Memleketteki evimizin tam karşısında bir bakkal var. Mahallemiz yıllardır orada yerleşik eski komşulardan oluştuğu için hemen hemen herkesin bakkalıdır Ökkeş abi. 

Memlekete son gittiğimde evin camından seslendim Ökkeş abiye "5 yumurta ve yarım kilo tereyağı gönderir misin?" diye.
Üç dakika sonra kapımız çaldı. Elinde beyaz bir poşet 12 yaşlarında bir çocuk. Ökkeş abi yanına yeni bir çırak almıştı. O kadar güzel ve gözlerinin içi gülen bir çocuk. 

Gözler iri simsiyah, üstü başı temiz ama başkasının iki beden büyük giysileri gibi. Bana gülümseyerek "Ablağ getirmişem istediklerini" dedi. Sarılıp öptüm, saçlarını okşadım.
***
Adını sordum "Hüseyin" dedi. Teşekkür ettim kendisine. Daha sonra Ökkeş abinin karısından hikayesini dinledim Hüseyin'in.

Suriye'den savaştan kaçmışlar 10 kardeşi ve annesiyle. Babası şehit düşmüş savaşta. Ailenin ikinci büyük çocuğu. Abisi ile birlikte bizim 12 yaşındaki Hüseyin, 12 kişinin yükünü taşıyordu omuzlarında.

Kamplarda kalamamışlar, şehrin merkezinde ev tutmuşlar. Abisi fırında çalışıyor, kendisi bakkalda çıraklık yapıyor. Anne de çocuklarının bakımıyla uğraşıyor. 

Bu iki kardeşin ayda kazandıkları toplam para 700 lira. 
400 lirası ev kirası ve 300 lira ile yaşam savaşı veriyorlar. 

Konu komşu ve devlet giyecek yiyecek yardımı da yapmasa açlık çekeceklerini söylüyordu Ökkeş abinin eşi.

Anlattığına göre Hüseyin'in ailesi de kendisi de Türkiye'de yaşamaya adapte olmuş. Ama bu adaptasyon sağlanırken çevresindeki insanlardan büyük bir destek ve hoşgörü görmüşler. 

***
Hüseyin, Türkçeyi öğrenmişti ve çok kısa zamanda mahallelinin sevgisini kazanmıştı. 
Ertesi gün Hüseyin'le sohbet etme fırsatı bulduk.

Esed'in mahallelerine yağdırdığı varil bombalarını, gördüğü ölü bedenleri anlattı heyecan içinde. 
Türkiye'yi çok sevdiklerini, bu yıl okula başlayacağını ama annesinin yalnız kaldığı her zaman ağlamasına üzüldüğünü anlattı. 

"Suriye'yi, evinizi, babanı hatırladığı içindir" dedim.
"Yok" dedi. Tamam en çok onlara ağladığını ama bazen etraftan duyduğu bazı kötü şeylerin de onu ağlattığını söyledi.

Annesinin üzüldüğü sözlerin içeriğini bilmiyordu Hüseyin ama annesi böyle hüzünlenince hep "İnşallah Esed hemen gider de Halep'e döneriz biran önce" diyormuş. 

***
Geride 250 bin şehit bırakarak yurtlarından kaçıp gelen, yüreklerinde dağ gibi acılar yüklü insanlara bir yük de burada vurmaya kalkmak bize yakışmaz.

(Aktüel'den)