Başkanlık sistemi konusunda Başbakan “olursa ne âlâ, olmazsa canımız sağolsun” tonunda mesajlar veriyordu.

Gerçek pek öyle değil galiba.

Başkanlık sistemine geçilmediği takdirde Erdoğan’ın Çankaya’ya çıkmak istemediği yolundaki yorumlara paralel olarak yüksek yargının tartışmaya katılarak başkanlık sisteminden yana ağırlık koymaya başlaması şunu gösteriyor:

İktidar ve destekçileri işi oluruna bırakmayacak!

Danıştay’ın kuruluş yıldönümü töreninde Danıştay Başkanı Karakullukçu, siyasi taraf durumuna düşüreceği riskine aldırmadan kendisini tartışmanın ortasına attı.

Başkanlık sisteminin demokratik bir yönetim modeli olduğundan başlayıp siyasi istikrar, olumlu ekonomi iklimi ve başarılı kuvvetler ayrımı sağladığına kadar inci dizer gibi övgüler dizdi.

“Başkanlık Sistemi Methiyesi” Başkan Karakullukçu’nun basına ve davetlilere dağıtılan konuşma metninde yer almıyordu.

O halde ne olmuştu?.

Dediği gibi konu güncelleşince konuşma metnine kendi mi ekleme yapmıştı, yoksa iktidardan gelen isteği mi karşılamıştı?

Tek iyi örnek ABD

“Hiçbir yüksek hâkim böyle bir isteğin muhatabı olmayı kabul etmez” denmesin.

Hüseyin Karakullukçu, iktidarın yüksek yargıya yönelik operasyonu ardından gelmiş bir Danıştay Başkanı’dır.

Onun seçildiği gün Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç memnuniyetini “Kurban olduğum Allah; verdikçe veriyor” sözleriyle ifade etmişti.

Bu nedenle Karakullukçu’nun başkanlık sistemini Başbakan’ın istediği seçenek olduğu için desteklediğini düşünmek çok yanlış olmaz.

Peki başkanlık sistemi konusunda Danıştay Başkanı’nın saydığı yararlar ve üstünlükler gerçeği yansıtmıyor mu?

Yansıtıyor ama sadece sistemin tek iyi örneği ABD’deki durumu yansıtıyor.

Öteki örnekler, başkan seçen her ülkede ABD’deki başarının tekrarlanamayacağını kanıtladı çünkü.

Amerikan başarısının sırrı, federal yapılı bir devlet zemininde işlemesidir.

Güçler ilişkisi, denetimin etkinliği, idarenin şeffaflığı, hak ve özgürlükleri garanti altına alan hukuk düzeni, üç yüz yıllık bir anayasalı geçmişe dayanıyor.

ABD’ye benzemeyiz

Uzmanlar Türkiye’de başkanlık altyapısını kurmak için binlerce yasanın değişmesi gerektiğini söylüyorlar.

AKP iktidara geldiğinden bu yana yaşadığımız köklü kadro ve yasal düzen değişiklikleri Türkiye’yi ABD’deki iyi örneğin talep ettiği altyapıdan fersah fersah uzaklaştırmıştır.

Bütün gücü elinde toplamak için on yıldır uğraşan iktidarın, Amerika’daki başkanlığa uyum sağlamak uğruna bu kazanımlardan vazgeçeceğini kimse beklememelidir.

Bu ümidi veren bir işaret yoktur ama tersi vardır. Danıştay Başkanı dün başkanlık sistemine destek verirken özerk olarak kurulan üst kurulları kötüledi.

Bunların “demokrasinin gereklerini zayıflattığı”nı öne sürdü.

Gerçek tam aksi yöndedir halbuki.

Bağımsız üst kurullar merkezi otoritenin yetkilerini paylaştırarak demokrasinin gelişmesini sağlar.

Bu kafa ile düzenlenecek bir altyapı ile başkanlık sistemi kurulamaz.

Dünyada “başkanlık” adıyla anılan diktatörlüklere bir yenisini ekler. O kadar!

(Vatan gazetesinden alınmıştır)