\"Kafkas İslam Ordusu 1918\" belgeselini yaparken 1760-1918 tarihleri arasında yaşananları tekrar ele alma ihtiyacı hissettik. Belgeseli İmam Mansur\'un Kafkaslarda başlattığı Müridizm Hareketinden yola çıkarak Kafkas halklarıyla Osmanlı Devleti\'nin ilişkilerini, 1853-56 Kırım harbini, 1864 Büyük Kafkas Sürgününü ve 1914\'de Osmanlı Devleti\'nin I. Dünya Savaşı\'na girişini, Sarıkamış Harekâtını, Çanakkale Savaşını, Kut\'ül Ammare Zaferini, Filistin Cephesi\'ni yeniden yorumladık ve Azerbaycan, Dağıstan Harekâtını (Kafkas İslam Ordusu) anlattık. Okuduğum, dinlediğim ve anladığım kadarıyla, gayri resmi tarih, resmi tarihten daha gerçekti.


Şimdi yakın tarihe ait bir kısım notlar düşelim. 1912-13 Balkan Harbinde kurşun atmadan, birbirini ezerek kaçışan, bir kısmı İttihat ve Terakki, bir kısmi ise Hürriyet ve İtilaf Fırkası taraftarı subaylardan oluşan, birbirine istihbarat dahi sağlamayan, düşman kamplara bölünmüş bir ordumuz vardı. Nasıl oldu da bu ordu 1914-22 tarihleri arasında I. Dünya Savaşında Balkanlar, Kafkaslar, Orta Doğu, Kuzey Afrika\'da ve Milli Mücadele\'de birçok destan yazan bir orduya dönüştü. Bu destanların en ihtişamlılarından birisi şüphesiz Çanakkale Savaşıdır.


Osmanlı Ordusunun 1914\'de Kafkaslara harekât düzenlemesi Rusya\'yı tedirgin etmiş. Bunun üzerine Ruslar müttefikleri İngiltere ve Fransa\'dan Osmanlıya batıdan cephe açmalarını talep etmiştir. Bunun sonucu olarak da 1915\'de batıda Çanakkale cephesi açılmıştır.


Bugün 18 Mart, Çanakkale Savaşı\'nın dönüm noktası ve deniz zaferinin yıldönümü.


Kamuoyunda bir anket yapsak ve Çanakkale Savaşı\'nın kahramanları kimlerdir diye sorsak, alacağımız cevap doğrunun eksik algılanması olacak. Örneklemek gerekirse: hiç kimse Çanakkale Savaşı esnasında Enver Paşa\'nın Harbiye Naziri ve Başkomutan vekili olduğunu ve Çanakkale savunma planlarını yaptığını ve cepheye sürekli gidip geldiğini bilmiyor.


Çanakkale deniz zaferinin komutanının Müstahkem mevki komutanı Albay İsmail Cevat (Çobanlı) olduğunu, kalp krizi geçirdiği halde aldığı emir üzerine boğazda Karanlık Liman\'a yirmi altı mayını döşeyerek zaferin kazanılmasında büyük pay sahibi olan Nusret Mayın Gemisi Komutanı Yüzbaşı Tophaneli İsmail Hakkı Bey\'i hiç kimse hatırlamayacaktır.


Tophaneli Hakkı görevini yerine getirdikten sonra sabaha doğru tekrar kalp krizi geçirerek vefat etmiştir. İngiliz İmparatorluğu\'nun Bahriye Bakanı Winston Churchill şöyle diyor: \"Bilgilerime göre dört yüz yıldan beri dünya tarihinde Tophaneli Hakkı\'nın yaptığını hiç kimse yapmadı. Yirmi altı mayını Karanlık Liman\'a ekmekle bizim Çanakkale Boğazı\'nı geçmemizi engelledi. Donanmamızın üçte birlik bölümünün yok olmasına sebebiyet verdi.\"


Çanakkale\'nin deniz yoluyla geçilemeyeceği anlaşılınca kara savaşları şiddetlenmiş ve 9 Ocak 1916\'ya kadar sürmüştür. Kara savaşlarının komutanları: 5. Ordu Komutanı Alman Mareşal Otto Liman von Sanders, Kuzey Grubu Kolordusu (Arıburnu) komutanı Esat Paşa (Mehmet Esat Bülkat) ve Güney Grubu Kolordusu (Sedd-ül bahir) Komutanı Vehip Paşa (Esat Paşa\'nın kardeşi Mehmet Vehip Kaçı)


Vehip Paşa komutasında Güney Grubu Kolordusu, Sedd-ül bahir\'de aralıksız 236 gün savaşmış ve Çanakkale zaferine adını yazdırmıştır.


Esat Paşa komutasındaki Kuzey Grubu kolordusu, Çanakkale Boğazı\'nın kilidi sayılan Arıburnu, Conkbayırı ve Anafartalar\'da düşman kuvvetlerine karşı büyük fedakârlıklara katlanarak savundu. Unutmamak gerekir ki Anafartalar kahramanı Mustafa Kemal ve 57. Alay, Esat Paşa\'nın komutasındaki kolorduya bağlıydı. Enver Paşa, Anafartalar\'da gösterdiği başarıdan dolayı Mustafa Kemal\'e tebrik telgrafı göndererek terfi ettirmiştir. Kuzey Grubu savaşları aralıksız 136 gün sürmüştür.


Çanakkale anıldığında Esat Paşa\'yı, Vehip Paşa\'yı ve Cevat Paşa\'yı kim hatırlıyor?


29 Nisan 1916\'da Kut\'ül Ammare\'de Türkler, Kürtler ve Araplardan oluşan ordusuyla bir İngiliz tümenini esir alan Halil Paşa\'yı ve 15 Eylül\'de Azerbaycan\'ı, 7 Kasım 1918\'de Dağıstan\'ı alıp bugünkü Azerbaycan\'ın azadlık yani özgürlük temellerini atan Nuri Paşa\'yı kim biliyor?


1919-25 tarihleri arasında ulus devlet olma sürecinde oluşturulmuş resmi tarihi anlayabilirim. Ama bugün gerçek tarihin ortaya çıkması gerekir. Bu süreçte olan biteni doğru anlamalıyız. Bunu gelecek nesil için yapmalıyız. Artık herkes tarihte hak ettiği yeri almalıdır. Hatıratlarınızda yanlı ve abartılı davranabilirsiniz, bu anlaşılır bir durumdur. Tarih yazımında gerçekleri saklamak veya evirmek doğru bir yaklaşım değildir.


İsmet Berkan, 12 Şubat 2012 tarihli Hürriyet gazetesindeki köşe yazısında çoğumuzun Vehip Paşa\'yı (Kaci) tanımadığıyla ilgili bir yazı yazmıştı. Tanımadıklarımız hanesine birçok şahsiyeti ilave edebiliriz. Enver Paşa, Kazım Karabekir, Rauf Orbay, Vehip Paşa, Esat Paşa, Cevat Paşa, Fahrettin Paşa, Halil Paşa, Nuri Paşa, Süleyman Askeri, Ali İhsan Sabis, Sakallı Nurettin Paşa, Kuşçubaşı Eşref ve ... gibi.

(Yeni Şafak)