İngiliz ve Amerikalı bilim insanları, dünyanın interaktif haritasını çıkararak üzerinde her bölge için ortalama hava sıcaklığına göre insan vücudunun maruz kaldığı iklim yükünü daha iyi yansıtan azami ısı ve nem kombinasyonlarını işledi.

Sonuçları Science Advances dergisinde yayınlanan çalışma, daha şimdiden dünyada yaşamanın mümkün olmadığı yerlerin olduğunu ortaya koydu. Vücudun nemle karışık sıcaktan kuru sıcağa göre daha fazla etkilendiği biliniyor. Küresel iklim değişikliği ile ilgili birçok bilimsel yayında, insan yaşamının fizyolojik sınırlarını aşan ölümcül yüksek ısı ve nem kombinasyonlarının çok yakında dünyanın bazı tropikal ve subtropikal bölgelerinde yaşamayı imkansız hale getireceği belirtiliyor.

ABD’deki Columbia Üniversitesi Dünya Enstitüsü’nden ve İngiltere’deki Loughborough Üniversitesi’nden bilim insanları, elverişsiz bölgelerden toplu göçlere ve ülke ekonomilerinin çöküşüne neden olabilecek bu sınıra insanlığın ne kadar yaklaştığını açıklığa kavuşturmaya karar verdi. Dünyanın farklı noktalarında bulunan toplam 7 bin 877 meteoroloji istasyonunun 1979–2017 döneminde topladığı verileri analiz eden uzmanlar, büyük bölgeler için alınan ortalama günlük ısı ve nem değerlerine değil, aşırı değerlerin kısa süreli zirvelerini saptama imkanı tanıyan saatlik bazlı nokta verilere yoğunlaştı.

Araştırmacılar, daha şimdiden dünyanın birçok yerinde iklim parametrelerinin periyodik olarak insanın yaşam sınırlarını aştığını saptadı. Araştırmanın önde gelen isimlerinden Colin Raymond, “Önceki araştırmacılar bunun onlarca yıl sonra olacağını öngörmüştü, bizse bunun şu anda olan bir şey olduğunu gösterdik” ifadelerini kullandı. Asya, Afrika, Avustralya, Güney ve Kuzey Amerika’da bu türden binlerce nokta bulunuyor. Özellikle Basra ve Meksika körfezlerinin kıyıları ve Hint Okyanusu kıyılarında, sıcak havanın buharlaşan deniz suyunu emdiği ve bol miktarda nem oluşturduğu birçok yer mevcut. Kıyıdan uzakta bazı bölgelerde ise nemli muson rüzgarları da benzer bir rol oynuyor. Araştırmacılar, aşırı sıcaklık ve nem ataklarının gözlem süresi boyunca iki katına çıktığını ve sıklıklarının küresel ısınma ile doğrudan ilişkili olduğunu saptadı.

Tekrar eden olaylar Hindistan, Bangladeş ve Pakistan topraklarının büyük bir kısmında, kuzeybatı Avustralya’da, Kızıldeniz ve Meksika Körfezi kıyılarında, ayrıca Kaliforniya’da, Güneydoğu Asya, Güney Çin, subtropikal Afrika ve Karayipler’in bir kısmında kaydedildi. Bilimciler özel ölçümle dünya genelinde ısının 33 derecenin üzerine çıktığı toplam 80 noktayı ortaya çıkardı, sonuçlarda meteoroloji istasyonlarının çoğunun beton ve asfalt birikiminin etkiyi daha da arttırdığı yoğun kentsel bölgelerde olmaması da dikkate alındı.

Raymond, “Bu ölçümler dünyanın bazı bölgelerinin dayanılamayacak bir ısıya varmasına beklenenden çok daha yakın olduklarını gösteriyor. Daha evvel bu bakımdan güvenlik payımızın çok daha fazla olduğu kabul edilirdi” ifadelerini kullandı.