KADİR UYSALOĞLU
LONDRA

İngiltere'de medya standartlarını ilişkin düzenleme konusunda, üç büyük siyasi partinin dün gece anlaşmaya vardığı bildirildi. Leveson Komisyonu sonuç bildirisinde yer alan 'yasalarla desteklenmiş yeni bir medya denetleme organı' önerisi, partiler arasında fikir ayrılığına yol açmıştı. Düzenlemeye ilişkin ayrıntıların bugünkü meclis oturumu sonrası daha da netleşeceği belirtiliyor.

Ülkede büyük tartışmalara sebep olan yeni medya standartları düzenlemesi konusunda, üç parti liderinin dün gece geç saatlerde anlaşmaya vardığı ve mecliste yapılması beklenen kapalı oylamanın iptal edildiği kaydedildi. İşçi Partisi ve Liberal Demokrat Partisi liderlerinin birlikte önerdikleri taslak metin üzerinde, Başbakan David Cameron'ın da mutabık kaldığı belirtildi. Bu metnin 'Kraliyet Sözleşmesi' şeklinde onaylanması için 3 partinin hemfikir olduğu vurgulandı.

İktidarın büyük ortağı Muhafazakar Parti lideri David Cameron, bağımsız yeni bir denetleme kuruluşunun oluşturulmasında hemfikir olduğunu, ancak bu kuruluşun yasalarla desteklenmesinin ülkedeki basın özgürlüğüne büyük zarar vereceğini savunuyordu.

Anamuhalefet İşçi Partisi lideri Ed Miliband ve iktidarın küçük ortağı Liberal Demokrat lideri Nick Clegg ise kanunlarla desteklenmeyen bir denetleme organının etkili olamayacağı ve medyanın insanları mağdur etmeye devam edeceğini düşünüyordu.

Ed Miliband sabah BBC'ye yaptığı açıklamada, "Nick Clegg ile birlikte Cuma günü önerdiğimiz taslak metin üzerinde tüm parti liderleri olarak mutabık kaldık. Bu metinde, oluşturulacak bağımsız medya denetim organının 'yasalarla desteklenmesi' maddesi de yer alıyor. Bu tasarı, kesinlikle basın özgürlüğünü sınırlamıyor, tam aksine basını daha güçlü kılıyor." diye konuştu.

Telekulak skandalının ardından medyanın siyaset ve emniyet güçleri ile ilişkilerini masaya yatırmak ve yeni medya standartları oluşturmak için oluşturulan Leveson Komisyonu raporunda, 'bağımsız yeni bir medya denetleme organı oluşturulması ve bu organın yasayla desteklenmesi' talep edilmişti.

İngiltere'de radyo ve televizyonları denetleyen bağımsız bir kuruluş (Ofcom) bulunuyor. Ancak gazetelere yönelik herhangi bir denetleme organı yok. Sadece, gazete haberlerinden mağdur olanların şikayetlerini iletebildiği 'Basın Şikayetleri Komisyonu (PCC)' isminde bir dernek bulunuyor. Fakt bu dernek de ciddi bir yaptırım gücüne sahip değil.

Dünya medya devi Rupert Murdoch'ın İngiltere'deki haftalık tabloid gazetesi News of the World'da (NotW) patlak veren telekulak skandalı sonrası Başbakan Cameron'ın talimatıyla kurulan 'Leveson Komisyonu', medya-toplum ilişkisi, medya-siyasetçi ilişkisi, medya-polis ilişkisini masaya yatırarak yüksek standartlarda medya etik ilkeleri oluşturulması için neler yapılması gerektiğini sorgulamıştı.

Medya, siyaset ve emniyet dünyasından 400'ün üzerinde üst düzey kişinin ifadesini alan 'Leveson Komisyonu', bunun sonucunda 2 bin sayfalık bir rapor hazırlamıştı. Raporda, gazetelerin masum insanların yaşamına zarar verdiğine dikkat çekilerek, 'bağımsız yeni bir medya denetleme organı oluşturulması ve bu kuruluşun yasayla desteklenmesi' tavsiye edilmişti.

İŞÇİ PARTİSİ'NİN DEDİĞİ OLDU

Anlaşmaya varılması sebebiyle, düzenlemeye ilişkin bugün mecliste yapılması planlanan kapalı oturumun iptal edildiği kaydedildi.

Leveson Komisyonu sonuç bildirisinde yer alan 'yasalarla desteklenmiş yeni bir medya denetleme organı' önerisi, partiler arasında büyük anlaşmazlıklara yol açmıştı.

İşçi Partisi ve Liberal Demokrat Partisi liderlerinin birlikte önerdikleri taslak metin üzerinde, Başbakan David Cameron'ın da mutabık kaldığı belirtildi. Bu metnin 'Kraliyet Sözleşmesi' şeklinde onaylanması için 3 partinin hemfikir olduğu vurgulandı.

İktidarın büyük ortağı Muhafazakar Parti lideri David Cameron, bağımsız yeni bir denetleme kuruluşunun oluşturulmasında hemfikir olduğunu, ancak bu kuruluşun yasalarla desteklenmesinin ülkedeki basın özgürlüğüne büyük zarar vereceğini savunuyordu.

Anamuhalefet İşçi Partisi lideri Ed Miliband ve iktidarın küçük ortağı Liberal Demokrat lideri Nick Clegg ise kanunlarla desteklenmeyen bir denetleme organının etkili olamayacağı ve medyanın insanları mağdur etmeye devam edeceğini düşünüyordu.

Ed Miliband BBC'ye yaptığı açıklamada, "Nick Clegg ile birlikte Cuma günü önerdiğimiz taslak metin üzerinde tüm parti liderleri olarak mutabık kaldık. Bu metinde, oluşturulacak bağımsız medya denetim organının 'yasalarla desteklenmesi' maddesi de yer alıyor. Bu tasarı, kesinlikle basın özgürlüğünü sınırlamıyor, tam aksine basını daha güçlü kılıyor." diye konuştu.

Telekulak skandalının ardından medyanın siyaset ve emniyet güçleri ile ilişkilerini masaya yatırmak ve yeni medya standartları oluşturmak için oluşturulan Leveson Komisyonu raporunda, 'bağımsız yeni bir medya denetleme organı oluşturulması ve bu organın yasayla desteklenmesi' talep edilmişti.

İngiltere'de radyo ve televizyonları denetleyen bağımsız bir kuruluş (Ofcom) bulunuyor. Ancak gazetelere yönelik herhangi bir denetleme organı bulunmuyor. Sadece, gazete haberlerinden mağdur olanların şikayetlerini iletebildiği 'Basın Şikayetleri Komisyonu (PCC)' isminde bir dernek bulunuyor. Fakt bu dernek de ciddi bir yaptırım gücüne sahip değil.

Dünya medya devi Rupert Murdoch'ın İngiltere'deki haftalık tabloid gazetesi News of the World'da (NotW) patlak veren telekulak skandalı sonrası Başbakan Cameron'ın talimatıyla kurulan 'Leveson Komisyonu', medya-toplum ilişkisi, medya-siyasetçi ilişkisi, medya-polis ilişkisini masaya yatırarak yüksek standartlarda medya etik ilkeleri oluşturulması için neler yapılması gerektiğini sorgulamıştı.

Medya, siyaset ve emniyet dünyasından 400'ün üzerinde üst düzey kişinin ifadesini alan 'Leveson Komisyonu', bunun sonucunda 2 bin sayfalık bir rapor hazırlamıştı. Raporda, gazetelerin masum insanların yaşamına zarar verdiğine dikkat çekilerek, 'bağımsız yeni bir medya denetleme organı oluşturulması ve bu kuruluşun yasayla desteklenmesi' tavsiye edilmişti.