardır.. Ceren Turgut da stajını bürosunda yaptığı Avukat Zübeyde Kamalak’tan rica etmiş, törende kendisini ikmal etmesini... Derken... Olan olmuş...

Zübeyde Kamalak, kendi avukatlık cübbesini giyerek kürsüye doğru yürümek istediğinde... Baro Başkanı Avukat Metin Feyzioğlu tarafından durdurulmuş. Başörtülü birisinin avukatlık cübbesi giyemeyeceğini, illa törende yer alacaksa, kürsüye cübbesini giymeden çıkması gerektiğini söylemiş Zübeyde Kamalak’a... Tam bir fiyasko!

Mesleğe yeni giriş yapacak umutlarla dolu genç avukatın yemin töreninin, bu şekilde nahoş bir yasaklamayla berbat edilmesi ayrı konu... Yaşını başını almış “üstat” konumundaki bir kadın avukatın, genç meslektaşları önünde rencide edilmesi ayrı konu... Başörtüsüyle avukatlık yapılamayacağını iddia etmekse hepten ayrı bir gaf... Hangisini sayalım?

Ankara Baro Başkanı Avukat Metin Feyzioğlu, Avukatlık Kanununda başörtüsüyle ilgili yasaklayıcı bir madde olmadığını bilmez mi?

Ankara Baro Başkanı Avukat Metin Feyzioğlu, Ticaret Kanununda avukatların, “memur” değil, birinci sınıf tacir hükmünde meslek icra ettiklerini bilmez mi?

Ankara Baro Başkanı Avukat Metin Feyzioğlu, Anayasa’daki çalışma özgürlüğünün kısıtlanamayacağı ile ilgili hükümleri, dini inanç, fikir ve kanaat sahibi olma hürriyetleri ile ilgili amir hükümleri bilmez mi?

Ankara Baro Başkanı Avukat Metin Feyzioğlu, Türkiye Cumhuriyeti’nin de imza vermiş olduğu Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi’ni bilmez mi? İmzalanmış Uluslararası Sözleşmelerin, Anayasamız açısından bağlayıcılık özelliği taşıdığını hiç işitmemiş mi?

Bir Baro Başkanı ve hukuk adamı olarak bunları bilmemesine imkan yoktur. Peki öyleyse hiçbir hukuki mesnedi olmayan bu örtü yasağını, üstelik de adliyede bile olmadıkları sivil bir ortamda, ne hakla sürdürüyor? Yasağı uygulaması bir yana, bu yasağı uygularken, aslında apaçık bir suç işlediğini farkında değil mi?

***

Avukat Zübeyde Kamalak’la ilgili bu haberin duyuruluş şekli de dikkat çekici... Saadet Partisi Genel Başkanı Prof. Mustafa Kamalak’ın eşi olması hasebiyle, belki hiç görülmeyecek, bahsi bile geçilmeyecek bu “cübbe terörü”, gündemimize politik angajmanı üzerinden düştü...

Oysa bu haber, Zübeyde Hanım’ın eşinin politik ve popüler kimliği üzerinden değil, bizatihi kadın hakları üzerinden okunarak, öncelikle kadın hassasiyeti duyan sivil kesimlerce önemsenmeliydi. Kadın kuruluşları nerede?Feminist gruplar nerede?

Kadın ve aile hukuku konusunda “şiddet”le mücadeleyi devlet politikası haline getirmiş Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığımızın bu hukuk dışı yasaklamalar hakkında görüşü nedir? Sadece Türkiye’nin değil dünyanın en büyük sivil kadın örgütlerinden birisi olan AK Parti Kadın Kolları’nın avukatların yaşadığı hukuk dışı yasaklar hakkındaki görüşü nedir? Başta Sayın Fatma Şahin ve Sayın Güldal Akşit olmak üzere hem Bakanlıkta hem de aktif politikada siyasetle uğraşan güçlü kadınların bu yasaklar hakkındaki görüşlerini elbette biliyoruz, onlar da memnun değil yasaklardan.

Lakin, bilmekle kalmıyor, bitmiyor iş... Artık temenniden ve sözlerden değil, gerçek anlamda hürriyetlerden, hayatın içindeki özgürlüklerin yaşanmasından bahsediyoruz...

Kadın avukatlara uygulanan yasak ayıbı, ne zaman bitecek?

(STAR)