Bana birisi "Abdullah Gül nasıl cumhurbaşkanlığına aday oldu" diye sorsa "Bülent Arınç sayesinde" derim.

Bekir Bozdağ, Arınç'ın sitemlerinden muhalefet ekmek çıkmaz, boşuna el ovuşturmasınlar dedi.

Tamam, muhalefete ekmek çıkmaz. Ama iş öyle denildiği gibi "iletişim kazası"na da benzemiyor.

Öğrenci evleri tartışmasına sebep olan konuşma bir gazeteye haber olduğu gün Arınç, "Gündemimizde böyle bir konu yok. Böyle bir konuşma da olmadı" şeklinde özetlenebilecek bir açıklama yapmıştı.

Başbakan ertesi gün, "Ben söylediği sözün arkasında durmayanlardan değilim. O konuşmayı yaptım" dedi.

Bunun üzerine Bülent Arınç, TRT Türk üzerinden Başbakana sitem etti. Kamuoyunda bazıları benim hiçe sayıldığımı düşünüyor dedi; bir çelişki var gibi görünüyor. Bu çelişkiyi düzeltmek Başbakana düşer.

Özgül ağırlığından bahsetti. Sadece bir bakan olmadığını başka şeyleri de temsil ettiğini söyledi.

Başbakan ve diğer partililer ise bu konunun aile içi mesele olduğunu basın üzerinden tartışmayacaklarını açıkladılar.

Onlar aile içinde tartışadursunlar. İşin aslını anlamadan dahi şu soru sorulabiliyor:

Bülent Arınç bu haberi yalanlamak yerine, böyle bir konuşma olmadı demek yerine neden "bakanlar kurulunda bu konu gündeme gelmedi. İstişare toplantısındaki konuşmaları parti sözcülerimize veya genel başkana sorun onlar gerekirse detayını size anlatacaklardır" demedi.

Başbakanı ile istişare etmeden neden ve hangi hesapla (veya sebeple) yalanlama ihtiyacı duydu? Bu açıdan bakınca böyle bir soru çıkıyor.

Öbür taraftan bakınca Başbakan'ın hükümet sözcüsünü yalanlamak yerine insani ilişkiler ve nezaket icabı onu da koruyacak bir çıkış yolu araması lazımdı, denilebilir ama aradan bir gün geçtiği için o açıklamanın, "Evet ben konuşmayı yaptım. Konuştuklarının arkasında durmayanlardan değilim" açıklamasının ölçülerek, tartılarak, önü arkası hesap edilerek yapıldığı sonucu çıkıyor.

....

Bülent Arınç partinin en sade yaşayan mensuplarından biri. Dürüstlüğünü herkes kabul ediyor. 30 yıllık politikacı ve kredi kullanarak otomobil alabiliyor.

Yine bana göre irticalen saatlerce ve tutarlı bir şekilde konuşabilecek bir iki isimden biri.. Hatta birincisi..

Nazik insan.

Benim ilgi alanıma cumhurbaşkanlığı seçimlerinde koyduğu tavırdan sonra girdi. O zamanlar 2007 seçimlerinden önce partide denge unsuruydu. Partinin önemli üç ayağından biriydi. Şimdiki pozisyonunu değerlendiremiyorum.

Ama tartışmalara sebep olan açıklamaların yalanlamaların, serzenişlerin sıradan olduğunu da düşünmüyorum.

Satır arası beyanlarından üç dönem kuralının kaldırılmasına karşı olduğu (prensiptir saygı duyulur), başkanlık sistemine sıcak bakmadığı anlaşılıyor.

Partili cumhurbaşkanına henüz net bir tavrı yok. Muhtemelen karşıdır, demek zorlama bir tahmin olmaz.

Üç dönem kuralı, partili cumhurbaşkanlığı, imkânsız gibi görünse de başkanlık sistemine nasıl bakıldığı önümüzdeki dönemde kimin nasıl pozisyon alacağını gösteren sağlıklı ip uçları.

(Türkiye Gazetesi'nden alınmıştır)