İngiltere hükümet yetkililerinin White Paper (Beyaz Kitap) kapsamında 12 Mayısta yaptığı açıklamalar, gündemde kar topu etkisi yarattı. Özellikle Süresiz Oturum (Indefinite Leave to Remain) hakkı için gerekli bekleme süresini beş yıldan on yıla çıkarma ihtimali, yalnızca göçmen bireylerin değil, onların çocuklarının da yaşamını kökten etkileyecek. Tartışmalar çoğunlukla yetişkinlerin yerleşim hakkı etrafında dönse de, esas derin etki eğitim sisteminde hissedilecek.
Göç ve eğitim politikaları kesiştiğinde ortaya çıkan bu önemli soruna dikkat çeken hukukçu, Ashton Ross Hukuk Bürosu’ndan Av. 𝐁𝐮𝐤𝐞𝐭 𝐄𝐫𝐝𝐨ğ𝐚𝐧, Electronic İmmigration Network Derneğince yayımlanan yazısında çok net bir uyarıda bulunuyor:
“𝐂̧𝐨𝐜𝐮𝐤𝐥𝐚𝐫—𝐡𝐚𝐲𝐚𝐭𝐥𝐚𝐫ı𝐧ı𝐧 𝐛𝐮̈𝐲𝐮̈𝐤 𝐤ı𝐬𝐦ı𝐧 İ𝐧𝐠𝐢𝐥𝐭𝐞𝐫𝐞'𝐝𝐞 𝐠𝐞𝐜̧𝐢𝐫𝐦𝐢𝐬̧ 𝐨𝐥𝐬𝐚𝐥𝐚𝐫 𝐛𝐢𝐥𝐞—𝐞𝐛𝐞𝐯𝐞𝐲𝐧𝐥𝐞𝐫𝐢 𝐡𝐞𝐧𝐮̈𝐳 𝐬𝐮̈𝐫𝐞𝐬𝐢𝐳 𝐨𝐭𝐮𝐫𝐮𝐦 𝐬𝐚𝐡𝐢𝐛𝐢 𝐝𝐞ği𝐥𝐬𝐞, ü𝐧𝐢𝐯𝐞𝐫𝐬𝐢𝐭𝐞𝐲𝐞 𝐮𝐥𝐮𝐬𝐥𝐚𝐫𝐚𝐫𝐚𝐬i 𝐨̈ğ𝐫𝐞𝐧𝐜𝐢 𝐬𝐭𝐚𝐭üsünde 𝐤𝐚𝐛𝐮𝐥 𝐞𝐝𝐢𝐥𝐢𝐲𝐨𝐫. 𝐁𝐮 𝐝𝐚 𝐲ı𝐥𝐝𝐚 𝟑𝟓.𝟎𝟎𝟎–𝟒𝟎.𝟎𝟎𝟎 𝐬𝐭𝐞𝐫𝐥𝐢𝐧𝐥𝐢𝐤 𝐡𝐚𝐫𝐜̧𝐥𝐚𝐫𝐥𝐚 𝐤𝐚𝐫şı 𝐤𝐚𝐫şı𝐲𝐚 𝐤𝐚𝐥𝐦𝐚𝐥𝐚𝐫ı 𝐚𝐧𝐥𝐚𝐦ı𝐧𝐚 𝐠𝐞𝐥𝐢𝐲𝐨𝐫.”
Bu rakamlar, dört yıllık bir üniversite eğitimi boyunca 𝐲𝐚𝐤𝐥𝐚şı𝐤 𝟏𝟐𝟎.𝟎𝟎𝟎 𝐬𝐭𝐞𝐫𝐥𝐢𝐧𝐥𝐢𝐤 𝐛𝐢𝐫 𝐲𝐮̈𝐤 oluşturuyor. Yani bu çocuklar, yalnızca ebeveynlerinin hukuki süreçte takıldığı bir engel nedeniyle eğitim hayallerinden uzak kalabiliyor.
Erdoğan, bu durumun sadece maddi değil, aynı zamanda sosyal bir adaletsizlik olduğuna dikkat çekiyor:
“𝐁𝐮 c𝐨𝐜𝐮𝐤𝐥𝐚𝐫 𝐲𝐚𝐛𝐚𝐧𝐜𝐢 𝐝𝐞𝐠̆𝐢𝐥. Çoğu 𝐛𝐮𝐫𝐚𝐝𝐚 𝐝𝐨ğ𝐦𝐮𝐬̧, 𝐛𝐮𝐫𝐚𝐝𝐚 𝐛𝐮üyümüş, 𝐛𝐮𝐫𝐚𝐝𝐚 𝐞ği𝐭𝐢𝐦 𝐚𝐥𝐦ış 𝐯𝐞 𝐛𝐮 𝐮̈𝐥𝐤𝐞𝐲𝐞 𝐤𝐚𝐭𝐤ı 𝐬𝐚ğl𝐚𝐦𝐚𝐤 𝐢𝐬𝐭𝐞𝐲𝐞𝐧 𝐛𝐢𝐫𝐞𝐲𝐥𝐞𝐫. 𝐎𝐧𝐥𝐚𝐫ı 𝐬𝐚𝐝𝐞𝐜𝐞 𝐞𝐛𝐞𝐯𝐞𝐲𝐧𝐥𝐞𝐫𝐢𝐧𝐢𝐧 𝐠𝐨̈çm𝐞𝐧𝐥𝐢𝐤 𝐬𝐭𝐚𝐭𝐮̈𝐬𝐮̈𝐧𝐞 𝐝𝐚𝐲𝐚𝐥ı 𝐭𝐞𝐤𝐧𝐢𝐤 𝐚𝐲𝐫ı𝐧𝐭ı𝐥𝐚𝐫 𝐲𝐮üzün𝐝𝐞𝐧 𝐜𝐞𝐳𝐚𝐥𝐚𝐧𝐝ı𝐫𝐦𝐚𝐤 𝐤𝐚𝐛𝐮𝐥 𝐞𝐝𝐢𝐥𝐞𝐦𝐞𝐳.”
Ve belki de en can alıcı vurgu şu sözlerinde saklı:
“Ço𝐜𝐮𝐤𝐥𝐚𝐫ı𝐦ı𝐳ı𝐧 𝐠𝐞𝐥𝐞𝐜𝐞ğ𝐢, şı 𝐚𝐧 𝐛𝐮 𝐬ı𝐜𝐚𝐤 𝐠ü𝐧𝐝𝐞𝐦𝐢𝐧 𝐞𝐧 𝐡𝐚𝐲𝐚𝐭𝐢 𝐮𝐧𝐬𝐮𝐫𝐮. 𝐎𝐧𝐥𝐚𝐫ı𝐧 𝐞ği𝐭𝐢𝐦 𝐡𝐚𝐤𝐤ı 𝐯𝐞 𝐭𝐨𝐩𝐥𝐮𝐦𝐚 𝐭𝐚𝐦 𝐤𝐚𝐭ılımı, 𝐛𝐮 𝐩𝐨𝐥𝐢𝐭𝐢𝐤𝐚𝐧ı𝐧 𝐠𝐞𝐫çe𝐤 ölçüsünü 𝐛𝐞𝐥𝐢𝐫𝐥𝐞𝐲𝐞𝐜𝐞𝐤.”
Ben de bu ülkeye çocukken ailesiyle gelen, eğitimini bir göçmen olarak tamamlamış biri olarak şunu açıkça söyleyebilirim:
𝐁𝐚şarılı 𝐨𝐥𝐦𝐚𝐤 𝐢𝐜̧𝐢𝐧 ça𝐛𝐚𝐥𝐚𝐫𝐤𝐞𝐧, 𝐳𝐨𝐫𝐛𝐚𝐥ı𝐤𝐥𝐚 𝐛𝐚şe𝐭𝐦𝐞𝐧𝐢𝐧 𝐯𝐞 sistem dışı kalmanın 𝐧𝐞 𝐝𝐞𝐧𝐥𝐢 yıpratıcı 𝐨𝐥𝐝𝐮𝐠̆𝐮𝐧𝐮 𝐛𝐢𝐥𝐢𝐲𝐨𝐫𝐮𝐦. 𝐁𝐮 𝐤𝐚𝐝𝐚𝐫 𝐞𝐦𝐞𝐤 𝐯𝐞𝐫𝐦𝐢ş ç𝐨𝐜𝐮𝐤𝐥𝐚𝐫ı𝐧 𝐬𝐢𝐬𝐭𝐞𝐦 𝐝ışın𝐚 uluslarası öğrenci statüsü ile 𝐡𝐚𝐤𝐬ı𝐳 𝐲𝐞𝐫𝐞 𝐢𝐭𝐢𝐥𝐦𝐞 𝐢𝐡𝐭𝐢𝐦𝐚𝐥𝐢, sağlıksız sonuçlar doğuracaktır.
Geçmişte ECAA (Ankara Anlaşması) vizesiyle gelen Türk vatandaşlarının çocukları için sağlanan geçiş korumaları hatırlanmalı. Bugün de benzer bir yaklaşıma ihtiyaç olabilir.
Buket Erdoğan, çağrısını net biçimde yineliyor:
“𝐆𝐞𝐜̧𝐦𝐢𝐬̧𝐭𝐞 𝐨𝐥𝐝𝐮𝐠̆𝐮 𝐠𝐢𝐛𝐢, 𝐜̧𝐨𝐜𝐮𝐤𝐥𝐚𝐫𝐢𝐧 𝐲üksek öğ𝐞𝐭𝐢𝐦𝐞 𝐞𝐫𝐢𝐬̧𝐢𝐦𝐢𝐧𝐢 𝐤𝐨𝐫𝐮𝐦𝐚𝐤 𝐢ç𝐢𝐧 𝐠𝐞çiş 𝐝𝐨̈𝐧𝐞𝐦𝐢 𝐤𝐨𝐫𝐮𝐦𝐚𝐥𝐚𝐫ı 𝐬𝐚ğl𝐚𝐧𝐦𝐚𝐥ı. 𝐀𝐤𝐬𝐢 𝐡𝐚𝐥𝐝𝐞, 𝐛𝐢𝐧𝐥𝐞𝐫𝐜𝐞 ço𝐜𝐮𝐤 𝐬𝐢𝐬𝐭𝐞𝐦𝐢𝐧 𝐝ışın𝐚 𝐢𝐭𝐢𝐥𝐞𝐜𝐞𝐤.”
İngiltere'nin göç politikalarını gözden geçirirken, gelecek kuşağı göz ardı etme lüksü yok. Bu yalnızca yasal statü değil; adalet, fırsat eşitliği ve birlikte yaşamanın temelini ilgilendiren bir meseledir.
*Avukat Buket Erdoğan'ın ingilizce yazısına ulaşmak için linke tıklayın: https://www.ein.org.uk/blog/hidden-cost-delaying-ilr-what-happens-our-childrens-education