On binlerce insanını terörizme kurban vermiş, ekonomisi, huzuru, dış politikası terör yoluyla ipotek altına alınmış olan ülkemizde terörle mücadelenin önemli ölçüde putlaştırıldığı ve hatta artık vazgeçilmez bir alışkanlık hali aldığını söyleyebiliriz. Nitekim on yıllardır iç ve dış siyasi duruşumuzu, rasyonalitemizi, stratejilerimizi belirleyen en önemli faktör de bu. 'Bizde hiç kimsede olmayan bir terör hadisesi var ve biz de onunla savaşıyoruz'. Bitmek tükenmek bilmeyen bu döngünün içinde bir ileri bir geri yol almaya çalışıyoruz. Bir 2000'lere geçiyor, bir 90'lara dönüyoruz; bir açılıyor bir kapanıyoruz; bir coşuyor bir duruluyoruz.

İşin tuhaf tarafı sadece bu durumun müptelası haline gelmemiz değil, aynı zamanda onsuz ne yapacağımızı da bilemiyor olmamız. Terörsüz bir ortamda siyaset yapmayı, kimlikler ve haklar üzerine konuşmayı, asker-sivil ilişkilerini dengelemeyi, çevremizi ve dünyayı okumayı bilmiyoruz. Bu duruma ne devlet ne de halk hazır değil. Farkında mısınız bilemiyorum ama bugün 30'lu yaşlarını sürenler ve daha genç olanlar PKK'sız bir dünyayı hiç bilmiyorlar. Terörün ve terörle mücadelenin onlara yüklediği ruh halinin farkında değiller. Ne ekonomik boyutlarını, ne sosyal ve siyasal yüklerini bilmiyorlar. Diyarbakırlısı, Hakkarilisi de bilmiyor, İstanbullusu, İzmirlisi de, Sinoplusu da.

Bilebildiğimiz tek şey bir savaş hali. Sorgusuz sualsizce katlandığımız, acılarını kayıplarını yaşadığımız, inandığımız, aldandığımız, kızdığımız, çaresizleştiğimiz bir 'daimi çile' sürecinden geçiyoruz sanki. Bitsin artık derken neyin bitmesini istediğimiz bile belli değil. Sadece ölümler mi bitsin? Peki terörün yarattığı ekonomi de bitsin mi? Yüz binlerce insanın geçim kaynağı haline geldiğini biliyor muyuz bu sürecin? Terörle mücadele vesilesiyle 70.000 korucunun maaşa bağlandığını, milyarlarca dolarlık kaçakçılığa göz yumulduğunu, uyuşturucu trafiğinin beslendiğini, silah satışlarının tetiklendiğini, insanların prestij ve makam elde ettiğini de görüyor muyuz? Diğer taraftan kendisine özgürlük savaşçısı süsü verenlerin uyuşturucu paralarından, kestikleri haraçtan, istihbarat servisleriyle el ele yürüyüşlerinden edindikleri kazanımları hesaba döküyor muyuz? Bu yolla siyasi kimlik edinenler, şöhrete kavuşanlar, parasının hesabını bile yapamayacak durumda olanlar da bitecek mi terör bitince?

HAK BÖYLE ELDE EDİLMEZ
Ya da tersinden okuyalım. Sırf terör var diye var olan bunca kahramanın, siyasi ve ekonomik değerin arasında terör bitsin diye haykıranların sesi yeterince duyulur mu? Terörsüzlüğün yeni bir düzen demek olduğunun farkında mıyız? Terörsüz yaşamanın azınlığın çoğunluğa tahakkümüne son vereceğini görebiliyor muyuz? Terör olmasa ekonomik kaynakların birilerinin elinden geniş kitlelere doğru akacağını anlayabiliyor muyuz? Terör bittiği zaman Türkiye'de yeni bir siyaset anlayışının, oy verme davranışının şekilleneceğini, eski yüzlerin gündemden silinip yeni insanların sisteme gireceğini bilebiliyor muyuz? Tüm bu gerçekler dururken sizce terör bitsin diye ortalıkta atıp tutanlar, barış çağrısı yapıp kanlı ellerle tokalaşanlar, terörle mücadelenin en şahanesini yapacağı iddiasında olanlar gerçekten bu bitişe yol verirler mi? Terör biterken kendilerinin de bitişine izin verirler mi?

Terör, hem Türkiye'de hem dünyada belirli sistemlerin kurulması için araç haline getirilmiş, suni olarak üretilmiş siyaset mekanizmasıdır. Bazı azınlıkları çoğunluğun kanıyla beslemenin dışında bir işlevi de yoktur. Terörle ne devlet kurulur, ne ülke bölünür, ne hak elde edilir. Buna karşın zengin olunur, prestij ve oy kazanılır, güç devşirilir. Sadece geniş kitlenin yani çoğunluğun sahip olduğu ve olabileceği değerlerin dar kesimlere aktarımı sağlanır. Bir yandan terörle mücadeleye desteği artıracak yıldırma stratejileri uygulanır, diğer yandan teröristlere verilen desteğin devamlılığını sağlayacak şekilde bazen ceberutlaşılıp, bazen de küçük tavizler verilir.

Terör 'mış gibi yapanların' beslenme damarıdır. O damarları tıkamadan terörü bitirmek mümkün olmaz. Halk bu kan emici azınlığın tahakkümüne baş kaldırdığı gün, yeni bir düzen kurulacaktır. Artık terörlü yaşamı en içselleştiren, onunla en kolay yaşayanlara değil, onu değiştirecek devrimcilere ihtiyaç vardır. Esas iş terörü bitirmek değil, yeni bir dünya kurmaktır.

(Akşam gazetesinden alınmıştır)