Türkiye’de yeni bir sivil ve demokratik anayasa çalışmaları sürerken biz Avrupa anayasalarına bir göz atalım istedik.


Avrupa anayasa kavramı ile ilk kez 1215 tarihinde kralın yetkilerini sınırlayan Magna Carta ile tanıştı. Ancak bugünkü anlamda ilk yazılı Anayasa 1781 yılında ABD’de yapılmıştır.


Anayasa bir devletin temelidir. Devlet organlarının çalışma şekillerini anlatır. Ama en önemlisi vatandaşların hak ve görevlerini güvence altına alır. Anayasa, devlet ile vatandaş arasındaki temel bir sözleşmedir.


Anayasa konusu Türkiye’de her zaman önemli olmuştur. 1876’da başlayan anayasa süreci ne yazık ki darbeler anayasaları ile devam etmiştir.


Bugün ise umudumuz bütün partilerin uzlaşması ile yeni sivil, özgürlükçü ve halkın beklentilerine önem ve öncelik veren bir anayasanın yapılmasıdır.


Avrupa anayasalarına şöyle bir göz atınca bazılarının örneğin Almanya, irlanda ve Polonya Anayasalarının giriş bölümleri Hiristiyan değerlerine referansla başlıyor.


Benim en çok dikkatimi çeken anayasaların ilk birinci maddeleridir.


İtalya Anayasası madde 1: “
İtalya çalışma üzerine kurulu bir demokratik Cumhuriyettir. Egemenlik halka aittir ve halk bu egemenliği Anayasanın şekilleri ve sınırları içinde kullanır.”


Federal Almanya Anayasası madde 1: “İnsanın onur ve haysiyeti dokunulmazdır. Tüm devlet erki ona saygı göstermek ve onu korumakla yükümlüdür.” (www.adalet.gov.tr).


Hollanda Kraliyet Anayasası 1: “Hollanda’da bulunan herkes, eşit durumlarda eşit muamele görürler. Din, hayat görüşü, politik eğilim, ırk, cinsiyet veya her ne sebeple olursa olsun, ayrımcılığa izin verilmez.”


Avrupa anayasaları sivil, demokratik ve özgürlükçü oldukları için otoriter merkeziyetçi devlet yapısı yerine,  yerinde yönetimin egemen olduğu adem-i merkeziyetçi ve eyalet sistemini temel alırlar. Çünkü bu eyalet sistemi üniter ve bölünmez devlet ve toplum yapısının temel sigortasıdır.
 


Anayasal Sosyal ve Klasik Haklar


Demokrasi ile yönetildikten sonra devletin şekli, monarşi, krallık, başkanlık veya cumhuriyet olmuş, bu durum Avrupa’da pek fark etmiyor. Çünkü krallıkla yönetilen ülkelerde en iyi demokrasi ve anayasalar mevcut.  İşte   örneğin Hollanda Kraliyeti ve Anayasası.  


Hollanda’nın yeni kralı Willem Alexander, 30 Nisan 2013 tarihinde ‘Yeni Kilise’de aynen masallardaki gibi yapılan büyük bir  şölenle krallık taçını giydi ve yemin edip göreve başladı.


Hollanda Kraliyet Anayasası, örnek gösterilecek bir anayasadır.


Çünkü bu Anayasa ile  devlet,  vatandaşlarına karşı olan görevlerini sosyal  ve klasik haklar ile tam olarak sağlıyor.


Devlet, sosyal haklar ile herkese konut, iş , aş, sağlık, geçim imkanları, güvenlik ve eğitim hizmetlerini sunmaktadır.


Yaşlı, kimsesiz, fiziksel, ruhsal ve zihinsel özürlüler devlet bakımı ve güvencesi altındadır. Devlet, işsiz ve yardıma muhtaç vatandaşlarını kimseye muhtaç etmiyor. Onlara geçimlerini sağlamak için sosyal yardım ödeneği veriyor.

 

Aynı devlet, klasik haklar ile  insan hak ve özgürlüklerini de koruma altına almıştır. Anayasanın birinci maddesi ile her türlüayrımcılık yasaklanmıştır. Keyfi tutuklama olamaz. Konut dokunulmazlığı, can ve mal güvenliği, din ve vicdan hürriyeti, düşünce ve anlatım özgürlüğü, örgütlenme, toplantı ve gösteri yapma hakkı ve haberleşme özgürlüğü devlet güvencesindedir.


İşte demokratik ve sivil bir anayasa, vatandaşların böylesi sosyal ve klasik haklarını güvence altına alan bir anayasadır. Devlet, millet içindir. Böylesi sosyal bir anayasaya aynı zamanda barışın da sigortası olur.


NOT: T.C. Adalet Bakanlığı (www.adalet.gov.tr) sitesinde Avrupa Anayasalarının Türkçe tercümelerini yayımlamış. Çok büyük bir hizmet. Bu hizmetten dolayı sayın Bakanlığımızı kutlarız.