İSTANBUL - Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "İslam dünyası Kudüs imtihanında sınıfta kalmıştır. Sadece İslam dünyası değil, tüm insanlık da sınıfta kalmıştır." dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye Gönüllü Teşekküller Vakfı öncülüğünde Yenikapı Miting Alanı'nda Filistin halkına destek amacıyla düzenlenen "Zulme Lanet Kudüs'e Destek" mitinginde yaptığı konuşmada, müstesna bir günü yaşadıklarını belirterek, kalbi Kudüs için atan, öfkesi Kudüs için kabaran, yüreği Kudüs için yanan yüz milyonların sesi olarak bugün Yenikapı'da bulunan herkesi selamladığını ifade etti.

İslam İşbirliği Teşkilatı Zirvesi Olağanüstü Toplantısı vesilesiyle Türkiye'ye gelen misafirleri de selamlayan Erdoğan, "Kudüs davası hepimizin davasıdır." diyerek mitinge katılan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, BBP Genel Başkanı Mustafa Destici başta olmak üzere siyasi parti temsilcilerine de teşekkür etti.

Erdoğan, şöyle konuştu:

"Ülkemizde, bölgemizde ve tüm dünyada medya aracılığıyla bizleri takip eden herkese İstanbul'dan selamlarımı yolluyorum. Buradan, Kabe'mizin bulunduğu Mekke'deki, Peygamber Efendimizin emaneti Medine'deki gözü yaşlı yüreği yaralı, şehitleri sebebiyle yaslı da olsa dimdik ayakta duran Kudüs'teki, Gazze'deki tüm kardeşlerimi selamlıyorum. İsrail zulmü karşısında sadece ve sadece yüreklerindeki imanın gücüyle mücadeleyi veren Filistinli kardeşlerimizi özellikle selamlıyorum. İnançlarını ve vatanlarını savunurken hunharca katledilen şehitlerimize Rabbimden rahmet diliyorum. Bu kutlu mücadelede yaralanan gazilerimize, Rabbimden acil şifalar diliyorum."

- "Kudüs bir imtihandır"

İnsanlığın ve Müslümanların haysiyetini koruma görevini üstlenen mazlum Filistin halkına şükranlarını sunduğunu dile getiren Erdoğan, "Biliyor musunuz Kudüs sadece bir şehir değildir. Kudüs bir semboldür, bir imtihandır, Kudüs kıbledir. İlk kıblemizi koruyamazsak son kıblemizin geleceğine güvenle bakamayız. Açık konuşmak gerekirse İslam dünyası Kudüs imtihanında sınıfta kalmıştır. Sadece İslam dünyası değil, tüm insanlık da sınıfta kalmıştır." ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye Gönüllü Teşekküller Vakfı öncülüğünde Yenikapı Miting Alanı'nda Filistin halkına destek amacıyla düzenlenen "Zulme Lanet Kudüs'e Destek" mitinginde, alanda bulunan vatandaşların, "Reis bizi Kudüs'e götür" şeklindeki sloganları üzerine, "İnşallah, yakındır inşallah." diye yanıt verdi.

Erdoğan, şair Cahit Zarifoğlu'nun şiirinden "Önce yüreklerimizdeki Kudüs'ü işgal ettiler, biz savaşı önce kendimizde kaybettik." dizelerini okuyarak, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Müslümanlar olarak yüreklerimizdeki Kudüs işgal edildiğinden beri, zalime gerektiği gibi karşı koyamaz olduk. Osmanlı Devleti dört asır boyunca Kudüs'ü diğer dinlerin mensupları için de barış, huzur ve esenlik şehri olarak yönetmiştir. Birinci Dünya Savaşı'nda yenilen tarafta yer alan Osmanlı, diğer pek çok coğrafya gibi Kudüs'ü de terk etmek zorunda kalmıştı. İşte o günden beri Kudüs huzur yüzü görmedi. Şehrin tüm dinlere saygılı yapısı hızla bozuldu, Müslümanlarla birlikte Hristiyanların kutsalları da İsrail'in tehdidi altına girdi."

- "Filistin'in topraklarından kan izleri hiç silinmedi"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, şair Nizar Kabbani'nin "Kudüs şiiri"nden de dizeler okuyarak, o günden beri Kudüs'ün duvarlarından, Filistin'in topraklarından kan izlerinin hiç silinmediğini ifade etti.

Birleşmiş Milletler'in 1947 yılındaki kararına göre Kudüs'ün özel statülü uluslararası bir şehir olacağına işaret eden Erdoğan, şöyle konuştu:

"Bu karar, Filistin'in hızla işgali ve bölgenin binlerce yıllık sakinlerinin zorla tasfiyesi sonucunu doğurmaktan başka bir işe yaramadı. 1967 yılında Kudüs'ün işgaline sessiz kalan Birleşmiş Milletler, İsrail'in gerçekleştirdiği haksız, hukuksuz, vicdansız, ahlaksız tüm eylemleri sadece seyrederek bu zulme zımnen ortak olmuştur. Niçin 'Dünya 5'ten büyüktür' diyorum anlıyor musunuz? Yoksa bir Amerika'nın iki dudağının arasına mahkum olan dünyada zulümden başka bir şey göremezsiniz. Onun için ne diyoruz? Zalimler için yaşasın cehennem. Bugün de Amerika'nın attığı adıma karşı etkili bir tavır koymayan Birleşmiş Milletler, zaten yıpranmış olan meşruiyet zeminine bir darbe daha vurmuştur."

- "Asıl mücadele Siyonizmle"

Kudüs'ün İsrail tarafından işgalinden iki yıl sonra bir grup Yahudi tarafından Mescid-i Aksa'nın yakılmasının aslında bardağı taşıran son damla olması gerektiğini vurgulayan Erdoğan, "Bunlar Siyonist ve bir Siyonizm mücadelesiyle karşı karşıyayız. Böyle bir felaket dahi maalesef Müslümanları kendilerine getirmeye yetmedi. Ben Siyonistlerle Musevileri birbirinden ayırıyorum. Asıl mücadele Siyonizmle Siyonistlerle ve onların Müslümanlara olan düşmanlığı hiç affedilir gibi değil." dedi.

Dönemin İsrail Başbakanı'nın bu yangının yaşandığı günle ilgili hissiyatını anlatırken, "Sandım ki Müslümanlar dört bir yandan Kudüs'e gelecek. Sabaha kadar korkudan uyuyamadım. Lakin sabah oldu ve hiçbir şey yaşanmadı. İşte o zaman anladım ki biz dilediğimizi yapabiliriz." dediğini aktaran Erdoğan, "Acı ama durumumuz işte budur." ifadelerini kullandı.

MESCİD-İ AKSA’YI GÖRDÜM DÜŞÜMDE ŞİİRİNİ OKUDU

Erdoğan, Yenikapı Miting Alanı'nda düzenlenen "Zulme Lanet Kudüs'e Destek" mitinginde yaptığı konuşmada, TBMM Başkanı İsmail Kahraman, Başbakan Binali Yıldırım, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, BBP Genel Başkanı Mustafa Destici gibi Mehmet Akif İnan'ın "Mescid-i Aksa'yı gördüm düşümde" şiirini okudu. 

"Mescid-i Aksa'yı, Kudüs'ü ve Filistin'i belki dillerimiz unutmadı ama elleri, kolları bağlı bir seyirci olmanın ötesine geçemediğimiz de ortada" diyen Erdoğan, İsrail'in 1947'den beri dilediğini yaptığını, bugün de aynı pervasızlıkla yoluna devam ettiğini söyledi.

Bu gerçeklerin görmezden gelinemeyeceğini dile getiren Erdoğan, şöyle devam etti:

"Amerika'nın aldığı son kararla, Kudüs'ün mahremiyetine bir kez daha el uzatıldı. Mescid-i Aksa giderek sıklaşan bir şekilde, radikal siyonistlerin çizmeleriyle kirletiliyor. El-Halil Camii hala işgal altında. Biz Müslümanlar kınamaktan başka bir şey yapmıyoruz, yapamıyoruz. Halbuki önümüzde Müslümanların Kudüs'ün nasıl eman yurdu haline getirdiğinin örnekleri var. Hazreti Ömer Kudüs'ü, neredeyse kimsenin burnunu bile kanatmadan fethetmişti. Ama Hazreti Ömer'in arkasında gerektiğinde bu uğurda canını vermeye hazır dev bir ordu vardı. Asırlar sonra Kudüs'ün üzerine yürümek için çok büyük ordular toplayan Haçlılar 600 bin kişi olarak Anadolu'ya girip sergiledikleri tüm vahşete rağmen ancak 100 bin kişi olarak Toroslar'ı aşabildiler. Onlara karşı bu büyük mücadeleyi veren Selçuklu Beyleri, düşmanın ne sayısından ne de gerisindeki silüetten çekindiler. Haçlılardan oluşan ordu Kudüs'e girdiğinde şehirde Müslüman, Musevi kimseyi bırakmadan hepsini katlettiler. Selahaddin Eyyubi, şehri yeniden fethettiğindeyse teslim olan herkesin gitmesine izin verdi."

Kudüs ve Allah'ın evi Mescid-i Aksa esaret altındayken, evinde yatmayı kendisine zül sayan bu büyük komutanın verdiği mücadelenin, imanın ve cesaretin zulme karşı direnişinin sembolü olduğunu vurgulayan Erdoğan, daha sonraki Haçlı seferlerinde de benzer hadiselerin yaşandığını ama tereddüdün olmadığını ifade etti.

Karşı taraf zulümle, vahşetle, kıyımla Kudüs'e yürürken Müslümanlar'ın imanlarının, bileklerinin gücüyle onları yendiğini ama masum hiç kimseye de zarar vermediğini dile getiren Erdoğan, bu saldırı dalgasının son büyük örneğinin Çanakkale olduğunu söyledi.

Çanakkale'de milletin iman dolu göğsünü siper ederek, bu hayasızca akını durdurduğunu hatırlatan Erdoğan, "Dikkat ediniz, bu örneklerin hepsinde zalimler tüm güçleriyle saldırırken, Müslümanlar sadece dua etmekle, sadece gözyaşı dökmekle yetinmemişlerdi. 'Zulme rıza, zulümdür' diyerek karşılarındaki güçlerin sayısına, silahına, teknolojisine bakmadan Allah'ın vaadine güvenip, tüm güçleriyle, tüm imkanlarıyla mücadele etmişlerdir. Bizim için Çanakkale ne ise Kudüs de odur." dedi.

Yüreklerin, bileklerin ve canların ortaya konduğu bir mücadelenin zaferle sonuçlanacağını belirten Erdoğan, "Bugün 'neyimiz eksik' diye baktığımızda, işte bunu görüyoruz. Dualarımıza ve gözyaşlarımıza, yüreklerimizin ve bileklerimizin gücünü eklemediğimiz sürece, zalimi durduramayız. Çünkü hak, hukuk tanımayan zalim, laftan, sözden, nasihatten zaten anlamaz. İçindeki korkuyu, zulüm çıtasını sürekli yükselterek bastıran, ahlakı olmayan zalimin anladığı tek dil güçtür. Şayet tüm dünya, tüm Müslümanlar bir olup bu zulmün karşısına dikilirse, inanın bana sırtını dayadığı lobilerin desteği, İsrail'in pervasızlıklarını sürdürmesine yeterli olmaz." diye konuştu.

İstiklal Şairi Mehmet Akif Ersoy'un "Olmaz ya...Tabii..." şiirinin "Yıllarca, asırlarca süren uykudan artık / Silkin de muhitindeki zulmetleri yak, yık / Bir baksana: gökler uyanık, yer uyanıktır / Dünya uyanıkken uyumak maskaralıktır / Eyvah! Bu zilletlere sensin yine illet... / Ey derd-i cehalet, sana düşmekte bu millet / Bir hale getirdin ki, ne din kaldı, ne namus! Ey sine-i İslam'a çöken kapkara kabus, Ey hasm-i hakiki, seni öldürmeli evvel: Sensin bize düşmanları üstün çıkartan el" dizelerini okuyan Erdoğan, "İslam dünyasını içinde bulunduğu bu halden çıkarmak hepimizin boynunun borcudur. Bu konuda en büyük görev hiç şüphesiz günümüz Müslümanlarına, bu meydana düşüyor. Yenikapı Meydanı buna yabancı değil. Biz 7 Ağustos'ta da burada mıydık? 15 Temmuz'un hesabı için burada mıydık? Unutmayın, bu alan her zaman bizim toplanma yerimiz olacaktır. Biz önce kendi aramızda birliğimizi, beraberliğimizi temin edeceğiz ki zalime karşı gerektiği şekilde güçlü durabilelim." dedi.

BAHÇELİ: BİLSİNLER Kİ YALDIZ DEĞİLLER, ÇARESİZ DEĞİLLER

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, "Kudüs imanımızın iftiharıdır, itibarıdır. Nitekim 'gitti' demekle gitmez, 'düştü' demekle düşmez, 'İsrail'in başkenti' demekle bu tartı bu sıkleti çekmez, çekemez. ABD'nin hastalıklı yönetimi, Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanımıştır. Tek kelimeyle yangına körükle gitmiştir." dedi.

Bahçeli, Yenikapı'da gerçekleştirilen "Zulme Lanet, Kudüs'e Destek" mitinginde yaptığı konuşmada, zulme karşı yükselen, yükseldikçe arşa değen, değdikçe zalimleri deviren Hakk'ın, hakikatin ve hidayetin onuruyla Yenikapı'yı doldurduklarını, iman dolu gönülleriyle günahkarlara aşılmaz duvarlar ördüklerini ifade etti.

Gazze'deki masumlar için ayakta, Beytüllahim'deki garibanlar için arayışta, Ramallah'taki mazlumlar, Nablus'taki mağdurlar, El Halil ve Eriha'daki mahzunlar için Allah aşkına kıyamda, Türk ve İslam yurtlarının feryadından dolayı yaslı, Kerkük'ten Kudüs'e, Telafer'den Kıbrıs'a, Kaşkar'dan Karabağ'a yaşanan her acının, yapılan her saldırının, kurulan her tuzağın hem hasmı, hem de karşısındaki haysiyet kalesi olduklarını aktaran Bahçeli, "Çünkü, biz büyük Türk milletiyiz. Çünkü, biz İslam’ın kanla, canla, irfanla harcı karılmış sûruyuz. Türklüğün inanç, iddia ve iradeyle temellenmiş şuuruyuz." diye konuştu.

Tarihi Türk ve İslam şehirlerini, buralarda nefes alan, envai çeşit zorluğa ve zorbalıklara göğüs geren kardeşleri en halisane duygularla kucakladığını anlatan Bahçeli, şöyle devam etti:

"Bilsinler ki yalnız değiller. Bilsinler ki çaresiz değiller. Bilsinler ki sahipsiz değiller. Kudüs şairi olarak da bilinen merhum Mehmet Akif İnan bizlere 'Mescid-i Aksa'yı gördüm düşümde/Götür Müslümana selam' diye seslenmişti. 'Dayanamıyorum bu ayrılığa/Kucaklasın beni İslam' diyordu. Mescid-i Haram, Mescid-i Nebevi, Mescid-i Aksa, mukaddesatımızın üç cevheri, üç faziletli mekânıdır. Ancak Mescid-i Aksa şimdilerde mahcuptur, Kudüs müstevlilerin kuşatmasına maruzdur. Siyonizm, kutsallarımıza musallat olmuştur. Melanet meydan okumaktadır. Hıyanet gövde gösterisi yapmaktadır. Haçlı emelleri tekrar belini doğrultmuştur. Evanjelist, Kabalist, Emperyalist tahakküm Kudüs'ün bağrına zehirli mızrak olup saplanmıştır. Diyor ya Sezai Karakoç; 'Ve Kudüs şehri/Gökte yapılıp yere indirilen şehir/Tanrı şehri ve bütün insanlığın şehri/ Altında bir krater saklayan şehir/Kalbime bir ağırlık gibi çöküyor şimdi/Ne diyor? Ne diyor Kudüs bana şimdi?"

Kudüs'ün, tüm ağırlığıyla, yaşanan tüm zulüm nedeniyle Müslümanların vicdanlarının üzerine çöktüğünü dile getiren Bahçeli, "Kudüs eziyet ve işkence altında, batılın kapanındadır. Kudüs’te haksızlık, hukuksuzluk, adaletsizlik hakimdir. Efendimizin müşerref olduğu İsra ve Miraç mucizesinin onuru, ilk kıblemizin ebedi ve ezeli şehri zalimlerin odağındadır. Zulüm karşısında sessiz kalan dilsiz şeytandır. Şiddete tepkisiz kalmayacağız. Zulme seyirci olmayacağız. Müslüman Türk milleti olarak, dilsiz şeytanlığı ayaklarımızın altında ezip geçeceğiz." dedi.

"400 yılı aşan bir süre hakimiyetimiz altında adalet, hoşgörü ve huzurla yönetilen, Harem-i Şerifimizin kalbgahı Kudüs, 9 Aralık 1917’de İngilizler tarafından işgal edildi. O gün bugündür Kudüs kan ağlıyor." ifadelerini kullanan Bahçeli, Mescid-i Aksa'nın bu yüzden hüzünlü, Kubbetü's Sahra'nın bu nedenle mahzun, Filistinlilerin de bu sebeple mazlum olduğunu belirtti.

- "Kudüs imanımızın iftiharıdır, itibarıdır"

Kudüs'ün İslam anlamına geldiğini, aynı zamanda Türklüğün derin izlerini taşıdığını anlatan Bahçeli, "Kudüs imanımızın iftiharıdır, itibarıdır. Nitekim 'gitti' demekle gitmez, 'düştü' demekle düşmez, 'İsrail'in başkenti' demekle bu tartı bu sıkleti çekmez, çekemez. ABD'nin hastalıklı yönetimi Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanımıştır. Tek kelimeyle yangına körükle gitmiştir." ifadesini kullandı.

MHP Genel Başkanı Bahçeli, ABD Başkanı Trump'ın, skandal bir kararla Tel Aviv'deki büyükelçiliğini 14 Mayıs günü hiçbir ıslah ve terbiye hali göstermeksizin ve üstelik İsrail'in kuruluş yıl dönümünde Kudüs’e taşıdığını hatırlatarak, "ABD Başkanı bu hakkı nereden almıştır? ABD Başkanı Ortadoğu ve hatta dünyanın dengeleriyle oynamaya nasıl cür'et etmiştir? Bu düşmanlık değil midir? Karşımızdaki bu iç yaralayıcı tablo, dinler arası savaş çağrısı, bölgesel, hatta küresel kaos çığırtkanlığı sayılmayacak mıdır?" diye konuştu.

Tüm dünyanın gözünün Kudüs'e sabitlendiğini, bölgenin adeta barut fıçısı ve fitili tutuşturulmuş bomba gibi olduğunu, Ortadoğu'daki istikrarsızlığın daha da kemikleşip, daha da şiddetleneceğini aktaran Bahçeli, şunları söyledi:

"Görünen yakın gerçek maalesef budur. Kudüs'ün İsrail'in başkenti olarak tanınmasından sonra, bölgede barış ve işbirliğinden akıl sağlığı yerinde olan hiç kimse bahsedemeyecektir. Siyonizm'in lobi çalışması, Trump'ın densizliği, Netanyahu'nun cani politikaları zehirli meyvesini vermiştir. Kudüs, bizzat kriz havarisi Trump tarafından dinamitlenmiştir. Kıyamet günü senaryolarına derinlik katılmıştır. ABD'nin, büyükelçiliğini Kudüs'e taşıması uluslararası hukukun ihlali, inkarı, istilasıdır. Aynı şekilde inanç ve insan haklarına hakarettir, kesif bir hücumdur. Yüce dinimiz İslam'ın mahremi ve mirası çiğnenmiştir. 14 Mayıs, insanlık tarihinin utanç sayfasıdır. 14 Mayıs, terörist devlet olan İsrail'in gerçek yüzünün bir kez daha tescillendiği karanlık günün adıdır. Geldiğimiz bu aşamada ABD, Filistin davasında adil ve tarafsız arabulucu sıfatını tamamen kaybetmiştir. Trump, Siyonizm'e gönüllü şekilde tutsak düşmüş, maşalığına talip olmuştur. 1967'de Filistinlilerin elinden zorla alınan Doğu Kudüs bugün perişan haldedir. Kutsallarımız, alçak ve ahlaksız emellerin tasallut ve tahrikiyle can çekişmektedir. İsrail, ABD'nin büyükelçiliğini Kudüs'e taşımasından sonra sivil ve masum Filistinlilere ateş ve ölüm olup yağmıştır."

Bahçeli, 14 Mayıs günü Gazze'de son yılların en vahşi katliamının yaşandığını, sayıları 60’ı geçen Filistinlinin şehit edildiğini, 3 bine yakın Filistinlinin yaralandığını, 8 aylık Filistinli Leyla bebeğin katillerce hedef alındığını, 2014 yılında İsrail hava saldırısında iki bacağını kaybeden, buna rağmen Gazze'de mücadelesiyle devleşen 29 yaşındaki Fadi Ebu Salah'ın caniler tarafından katledildiğini dile getirdi.

"Gazze'de dram vardır. Gazze'de acı vardır. Filistin'de kan ve göz yaşı egemendir. İsrail bebek katilidir. İsrail, engelli, sivil, silahsız insanlara kurşun sıkacak, bomba atacak kadar kudurmuş, denge ve denetimini kaybetmiştir. Özellikle Gazze’de insanlık suçu işlenmiştir." diyen Bahçeli, İsrail'i ve zulmünü lanetlediğini, ABD'yi ve hunhar politikalarını kınadığını ifade etti.

Bahçeli, Uluslararası Ceza Mahkemesi’nde yargılanması gereken Netanyahu ve çetesinin döktükleri kanların, aldıkları canların, kast ettikleri umut ve hayallerin bedelini ama bu dünyada, ama mahşerde muhakkak surette ödeyeceklerini belirtti.

- "Birleşmiş Milletler, ahlaken ve vicdanen çökmüştür"

Zulmün, yapanın yanına kâr kalmayacağını kaydeden Bahçeli, "İmanımız bu yöndedir. Mazlumların ahı, bu şerefsizleri mahvı perişan edecektir. Yalın ayaklarıyla vatanlarını müdafaa edenleri Allah görmektedir. Sapanlarla, taşlarla, sopalarla ağır silahlara direnen kahramanları beşeriyet vicdanı vurgun yemiş gibi izlemektedir. Unutmayınız ki galip olan yalnızca Allah'tır. İnananların kazanacağını müjdeleyen yine Yüce Allah'tır. Ne var ki insanlık derin ve kahredici bir sukut içindedir." dedi.

Üç maymunu oynayan Birleşmiş Milletler'in ahlaken ve vicdanen de çöktüğünü bildiren Bahçeli, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Soruyorum, nerede insanlık? Nerede medeniyet, nereye sindi vicdan ve adalet? Hani Riyad? Hangi delikte Abu Dabi? Nereye kayboldu Kahire? Malum İslam ülkeleri kaçak güreşiyor, Kudüs'ü anmadan, Filistin davasına temas etmeden, İsrail ve ABD'yi ağızlarına almadan cılız kınama mesajlarıyla durumu kurtarmaya çalışıyorlar. Alayına yazıklar olsun, alayına yuh olsun. Korkaklık bunların ruhlarına işlemiş. İş birlikçilik bunların meziyetleri haline gelmiş. Müşriklere hizmet, münafıklığa himmet bunlara nüfuz ve sirayet etmiş. Türkiye hamd olsun, yanlışa yanlış, zalime zalim, haine hain diyecek kutlu bir cesaret ve dirayettedir. İsrail teröristtir. İsrail canidir. İsrail, İslam ve insanlık düşmanı mevkiine yerleşmiştir. Iğdırlı Hasan Onbaşı'nın aziz hatıralarını barındıran; tarih, kültür ve inancımızın muazzam ülkülerini taşıyan Kudüs asla terk edilmeyecek, asla yüz üstü bırakılmayacaktır. Yenikapı'daki muhteşem irade bunun güvencesidir."

Kudüs'ün 3 semavi dinin buluşma noktası olduğunu, bu itibarla Kudüs'e saldırının, Filistinlilere ambargo, diğer dinlere de hakaret ve saygısızlık olduğu görüşünü dile getiren Bahçeli, dün Haçlılara kan kusturan Türk milletinin, aynısını tekrar yapacak inanca, akla, kabiliyete, kahramanlığa ve adamlığa sahip olduğunu belirtti.

"Zulme tahammül göstermemeliyiz. Tefrikanın, tezviratın, küresel müstevlilere tekmil veren bölgesel mihrakların fermanını yırtmak için müteyakkız bir ruhla teyakkuz halinde olmalıyız. Olur da gaflete düşersek, tehditleri hafife alırsak, tehlikelere gözlerimizi yumarsak felaket çığ gibi üzerimize çökecektir." ifadelerini kullanan Bahçeli, başka çare ve çıkışımızın olmadığını aklımızdan çıkarmamız gerektiğini kaydetti.

-  "Kudüs, İslam'dan ayrılamaz, koparılamaz"

Karmaşa çoğaldıkça, kıvrılıp içinden geçebilecek çatlakların da çoğalacağına inandığını anlatan Bahçeli, şöyle devam etti:

"Derin uykuya dalan ahlakı sallayıp kaldırmalı, feci komaya giren adaleti dürtüp ayaklandırmalıyız. İnanıyorum ki Türk ve Türkiye sevdalıları olduğu müddetçe şeytani planlar kazanamayacaktır. Karamsar olmayın, yılgınlık göstermeyin, cumhurun ittifak ruhu her zilleti yenecek kudrete, hezimeti silecek bilenmiş kuvvete sahiptir. Biriz, beraberiz, güçlüyüz, Türkiye'yiz. Kalp sineden, can ciğerden ayrılır mı? Ayrılmaz. Kudüs de İslam'dan ayrılamaz, koparılamaz. Ateşle su, hakla batıl, doğruyla yanlış arasında tarafsız kalınır mı? Kalınmayacağına göre, tarafız, tavırlıyız, Kudüs ve Filistin davası karşısında manen intifadayız, kurtuluşuna kadar da infial halindeyiz. Unutmayınız, Kudüs Harem-i Şerif'tir. Kudüs Miraç'tır. Kudüs kıbledir. Kudüs namustur. Bu namusa el uzatan Siyonizm'in tetikçileri ve onların iş birlikçileri kaybetmeye hem insanlık hem de Allah indinde mahkumdur. Kulun hesabı varsa, Allah'ın da hesabı vardır. Kul tuzak kurmuşsa, onu bozacak, onu alt edecek ilahi bir tuzak kesinkes varlığını gösterecektir. Kudüs'ü bir asır önce bırakmak zorunda kalmıştık. Ancak bu kez kaderine terk etmeyeceğiz, etmemeliyiz."

Bahçeli, hiçbir zaferin bedava kazanılmayacağını, hiçbir başarının yatılan yerden elde edilemeyeceğini belirterek, "Zorlayacağız, zora dayanacağız, zorbaların üstüne üstüne gideceğiz, haklı davamızdan tek bir adım geri atmayacağız. Çünkü Kudüs düşerse tarih düşer, İslam tökezler. Kudüs düşerse Ankara kaybeder, İstanbul kavrulur. Buna da kimsenin hakkı yoktur. Bunu da hiç kimse yapamayacak, başaramayacaktır." dedi.

İslam İşbirliği Teşkilatı’nın 13 Aralık 2017’de yapılan Olağanüstü İstanbul Zirvesi’nden sonra bugünkü toplantısı ve alınan kararlarının tarihi önemde olduğuna değinen Bahçeli, 21 Aralık 2017’de Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda 128 ülkenin iradesiyle reddedilen, ABD’nin Kudüs kararının, hiçbir dayatmayla meşru seviyeye çıkamayacağını ifade etti.

Başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız ve egemen Filistin devletinin herkes tarafından tanınıp teyit edilinceye kadar mücadelenin durmamasını isteyen Bahçeli, konuşmasını şöyle tamamladı:

"Bir yanımız Kudüs, diğer yanımız Gazze'dir. Tıpkı ruhumuzun bir tarafı İstanbul, diğer tarafı Ankara olduğu gibi. Başı rahmet, ortası mağfiret, sonu ebedi kurtuluş olan Mübarek Ramazan ayında, mukaddesatımızın muhteşem bir diriliş ruhuyla ayağa kalkması, Müslümanların birlik ve beraberlik duygusuyla kenetlenmesi başlıca niyazımdır. Kudüs'ün kalbi Mescid-i Aksa, Mescid-i Aksa'nın kalbi ise Muallak Kayasıdır. Hepimiz bu kayanın manen ardındayız. Hepimiz Mescid-i Aksa'nın selamını alan, çığlığını derinlerimizde hisseden Müslüman Türk milletinin mensuplarıyız. Rabbim sizlerden razı olsun."

DİYANET İŞLERİ BAŞKANI ERBAŞ’IN DUASIYLA SONAERDE

Türkiye Gönüllü Teşekküller Vakfı öncülüğünde Filistin halkına destek amacıyla Yenikapı Etkinlik Alanı'nda düzenlenen, "Zulme Lanet Kudüs'e Destek" mitingi sona erdi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, TBMM Başkanı İsmail Kahraman, Başbakan Binali Yıldırım, Filistin Başbakanı Rami El-Hamdallah, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, BBP Genel Başkanı Mustafa Destici'nin de halka hitap ettiği mitinge, on binlerce kişi katıldı.

Hazırlıkları günler öncesinden başlayan miting için katılımcılar öğle saatlerinden itibaren alana gelirken, çok sayıda yerli ve yabancı basın mensubu da etkinliği takip etti. 

Protokol konuşmaları öncesi Maher Zain, Ömer Karaoğlu ve Eşref Ziya sevilen ezgilerini seslendirirken, Dursun Ali Erzincanlı "Kudüs" temalı şiirler okudu.

Mitinge ayrıca İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) Olağanüstü Zirvesi için İstanbul'da bulunan yabancı konuklar da katıldı.

Ramazan ayı ve sıcak havaya rağmen mitinge gelen vatandaşların alana girişleri Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuşmasına kadar devam etti.

Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş'ın duasıyla miting sona erdi.

Öte yandan, mitinge katılan vatandaşlar için Yenikapı'daki Avrasya Gösteri Merkezi etrafında 100 bin kişilik iftar sofrası kuruldu.