Diyarbakır ve Diyarbakır halkı hafta sonu heyecanlı ve tarihi anları yaşamayı beklerken yerel seçimlerin yaklaşması, adayların yavaş yavaş açıklanması da bu heyecana ayrı bir heyecan katmaktadır.


Kürtlerin tarihinde önemli bir yeri olan, Ortadoğu'da başta Saddam gibi cellat ve hunhar zalimlere karşı savaşan ve büyük bedeller ödeyen önemli ailelerinden biri de kuşkusuz Barzani ailesidir. Barzani Ailesinin reisi ve Kürt halkının da lideri olan Molla Mustafa Barzani'nin oğlu Mesud Barzani'nin 21 yıl sonra Diyarbakır'a geliyor olması, yine Kürt halkının yüreğinde taht kuran Sanatçı Şiwan Perver'in gelecek olması da ayrıca tarihe altın sayfasına yazılacak anlardan biri olacaktır.


Tarihin altın sayfalarını buluşturan ve bir nebze de olsa geçmişte Cunta Rejiminin bölgede Kürt halkına uyguladığı insanlık dışı uygulamalar ve işlediği hunharca cinayetlerin acısını hafifletmek için cesur ve onurlu adımları atan Başbakan Erdoğan'ın bu buluşturmayı gerçekleştirmesi de kuşkusuz tarihin yazılmasına en büyük katkıyı sunan lider sıfatını kazanmış olacaktır.


Tarih boyunca zulme, adaletsizliğe ve onursuzluğa boyun eğmeyen Diyarbakır halkı, İslam dininin bayraktarlığını yapan, bağrında 270 Sahabiyi barındıran, barışın ve kardeşliğin simgesi olan bir halk olarak da tarihe adını yazdırmıştır. Mazlumdan, barıştan ve adaletten yana tavır almış, zalime, zulme ve onursuzluğa kanıyla ve canıyla başkaldırmıştır.


Öyle inanıyorum ki; Diyarbakır halkı bu hafta sonu da adını bir kez daha tarihe yazdıracak, kente gelen misafirlerini büyük bir coşku ve heyecanla karşılayacaktır. Misafirperverliğini bütün cihana ve kardeşliğini de bütün aleme gösterecek, birlik, beraberlik ve bütünlükten yana resmin karesini tamamlayacaktır.


Şimdiden Diyarbakır halkını kutluyorum...


Bu kadar tarihi şahsiyetlerin kente gelmesi ve tarihi anların yaşanmasında katkı sunmasına karşın halkın talepleri olmaz mı? Kuşkusuz olur. İşte bu katkıyı isteyenlerden biri de Ak Parti'nin Diyarbakır Büyük Şehir Belediye Başkanlığı için tek resmi aday adayı olan Mustafa Nesim Sevinç'tir. Diyarbakır gibi 1,5 milyon nufüsa sahip bir kentin tek bir aday adayının olması da ayrıca düşündürücü, Ak Parti adına da üzüntü verici bir durumdur. Ak Parti bunun sepep ve sonuçlarını bence çok iyi değerlendirmelidir.


Eğer Ak Parti Diyarbakır'ı almak istiyorsa işi hafife almaması, çevresinde rant peşinde koşanları değil, esas olarak Diyarbakır halkını dinlemesi, halkın içselleştirebileceği adayı seçmesi, bir önceki seçimde yaptığı hataları yapmaması ve şimdiye kadar yapılan hizmetlerin ve gerçekleştiren reformların halkın anlayabileceği en iyi bir dille anlatması gerekir.


Kimse kusura bakmasın geçen genel seçimlerde Fethullah Gülen hoca öğrencilerinin kapı kapı dolaşıp Ak Parti'ye oy verilmesi için gece gündüz çalışması kadar eğer adaylar da çalışabilmiş olsalardı Ak Parti yüzde 32 değil en az yüzde 40'ı alacaktı. Ne adaylar ve ne de teşkilat Camia kadar özveride bulunup çalışmadı. PKK'nin korkusundan dışarı bile çıkamıyorlardı.


Şimdi gel gelelim Ak Parti'nin tek resmi aday adayı olan Mustafa Nesim Sevinç'e:


1958 Diyarbakır doğumlu, ilk ve orta öğretimini Diyarbakır'da tamamlayan, İktisat Fakültesi mezunu olan Sevinç, 1992 yılında Güneydoğu Sanayici ve İş Adamları Derneği (GÜNSİAD) Kurucu Genel Sekreteriliğini, Genel Başkanlığını ve daha sonra kuruluan DİSİAD Başkanlığını yapmıştır. Yerel Yönetimlerden sorumlu Ak Parti İl Başkan Yardımcılığı görevinde de bulunan Sevinç, halen İsrafı Önleme Cemiyeti (İMC) Kurucu Eş Başkanlığını yapmaktadır.


Sevinç'le kısa bir söyleyşi yaptım ve kaç soru sordum.


Sevinç; “Devletin ve siyasi partilerin vatandaşla en iç içe olduğu yer Belediyelerdir. Vatandaşın devlet ve hükümetle temas ettiği ilk ilk yerde yine Belediyelerdir. Yerinden Yönetimi savunan biri olarak yönetimlerin güçlendirilmesini ve Yerel Meclislerin söz sahibi olmasını hep savundum. Şimdiye kadar katıldığım tüm toplantı, seminer ve sempozyumlarda hep Yerinden Yönetimi savundum.”dedi.


“Cumhuriyet tarihimizde iktidar olup da müktedir olamayan hükümetler vardı” diyen Sevinç; son bir kaç yıldır ilk defa müktedir olan Ak Parti hükümeti olduğunu, Kürt halkına yerelde hizmet etmenin Ak Parti ile uzun zamana yaymadan kısa vade de hizmet edebileceklerine inandığı için Ak Parti'den aday aday olduğunu söyledi.


Mustafa Nesim Sevinç; “Ak Parti Kürt sorununun çözümünde gösterdiği tavır, Cumhuriyet tarihinden beri inkar edilmiş bir halkı var sayıp haklarının verilmesi gerektirdiği, Kürtlerin dışındaki başka halklara da anlatmaya ve onları ikna etmeye çalıştı. Çözümün zorlu olduğu gibi uygulamada da zorlukları olduğunu biliyoruz. Ben İşadamları derneklerinin kökeninden gelmekteyim. Bölge İşadamları, hangi partiden olursa olsunlar, temsilciler bölgeyi ziyaretlerinde konu önce Kürt sorunu ile çözümü konuşulurdu. Ve klasik devlet destekleri istenirdi.


Kısa bir süre önce hükümetin üst düzey yetkilileri ile iş camiasının temsilcileri ile yapılan görüşmelerde “ekonomik gelişmeler”, “yatırımlar nasıl olmalı?” gibi konuşmalar ağırlıktaydı. Sizin bana sorduğunuz soruyu Kamuoyuna sorduğumuzda bize cevap olarak devlete geçmişin etkisi olan tüm güvensizliklere rağmen, -ki “bu konuda bize de ne görev düşüyorsa yapalım.” diye olumlu bir tepki vardır.


Kürtlerin yaşadığı bölgede işsizlik halen olmasına rağmen yaşam kalitesi değişti.


Eskiden GAP ve bunun gibi yatırımlar bu bölgenin faydalanmasından çok batıya aktarım amaçlı yapılırdı. Şimdi ise bölgenin kalkınması için geçmişte uygulanan geri bırakıtırılma politikasından vazgeçilip bölgenin gelişmesi için kaynaklar aktarılmaktadır.”dedi.


Bana göre Sevinç'in bu tespiti çok can alıcı ve çok yerinde bir tespittir. Çünkü bildim bileli bölgenin İşadamları ve bütün kanaat önderleri bu konudan muzdarip olduklarını anlatıp duruyorlardı. En başta da rahmet ve minnetle andığım Kasaplar eski Oda Başkanı Sait Şanlı bu konuyu çok kez benimle paylaşmış ve bölgeler arasında gelir dağılımındaki adaletsizliklerden ötürü bölgenin gelişemediğini söylemişti.


Devamında Sevinç şunları aktardı bana: “Dikkat ederseniz eskiden bu bölgeye neden yatırım yapılmıyor diye soruluyordu. Sizde sorunuzda bölgeye yapılan yatırımların sonuçlarını soruyorsunuz. Başbakanımız demokratik paketin sonrası olduğunu net olarak ifade etti.


Kanaatimce kesin olarak Türk halkı da Kürt halkı da barış ortamının bozulmasının herkesin zararına olacağını biliyor. Halkların bu barış ortamının bozulmasına müsaade etmeyeceğinden eminim.


Barış sürecinden önce açılan bütün açılımlar, atılan bütün demokratik adımlar ve yaklaşık sekiz ay önce başlatılan “barış süreci”ni en hızlı algılayan yine Kürt halkı olmuştur. Başta Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde ve Batı'da yaşayan bütün Kürtler barış sürecine sahip çıkarak yüzde 90 oranında destek vermiştir.


Demokratik açılımların ve barış sürecinin anlatılması yukarıda da söylemeye çalıştığım gibi Kürtlerin dışındaki halklara da anlatmada zorlandı. Kürt açılımını Kamuouyuna yansımayan bölümlerini bile algılayıp yorumladı.”dedi.


Sevinç; hafta sonu Diyarbakır'a gelecek olan Başbakan'dan ne tür talepleriniz olacak? Sorumla ilgili şunları söyledi.


“Başbakan Diyarbakır'a ilk gelmiyor. Her gelişinde nasılsa yine aynıdır. Başbakanın Diyarbakır dışında yaptığı konuşmalar çok daha önemlidir.”dedi.


Ak Parti Diyarbakır'da seçimi kazanır mı? Sorumla ilgili de Sevinç çok politik bir cevap vererek şunu söyledi. “Seçimi şans olarak değil, yapılanların ve emeklerin karşılığı olarak değerlendirilmelidir. Yapılanların da seçmene anlatılması da önemlidir. Her zaman Ak Parti seçimde başarılı çıkabilir.”dedi.


Evet Ak Parti seçimde başarılı çıkabilir lakin PKK'den ölüm tehdidi alıyorum diye sokaklara inmekten çekinen bu il ve ilçe teşkilatlarıyla kazanması bana bir rüya gibi gelmektedir. Kimse kusura bakmasın kazanmak istiyorsanız korkmadan, cesurca halkın arasına dalıp tek tek evleri dolaşmanız ve halka kendinizi anlatmanız lazım. Basın üzerinden verilen abuk-subuk demeçlerle Diyarbakır gibi kırılgan ve hassas bir yerde seçimi kazanamazsınız.


Şimdiye kadar alınan oyların yüzde 70'i adayların veya teşkilatın oyları değil Erdoğan'ın oylarıdır. Merak eden varsa buyursun araştırsın...