Hollanda milletvekili seçimleri geride kaldı.

Seçim sonuçlarına göre 100 milletvekili sağ partilerden, 50 milletvekili de sol partilerden seçildi.

Şimdilerde dört sağ parti bir araya gelerek yeni hükümeti kurmaya çalışıyorlar.

Aslında son yıllarda Avrupa’da aşırı sağ partiler bir ilerleme kaydediyor. Bununda nedeni suni olarak yaratılan bir göçmenlik krizidir.

Oysa Avrupa her zaman göçmenlere ihtiyaç duymaktadır ve duyacaktır da.

Çünkü göçmenler içinde yaşadıkları her toplum için bir zenginliktir.

Aşırı sağın oy alması için her zaman bir ötekiye, günah keçisine ihtiyacı olmuştur. Tarihte bunun örneklerini gördük.

Burada sol ve sosyal demokrat partilere büyük görevler düşmektedir.  Neden sol ve sosyal demokrat partiler? Çünkü Avrupa’da göçmenlere en çok sahip çıkan partiler sol partilerdir.

Örneğin, aşırı sağcı ve İslam karşıtı parti: “Biz iktidara gelince Kuran’ı yasaklayacağız. Camileri kapatacağız,”  dediğinde sosyal demokrat lider Wouter Bos ise şöyle bir yanıt vermişti: “İslam, Hollanda toplumunun ayrılmaz bir parçasıdır.”

Ve bu son seçimlerde Sosyal Demokrat Parti PvdA ile Yeşil Sol Parti’nin milletvekili listesinin ikinci sırasına aşağıda resmi olan başörtülü Müslüman Bayan Esmah Lahlah’ı koydular ve milletvekili seçildi.

Bu demek ki Hollanda sol partileri,  İslam’a, Müslümanlara ve göçmenlere sahip çıkmaktadırlar.

YENİ SÖYLEM GEREKLİDİR

Mevlana’nın dediği gibi: “Dün dünde kaldı cancağızım. Bugün yeni şeyler söylemek lazım.”

Amsterdam Üniversitesinde öğretim görevlisi Galina Cornellisa sol partilere şu yeni söylemlerde bulunuyor.  (1)

Sol partiler, göçmenliği durdurmak için cesur kararlara imza atmalıdırlar. Göçmenliğin ana nedeni yoksulluktur. Yoksulluk iç savaşa dönüştüğünde insanlar yurtlarından kaçıyorlar. Dünyada öncelikle bu fakirliği kökten çözmek gerekiyor. Bunun için bütün yoksulları kapsayacak bir şekilde evrensel düzeyde geçerli bir iş, yaşam güvenliği ve geçim garantisi sağlanmalıdır.

Dünya çapında bütün yoksullara geçimlerini sağlayacak temel bir aylık ödenmelidir. Bu aylık, yoksulların geçimlerini ve yaşamlarını güvence altına almalıdır. Böylece kimse yoksulluktan dolayı anavatanını terk etmeyecektir.

Hollandalı ekonomist İngrid Pobeyns, bu konuda (Limitarisme) yani zenginliğin bir sınırı olmalı isimli bir kitap yazdı.(2)

Kitabında önce şu soruyu soruyor:

“Bir insan neden 10 milyon avrodan daha fazla bir zenginliğe sahip olmak ister?”

İngrid Pobeyns, bu kadar büyük bir zenginliğin toplum için zararlı ve tehlikeli olduğunu belirtiyor. Çünkü bunların toplumda ve devlette çok büyük güçleri var. Bu zenginlerin ekonomik güçlerini azaltarak büyük eşitsizlikleri ortadan kaldırmak gerekiyor diyor.

Kimse kendi parası ile zengin olmuyor. Zenginler, ticaret vb yollarla toplumun parası ile zenginleşiyorlar.

Öyle ya 10 milyon avro büyük bir servet. Ama dünyanın en büyük zenginlerinin örneğin Bezos’un serveti 113 milyar dolar. Bil Gates’in serveti ise 98 milyar dolar.

Özetle zenginliği sınırlandırıp, zenginlerden varlık vergisi de alarak yoksulluğu da ortadan kaldırmak gerekiyor. Bugünkü dünyanın en büyük sorunu işte budur. Bunun için yeni söylemler gerekiyor.

Bekir Cebeci

(Eğitim, Araştırmacı Yazar)

Rotterdam, 12 Aralık 2023

e-mail: [email protected]

Kaynakça:

  1. de Volkskrant gazetesi, 6 Aralık 2023
  2. de Volkskrant gazetesi, 2 Aralık 2023